حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
No: AL–BA–2020–MB–TR–05 |
H. 15 Rabi’-ul Âhir 1442 M. Pazartesi, 30 Kasım 2020 |
Avusturya’da “Siyasal İslam” Kavramının Suç Sayılması Hakkında
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, 11 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Siyasal İslam’a yönelik suç unsuru oluşturan konuların belirleneceğini, bizzat terörle ilişkisi olmayan ancak terörün yeşermesine zemin hazırlayan kişi ya da gruplara yönelik çeşitli yaptırımların hayata geçirileceğini”söyledi. Buna ek olarak, ibadet evlerini (camilerin) kapatmak, imamlara sicil kaydı oluşturmak, sembolleri ve dernekleri yasaklama yasasını sıkılaştırmak için yeni araçlar geliştirileceğini kaydetti. Turkuaz-Yeşil hükümet, “siyasal İslam” kavramını suç unsuru olarak tanımlamakla totaliter entegrasyon politikasının gerçek özünü ortaya koyuyor, Avusturya’da yaşayan Müslümanların manevi ve pratik olarak asimilasyonunu amaçlıyor.
Bu açıklamadan önce Sebastian Kurz, 3 Kasım’da “uygarlık ile barbarlık arasında” bir çatışmanın yaşandığını belirtti. Teröristlerin yanı sıra Avusturya yaşam modelini, temel değerlerini ve demokrasiyi reddeden aşırılık yanlılarına da atıfta bulundu. Kurz, “Failleri, destekçilerini ve benzer düşünen insanları arayıp bulacağız, avlayacağız ve onları adalete teslim edeceğiz.”dedi. Şansölye, 5 Kasım’daki Ulusal Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “Şiddetin yanı sıra zihin suçluları ve altta yatan ideolojiyle de mücadele etmek önemlidir. Avusturya topraklarında cumhuriyetimizden nefret eden ve anayasamıza karşı aktif olarak çalışan yapılar ve paralel toplumların varlığına izin veremeyiz, vermeyeceğiz. Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi’nin yanı sıra Federal Anayasayı Koruma Ofisi ve Terörle Mücadele Departmanı (BVT) da, aşırılık yanlısı derneklerin tespitinde ve güvenlik güçleriyle işbirliği içinde bu derneklerin dağıtılmasında önemli rol oynamıştır.”ifadelerini kullandı. Bunu 9 Kasım’da, “Luxor Operasyonu” izledi. 900’den fazla polis memuru, dört eyalette 60’tan fazla evde, Müslüman örgütlerin iş ve ofislerinde arama yaptı.
Hem önceki retorikler hem de “Luxor Operasyonu”, açıklanan önlemlerin 2 Kasım saldırısına bir cevap olmadığını gösteriyor. Aksine tam asimilasyon merkezli entegrasyon politikasının bir parçasıdır, yani Avusturya’da yaşayan Müslümanların ideolojik ayrışmasıdır. Ulusal entegrasyon Eylem Planı (NAP.I), Avusturya’ya, normlarına ve değerlerine açık bağlılığı, entegrasyonun en önemli temeli haline getirdi. Son yıllarda mecliste kabul edilen başörtüsü yasağı, dernek ve cami kapatılması siyasal İslam’la mücadele gerekçesiyle açıkça meşrulaştırıldı ve zorunlu entegrasyon prosedürleri olarak tanımlandı. İslam toplumunun tüm aktörleri, siyasal İslam’la mücadele kavramına dâhil edilebilir. Bu arada, 2018 Anayasa Koruma Raporu, “Avusturya’da siyasal İslam” başlığı altında şunları söylüyor: “İslami aktivistler Müslüman topluluklarda sadece dini kült işleriyle ilgilenmiyor... Aksine Avusturya’daki Müslümanların eğitimi, sosyal refahı ve kültürel yaşamın şekillendirilmesi gibi çok daha geniş konulara katılıyorlar.” Bu nedenle, Şansölye Kurz’un iddialarının aksine, önlemler sadece terörle mücadele ile ilgili değil, İslami kimliğin ve yaşam tarzının dağıtılması ile ilgilidir. Bu yüzden Anayasayı Koruma Departmanı, Müslümanların bu topluma “erimesini” (asimilasyonunu) önlemeye çalıştığı için siyasal İslam’ı merkezi sorun olarak gördüğünü açıkça kabul etmektedir. Bu tanımı kamusal tartışmalarda perçinlemek ve buna dayalı politikaları meşrulaştırmak için İçişleri Bakanlığı, 15 Temmuz’da “Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi” kurulduğunu açıkladı. 11 Kasım’daki açıklaması ile Sebastian Kurz, daha önce belirlenen düşmana açıkça saldırmaya, düşünce ve inancı suç sayan bir yasa hazırlayarak bu düşmana yönelik siyasi zulmünü perçinlemeye devam ediyor.
Bütün bunlar, Turkuaz-Yeşil hükümetin, baskıcı asimilasyon politikasını ilerletmek ve benzeri görülmemiş bir seviyeye taşımak için 2 Kasım saldırısını iyi bir fırsat olarak gördüğünü gösteriyor. Bu çerçevede Hizb-ut Tahrir, İslami topluluktaki tüm aktörleri bu gelişim karşısında kararlı bir şekilde hareket etmeye ve bu vesayet rejiminin önlemlerine boyun eğmemeye çağırıyor! Hepimiz Avusturya devletinin etnisite odaklı politikasına açıkça karşı çıkmalıyız ve inançlarımızı savunmak zorundayız. Bu, özellikle geniş erişim ve seferberlik gücüne sahip İslami örgütler ve paydaşlar için geçerlidir. Sadece birlikte bu yıkıcı siyasi planı tersine çevirebilir ve gelecekte İslami varlığımızı güvence altına alabiliriz.
Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ * وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَاناً وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ * وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün. Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”[Ali İmran 103-104]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Almanca Konuşulan Ülkeler Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |