29 Mart 2018 günü sıkı güvenlik ve gerilim altında ülke genelinde 133 belediye için yerel seçimler yapıldı. Tüm önceki genel ve yerel seçimler gibi bu seçime de cinayet, partiler arası siyasi şiddet, oy ve oy pusulası hırsızlığı iddiaları karıştı. Demokrasinin popüler politik ritüeli - suçlama oyunu - tam kapasite ile faaliyet halinde. İktidar partisi ve baş düşmanı Bangladeş Milliyetçi Parti (BNP), süregelen çatışmalar ve aksilikler için birbirlerini suçluyorlar.

Bangladeş’te özellikle seçimler zamanı siyasi partiler arasında yaşanan tipik siyasi şiddet, Batı destekli demokrasinin, Bangladeş’e siyasi istikrar ve refahı getirip getiremeyeceğine dair büyük bir sorunun belirmesine neden oldu. Son beş yılda siyasi çatışmalar sonucu Bangladeş’te 1028 kişi hayatını kaybetti ve 52 bin kişi de yaralandı. ^{[21.11.2017 www.dhakatribune.com]} AL Genel Sekreteri Obaidul Quader’in yaptığı açıklama bile Bangladeş’teki bu demokratik fenomenin bir yansımasıdır. Geçen Kasım ayında yaptığı açıklamada, siyasette artık dürüstlük ve hoşgörüye yer yok, sadece posterler ve pankartlarda var diye konuştu. ^{[21.11.2017 www.thedailynewnation.com]} Aslında siyasetteki bu şiddet ve ahlaki yolsuzluk, sadece sorunun belirtileridir. Gerçek neden, tabiatı gereği köhne demokratik sistemin ta kendisidir. Sistemik olarak demokrasi, belli siyasi elit ve kapitalistleri güçlendirir. Bunlar, insanların refahı için değil, çıkarlarını güvence altına almak amacıyla iktidar merdivenini tırmanmak için kıyasıya yarışırlar. Seçim zamanı şiddetlenen ve üçüncü dünya demokrasilerinin elit politikacıları arasında yaşanan anlaşmazlık ve çatışmalar, para ve iktidar yarışının kaçınılmaz yan ürünleridir.

Daha da önemlisi, demokratik model, cazibesini sadece Bangladeş’te kaybetmiyor, aksine Batı dünyası, demokratik sistemin popülaritesinin çöküşünü engellemek için müthiş uğraş veriyor. Çünkü demokrasi, insanlığın işlerini etkin şekilde güdemediğini kanıtladı. Bangladeş’in yanı sıra ABD, Japonya ve Fransa gibi dünyanın sözde gelişmiş demokrasilerinde bile politikacılar parayla satın alınabilirler ve son on yıldır yeniden seçimleri kazananlar da genellikle adı yolsuzluğa karışmış kişilerdir. Dolayısıyla Dünya Bankası’nın 2017 Dünya Kalkınma Raporuna pek şaşırmıyoruz. Rapora göre, insanların ilgisizliği nedeniyle dünya genelinde seçime katılımlar giderek azalıyor ve bu bozuk sisteme olan güven gittikçe düşüyor. Batı dünyasında seçmenler, eşitlik, sosyal ve ekonomik istikrar, siyasi reform vaat eden demokratik siyasetin başarısızlığı hakkında gittikçe bilinçli hale gelmektedir. Bu nedenle son 25 yılda küresel oy kullanma oranında ortalama %10’dan fazla düşüşün görülmesi şaşırtıcı olmasa gerek. ^{[01.02.2017 qz.com]}

Ey Bangladeş Müslümanları!

Şu an tanık olduğunuz şiddet ve yolsuzluk gerçekten de “gerçek demokrasinin” bir sonucudur. Bangladeş veya Batı dünyasında olsun dünyada hiçbir demokrasi biçimi, “gerçek demokrasi” ideolog ve politikacılarının çirkin doğasını maskeleyemez. Artık demokrasiyi sorgulamanın zamanı gelmiştir. İktidarlarını perçinlemek için bizi kullanan AL-BNP’nin küstah ve agresif girişimlerine artık müsamaha etmemeliyiz. Bu sahte ve kırılgan demokrasiden, bize dayatılan ve servetlerine servet katmak için aralarında savaşan bu sömürgeci ajanlardan bir an önce kurtulmalıyız. Sömürgeci Batı, jeopolitik çıkarlarına hizmet ettikleri sürece onları tolere etmeye devam edecektir.

Diğer taraftan Hilafette Halife, valiler, yetkililer ve politikacıların eylemleri takvaya dayalı olacaktır. Demokrasinin aksine Hilafet sistemi, bugünkü seçimlerde olduğu gibi taraftarlarının Vandalizm eylemlerinde bulunmasına izin vermeyecektir. Halifenin mihenk taşı, sadece seçimleri kazanmak değil, aksine sorumlu pozisyonlardaki kişilerin performansları da hesap verebilirlik yöntemiyle düzgünce gözden geçirilecektir. Rivayet edildiğine göre bir gün Ömer, etrafındaki insanlara şöyle der: Biliyor musunuz, en iyi tanıdığım kişiyi vali olarak atadığımda ve ona adaleti emrettiğinde, üzerinizdeki hakkımı yerine getirmiş oluyor muyum? Oradakiler “Evet” dediler. Dedi ki “Hayır. İşini yaptığına ve emrettiğim şeyi yapıp yapmadığına bakmadan eda etmiş olmam.”

Ey Müslümanlar!

Hizb-ut Tahrir, sorunumuza çözüm bulmak için sizi kendisiyle birlikte çalışmaya çağırıyor. Çözüm, Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilâfettir. İnşaAllah yakında kurulacak vaat edilmiş Hilafet için sizi mücadele etmeye davet ediyoruz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ  “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun.”^{[Enfal 24]}