Cumartesi sabahı Gazze’deki mücahitler fırlattıkları binlerce roket ve füzeyle Yahudi varlığını beklenmedik bir anda yakaladılar. Yahudi işgalcilerle çatışmalar çıktı, düzinelerce kişi öldü ve çok daha fazlası esir alındı. Sınır karakolları ele geçirildi, düşman tankları yok edildi, korkak işgal güçleri mevzilerini terk ettiler.

Tahmin edilebileceği gibi, işgal sevicileri hemen işgali savunmak için seferber oldular, işgalcileri kurban, Filistin’in cesur Müslümanlarını ise saldırgan olarak lanse ettiler.

Başbakan Anthony Albanese, diğer Batılı liderlerle birlikte son saldırıları kınadı. Albanese, “Avustralya bu sefer dostumuz “İsrail’in” yanında yer alıyor’ dedi ve ‘[İsrail’in] kendini savunma hakkının olduğunu’ vurguladı.

Hizb-ut Tahrir / Avustralya şunu bir kez daha vurgulamak ister:

1- Filistin’in her santimetrekaresi işgal altındadır. İşgali tamamen ortadan kaldırana kadar mücadele etmekten başka çare yoktur.

2- Yahudi işgali, Batı’nın dış politika hedeflerine hizmet etmesi için Filistin’e yerleştirildi. Batılı ülkeler, bu işgalin amacına hizmet etmediğini düşünürse, Avrupa’da yaptıkları gibi Filistin’de de aynısını yapacaklardır.

3- İşgal güçlerinin kırılganlığı ve korkaklığı gözler önüne serildi. Bir avuç Müslüman, bir saat içinde işgali ve tüm “uluslararası toplumu” sarstı. Çevredeki Müslüman ülkelerin ordularının kolektif çabaları acaba neler yapardı?

4- Şu gerçeği asla gözden kaçırmamalıyız, Filistin’in kurtarılması Müslüman orduların özelliklede çevredeki orduların sorumluluğundadır. Çevredeki ülkelerin yöneticileri, ordularını kışlalarına hapsettiler, ordular da tanklarında ve uçaklarında oturup mücahitlerin cesaretini izliyorlar.

5- Saldırıdan iki gün önce Başbakan Albanese, Müslüman toplumuna şirin görünmeye çalışmış, çevresine topladığı İslamcı destekçileriyle, bizim adımıza konuşmuş, Avustralya’nın Filistin’in işgaline karşı olduğunu ifade etmiş ve ülkesinin adalete olan bağlılığını dile getirmişti. Başbakanın bu açık ikiyüzlülüğünden sonra artık bu Müslümanların pişmanlık duyması bekleniyor. Sanki geçmişteki sömürgeci suçları ele almak Batılı ülkelerin alamet-i farikası haline gelmiştir.

6- Filistin’deki Müslümanların gayretleri ve ümmetin işgale ve haksızlığa karşı ilkeli ve bitmeyen direnişi, Batı’nın bize uyguladığı dehşet ve zulümlerle tam bir tezat teşkil ediyor. Filistin bugün bunun bir örneğidir, ancak sömürgeciliğin zulmü dünyanın her köşesine yayılmıştır. Müslümanların Filistin’i kurtarması, insanlığın Batı’nın pençesinden kurtarılmasının başlangıcı olacaktır ve o gün sandığımızdan da yakın inşallah.