Seçkin âlim Ata Bin Halil Ebu Raşta liderliğinde Hizb-ut Tahrir, Kostantiniye’nin (Herakles’in şehri) fethi yıldönümü vesilesiyle küresel bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, bugün Cuma namazının ardından Dakka kentinde çeşitli camilerde, “Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Müjdesine Göre Yakında Kurulacak Hilafet, Kudüs’ü Kurtaracak ve 857’deki Kostantiniye’nin Fethi gibi Roma’yı da Fethedecektir”başlığı altında toplantı ve konuşmalar organize etti.

Konuşmacılar, Kostantiniye’nin fetih günlerini hatırlatarak şunları söylediler: “Vizyon ve derin anlayış sahibi Fatih Sultan Mehmet, Rabiu’l Evvel ayının yirmisinde Kostantiniye’yi kuşattı. Nihayet 20 Cumade’l Ûlâ 857 / 5 Nisan 1453 şafak vakti de fethetti. Böylece Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in güzide hadisindeki müjdeyi gerçekleştirmiş oldu:

لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ“Kostantiniye mutlaka fethedilecek. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”Fetihten sonra Fatih unvanını alan Sultan Mehmet, başkenti Edirne’den Kostantiniye’ye taşıdı ve şehrin adını “İslambol” olarak değiştirdi. İslambol, İslam kenti [Daru’l İslam] demektir ve bugün “İstanbul” olarak adlandırılıyor. Fatih Sultan Mehmet, fethin ardından şehre girdi, doğrudan Ayasofya’ya gitti, içinde namaz kıldı. Allah’ın lütfu, kutsaması ve övgüsü sayesinde Ayasofya camiye dönüştü... Asırlarca müminlerin şereflendirdiği şanlı bir cami olarak kaldı. Ta ki asrın mücrimi Mustafa Kemal, orada namaz kılınmasını yasaklayana kadar, ardından müzeye dönüştü!”

Konuşmacılar, Hizb-ut Tahrir’in üç nedenden dolayı Kostantiniye’nin fethini onurlu Müslümanlara hatırlatmak istediğini söylediler:

“Birincisi, basiret sahibi olanlara İslam’ın uygulandığında İslam’ın ve Müslümanların büyüklüğünü göstermek. İslam uygulandığında küfür yok olacak, daha doğrusu hak hüküm sürecek, Allahu Ekber ezan sesleri yükselecektir. Persler ve Bizanslılar yerle yeksan oldular ve yakında Allah’ın izniyle Bizans gibi Roma da fethedilecek, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi gerçekleşecektir.

İkincisi, birinci müjdenin gerçekleşmesi ile Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in diğer üç müjdesinin de gerçekleşeceğine dair kalplere güven vermek. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Kostantiniye ve Roma’nın fethini, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin dönüşünü, Yahudilerle savaşı ve yerle yeksan edileceklerini müjdeledi... Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ancak vahiyden konuşur. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kalan üç müjdesi Allah’ın izniyle gerçekleşecektir. Ancak bu üç müjdeyi cennetten melekler inip bize bahşetmeyeceklerdir. Aksine Sünnetullah gereği biz Allah’a yardım edeceğiz ki Allah da bize yardım etsin. Şeriatını ikame etmek, devletinin piramidini yükseltmek, askeri hazırlıklar yapmak ve davası uğrunda savaş etmek böyle olur. Ardından dünya, geride kalan diğer üç müjde ile aydınlanacak, Hilafet ile bir kez daha parlayacaktır.

Üçüncüsü, kâfir Batı, Arap ve Türk hainlerin işbirliğiyle 1342/1924’te Hilafeti yıktı. Hilafetin yıkılışı, Kostantiniye’nin fethinin intikamı olarak kabul edildi. Kâfir Batı, Hilafetin yıkılışıyla kaybettiği gücünü geri elde etti. Onun için Batı, Hilafetin geri dönüşünü önlemek için yoğun çaba sarf ediyor. Çünkü restore ettiği gücünü kaybetmek istemiyor özellikle de Müslüman ülkelerdeki sömürüsünü. Bu yüzden Müslüman ülkelerdeki hareketleri gözlem altına aldı. 1953 yılında Hizb-ut Tahrir kurulduğunda, Batı, partinin temel hedefinin, varlık yokluk meselesinin Hilafeti yeniden kurmak olduğunu ve çalışmasında ciddiyet gösterdiğini gördü. Partiyi yasaklamaları ve takip etmeleri için ajan yöneticilerine talimat verdi. Ajanları tutuklamalar hatta bazı bölgelerde şehitliğe varan işkenceler yaptılar. Uzun hapis cezaları verdiler, bazı bölgelerde müebbet hapis cezasına çarptırdılar... Sonra iftira, hile ve gerçekleri utanmadan değiştirme yöntemlerine başvurdular...

İftiralarını süslü püslü gösterme, gerçekleri tahrif etme araçlarına rağmen yine de ne parti üyelerinden ne de aklı başında bir Müslümandan iftiralarını dinleyecek kimseler bulamadılar. Aksine ayetteki kimseler gibi oldular:

كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئاً“İnkar edenlerin işleri engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz.”^{[Nur 39]}

Kurdukları tuzaklar, iğrençlikler, parti ve liderliğine karşı attıkları iftiralar ile partiyi etkileyebileceklerini düşündüler, ama Allah’ın izniyle başarısız oldular, hayal kırıklığına uğradılar. Yalanları, hileleri, tuzakları ne kadar sürerse sürsün hiçbir şey elde edemeyeceklerdir.

وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ“Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır.”^{[Fatır 43]”}

Sonuç olarak konuşmacılar şunları söylediler: “Allah Rasûl’ünün müjdesinin gerçekleşmesi, ümmetin kalkanı Hilafetin yeniden kurulması, ardından Kudüs’ün kurtarılması, Kostantiniye fethedildiği gibi Roma’nın da fethedilmesi için Allah’a dua ediyoruz... Müjdelerin gerçekleşmesiyle Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisleri vücut bulacaktır... Ayrıca Allah’tan bizi desteklemesini istiyoruz ki çalışmalarımızı geliştirelim, ustalaşalım, Allah’ın zaferini layık olalım.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ  “O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.”[Rum 4-5]”