Hindistan’da sırf Müslümanlara zarar vermek için hazırlanan Vatandaşlık Değişiklik Yasası (CAA-2019) ve Ulusal Vatandaşlık Kaydı (Nrc-2019), bir felakettir ve Müslümanlara ve İslam’a karşı savaşı maskeliyor. Sözde “dünyanın en büyük laik demokratik” ülkesi olan Hindistan, 11 Aralık 2019’da çıkardığı Vatandaşlık Değişiklik Yasası (CAA-2019) ve Vatandaşların Ulusal Kaydı (NCR) yasası ile kuzeydoğu bölgesindeki Müslümanları bir gecede vatansız bırakmıştır. Bu yasalar, Müslümanlar hariç mülteci olarak gelen belirli azınlıklara (Hindular, Sihler, Budistler, Jainler, Parsis ve Hıristiyanlar) barınak verilmesini ön görüyor. Böylece nesiller boyu ya da on yıllardır Hindistan’da yaşayan Müslümanlar, NCR süreci ile yasadışı hale getiriliyorlar ve CAA-2019 Yasası nedeniyle vatandaşlık alamayacaklar. Şüphesiz Müslümanlar, Müslümanları köksüz bırakmanın sadece iktidardaki BJP’nin politikası olmadığını bilmelidir. Zira biz, yabancı düşmanı Vatandaşlık Yasası’nın, BJP’nin çoğunlukta olmadığı Hindistan Parlamentosu’nun üst kanadında -Rajha Sabha- onaylandığını biliyoruz. Yani, Hindistan’ın tüm çok tanrılı kurumları, demokratik kurumları aracılığıyla Müslümanları yok etme misyonu üstlenmiştir. Hindistan’da Müslümanlar, onurlarını, canlarını ve mallarını kaybetmekten korkuyorlar. Ayrıca, tüm bu süreçte bu bölgedeki yöneticilerin utanç verici sessizliğine tanık oluyoruz. Çünkü İslam ümmetine karşı Batılı sömürgeciler ve onların müşrik ajanlarıyla aynı çıkarları paylaşıyorlar. Bu nedenle Keşmir’in ilhakı, Babri Cami kararı ve Vatandaşlık Yasası gibi çeşitli vesilelerle Hint saldırganlığını protesto etmek yerine Hasina hükümetinin hâlâ bu harbi devletle askeri ve diplomatik işbirliğini sürdürdüğünü görüyoruz. Şeyh Hasina’nın bu utanmaz sessizliği ve ihaneti artık bizim için sürpriz değil. Zira Müslüman ülkelerdeki diğer tüm yöneticiler gibi Hasina da, bu bölgede Batının emperyalist çıkarlarına hizmet etmek için varlar. Pakistan rejimi gibi Hasina da ülkenin stratejik çıkarları ve kaynakları pahasına ikinci Raşidi Hilafetin doğuşunu önlemek için Hindistan’ı bölgede polis devleti yapma çabasında.

Ey Müslümanlar! Ajan yöneticilerimizin Müslümanlara zulüm yapmak için kâfirler ve müşrik devlet ile işbirliği, tüm zamanların en üst seviyesindedir. Çünkü Batı emperyalizminin getirdiği krizle başa çıkmanın tek alternatif çözümü olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin çok yakında yeniden kurulacak olmasından korkuyorlar. Batılı güçler, kapitalist ideolojinin çok yakında çökecek olmasından huzursuzlar. Çünkü kendi halkları bile bu sisteme güvenini kaybetmiş durumda. Müslüman ülkelerdeki hegemonyalarını artık sürdüremiyorlar. Bu yüzden bu bölgedeki Müslümanların kökünü kazımak için müşrik ajanlarını tasmasından serbest bıraktılar. Ve hain yöneticilerimizden sefaletimize karşı sessiz kalmasını istediler. Bu ümmet Raşidi Hilafeti kurmasın diye egemenliğimizi düşmana teslim ettiler.

Ey Müslümanlar! Düşmanımız, güçlü Hilafetin geri dönüşünden endişe duyduğu için bizi vatansız ve güçsüz hale getirmek istiyor. Bu yüzden bütün çabalarımızı, kalkanımız olan Hilafeti yeniden kurmaya odaklamamızın daha zamanı gelmedi mi? Bu müşrik Hindistan devleti Ukab bayrağının gölgesi altına girdiğinde ancak Müslümanlar ve diğer tüm dinin mensupları, bu bölgede barış ve güvenlik içinde yaşayacaklardır. Bu alt kıtada İslam’ın 800 yıl hüküm sürmesi bu gerçeğin bir kanıtıdır.

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“Gerçekten de, İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” ^[Müslim]