22 Mart 2019 Cuma günü Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, Yeni Zelanda’daki Müslümanların hunharca katledilmesini protesto etmek için Dakka, Chittagong ve Sylhet kentlerindeki çeşitli camilerde Cuma namazından sonra yürüyüş gösterisi düzenledi. Ordudaki samimi subaylardan Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelerini talep etti. Cemaatin katılımıyla şehirdeki çeşitli yollarında yürüyüş yapıldıktan sonra gösteriler sona erdi.

Ey Müslümanlar! Müslümanları perişan eden bu acımasız katliam, bireysel bir eylem değil. Aksine sömürgeci Batı ve kokuşmuş medyanın “Terörle Mücadele” (aslında İslam’a karşı Haçlı Seferi) bahanesiyle onlarca yıldır Müslümanlara karşı sürdürdüğü “nefret ve düşmanlığın” doğrudan sonucudur. Katilin 74 sayfalık manifestosunda bunu açıkça görmek mümkündür. Katil manifestosunda çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan veya merhamet etmeden Müslümanları katletmek ve terörize etmek için başkalarını kendisini örnek almaya çağırdı. Tüfeğinde yüzlerce yıldır Hilafete karşı devam eden Haçlı seferine atıfta bulundu. Açıkçası bu katliam, Batıda yüzyıllardır Haçlı nefretinin hüküm sürdüğünü, tüm bölgelere yayıldığını gösterdi.

Yeni Zelanda’daki bu vahşi katliamın nedeni, kesinlikle Hilafetin yokluğudur. Bugün Hilafet olmadığı için Müslüman ülkeleri kâfir Batının acımasızca işgaline maruz kaldı. Bundan 98 yıl önce Recep ayında (28 Recep 1342 / 3 Mart 1924) emperyalist İngiltere, ajanı Mustafa Kemal Paşa’nın işbirliğiyle İslam ümmetinin kalkanı olan ve neredeyse 1400 yıldır yeryüzünde hüküm süren Hilafeti yıktı. Emperyalist kâfirler, daha sonra topraklarımızı birçok ulus devlete böldüler ve sadık ajan yöneticilerini iktidara getirdiler. Emperyalist kâfirlerin, Müslüman topraklara saldırganlığa ve dünyadaki Müslümanlara yönelik vahşice baskısı devam etti. Bugün Müslümanlar, kendi ülkelerinde ya da ülkeleri dışında emniyet ya da güvende değildir.

Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir olarak biz, bu Recep ayında size tekrar hatırlatmak isteriz ki, kâfir Batı ve ajan yöneticilerinin bu acımasız Haçlı Seferi karşısında her zamankinden daha çok Hilafete - İslam ümmetin kalkanına – muhtacız. İslam ümmeti emperyalist kâfirlerin saldırganlığından sadece Hilafet koruyacak, Müslümanları ve ordularını birleştirerek dünya karşısına güçlü ve lider bir devlet olarak çıkacaktır. Müslümanların kanını, onurunu ve servetini korumak, düşmanlarımızın kalbine korku aşılamak için Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bize takip etmemizi emrettiği yol budur. Hilafet olduğunda kimse İslam’a ve Müslümanlara zarar vermeye cesaret edemeyecek.

Ey Müslümanlar! Ordu içindeki samimi subaylardan bu mevcut ajan rejimin derhal ortadan kaldırılmasını ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelerini talep edin.

Ey ordu içindeki samimi subaylar! İslam ümmetine karşı işlenen bu vahşiliğe daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Cesetleri gazetelerde boy boy gösteren ve içi boş kınamalar yayınlayan ama öte yandan Haçlı seferinde Batı ile tam işbirliği yapan bu beceriksiz yöneticilerin yükünü daha ne kadar taşıyacaksınız? Ajan yöneticiler, Haçlı efendileri söz konusu olduğunda halkımıza şiddet uygularken, Müslümanlar öldürüldüğünde süt dökmüş kedi gibi sessizliğe bürünüyorlar. Bu ajan yöneticileri reddedin ve Müslümanların tarafını tutun. Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hilafet, diğer Müslümanların güvenliğini ve emniyetini sağlamak için sizi güçlü ordular altında cihada gönderecektir. Örneğin Halife Mutasım Billah, haçlı bir Romalının taciz ettiği mazlum Müslüman bir kadının çağrısına yanıt vermek için güçlü ordularını cihada gönderdi. Amuriye’nin tamamını (bugünkü Türkiye) kurtardı ve böylece o bölgedeki tüm Müslüman kadınların onurunu kalıcı olarak güvence altına aldı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ  “İmam ancak bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” ^[Müslim]