Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, Kabil’deki son kanlı saldırıları şiddetle kınar ve bu bağlamda aşağıdaki noktaları vurgulamak ister:

Bu saldırıların büyüklüğü ve saldırılarda kullanılan gelişmiş teknoloji, bu saldırılarda ülkedeki işgal güçlerinin, Batılı istihbarat örgütlerinin ve Afgan kuklalarının bir parmağı olduğunu gösteriyor. Sömürgeci ülkeler, stratejik hedeflerine erişmek ve Afganlıların akan kanlarını istismar etmek için “terörü” bir araç olarak kullanıyor. Olayların ardından ABD, işgal süresini uzatmak için politik gruplar ve halk arasında etnik ve kabile düşmanlıklarının fitilini ateşliyor. Benzer bir stratejiyi Irak ve Suriye’de de izliyor. Dini mezhepçiliği provoke ederek ve kurgulayarak sivil savaş yangınını ateşliyor.

Mücahit Afgan halkı, İslam’a göre mutlak haram olan etnik ve kabile anlaşmazlıkları tuzağına düşmemelidir. Bunun yerine bu tür terör olaylarına neden olan temel unsura bakmalıdır ki o da ABD-NATO işgalidir. Kâfir otoritesinden kurtulmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için bir ve birlik olmalıdır.

لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبِيَّةٍ وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ قَاتَلَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ وَلَيْسَ مِنَّا مَنْ مَاتَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ  “Irkçılık davasına kalkışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa girişen bizden değildir. Irkçılık üzere ölen de bizden değildir.”^{[Ebu Davut]}