ABD Başkanı Joe Biden’ın İklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry’nin Bangladeş ziyareti, Biden yönetiminin yeni iklim değişikliği jeopolitiği ışığında büyük önem taşıyor. Dünyadaki rolünde önemli değişiklikler yapmak için zaten manevralarının arttığına tanık oluyoruz. İklim değişikliğini dış politika ve diplomasinin merkezine yerleştirdi. Bu ‘iklim değişikliği’, Biden Amerika’sının Bangladeş’i kullanmak için geliştirdiği yeni bir üsluptur. ABD Hint-Pasifik stratejisinin temel hedeflerinden biridir. Başkan Obama ve Bush tarafından geliştirilmiştir. Amerikan müesses nizamı, dış politikasını yönetimlere göre değiştirmez; ABD başkanlarının belirlediği stillere ve araçlara göre sadece uygulama üslupları değişir. John Kerry’nin atanmasıyla bu yeni jeopolitik yaklaşım daha iyi anlaşılıyor. İklim elçisi aynı zamanda Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi. Bu kuruluş, ulusal güvenlik ve dış politika konularında ABD başkanlarına ve kabine üyelerine danışmanlık yapıyor.

Bangladeş, zaten ABD Hint-Pasifik stratejisinde bir piyondur, Çin nüfuzunu frenlemek için bu bölgede Hindistan’ı güçlendirmeyi amaçlıyor. İklim değişikliğiyle mücadele kisvesi altında ABD’nin bölgeye giderek daha fazla müdahil olacağı öngörülüyor. Bangladeş’in askeri ve kilit kaynakları, ABD-Hindistan çıkarlarına hizmet etmek için bir yakıt olarak kullanılacak, tıpkı ABD tarafından Pakistan’ın Hindistan yararına kullanıldığı gibi. Dolayısıyla Hindistan Genelkurmay Başkanı Naravani’nin, savunma bağlarını güçlendirmek amacıyla Bangladeş’e gerçekleştirdiği beş günlük ziyareti bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Dahası, iklim kriziyle mücadele için kapasite ve altyapının geliştirilmesi adına Bangladeş, giderek daha fazla sömürgecilerin ‘iklim borcu tuzağına’ düşecektir. Bu ekonomik tuzağın zemini, Bangladeş’teki Amerikan yanlısı aktivistler tarafından zaten yapım aşamasındadır. ^{(Küresel ısınmanın ahlaki sorumlusu ABD’dir: Bangladeşli aktivistlerin Kerry’ye mesajı. Daily Star 08.04.2021)}

Sömürgeci Amerika, Müslümanların ve tüm insanlığın refahını asla umursamaz. Bangladeş halkı bunu bilmelidir. Kapitalist ve jeopolitik çıkarları için Amerika, Kyoto Protokolü’nü imzalamadı. Diğer iklim değişikliği girişimlerinden çıktı. Dolayısıyla, Amerika’nın bu ani değişikliği, kötü niyetli gündemini uygulamaktan başka bir şey değildir. İklim değişikliği kisvesi altında kaynaklarımızı çıkarları için kullanacak. Şimdi Bangladeş halkı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti geri getirmek için, topraklarımızda Batı hegemonyasının kaynağı olan Batı destekli hain yöneticileri devirerek net bir duruş sergilemelidir. Bangladeş halkı bilmek istiyor: Bangladeş’teki samimi subaylar, böyle aşağılık bir şekilde daha ne zamana kadar Müslümanları öldürmek ve mallarını yağmalamak için hiçbir çabayı esirgemeyen kâfirlerin yanında yer alacaklar? Onur ve haysiyeti nasıl oluyor da bu hain yöneticiler katında arıyorlar? Hain yöneticiler, koyun gibi boğazlasınlar diye subaylarımızı kâfir-müşriklerin emrine amade kılıyorlar. Dünyanın değersiz şeylerinde bu kadar kayboldular mı? Pilhana’daki kardeşlerinin ve ailelerinin katliamını ne çabuk unuttular. Samimi subaylar, Halid bin Velid ve Selahaddin’in torunları olduğunu hatırlamalıdır. Bu yöneticilerin dünyalık zevk ve konforuna kapılırlar ve Hilafeti kurma hayati görevlerini unuturlarsa büyük bir hüsrana uğrayacaklardır.

Ey samimi subaylar! Allah Subhânehu ve Teâlâ size güç bahşetti. Çağımızın destekçileri (Ensar) ve yardımcıları (Havariyyun) olabilirsiniz. Bu fırsatı kaçırmayın, sömürgeci kuklası hain yöneticilerin iktidarını destekleyerek ahiretiniz heder etmeyin. Ümmetin egemenliğine zarar vermek için yıkıcı Amerikan planlarını uygulamaktan asla çekinmezler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَلَمَّا أَحَسَّ عِيسَى مِنْهُمْ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنْصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ آمَنَّا بِاللَّهِ وَاشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ  “İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? Dedi. Havârîler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler Müslümanlarız, cevabını verdiler.”^{[Ali İmran 52]}