Uluslararası Göç Örgütü, 9 Ocak 2022 Pazar günü öğleden sonra Bangladeş’teki Cox’s Bazar şehrinde Myanmar’dan kaçan mültecilerin yaşadığı kamptaki bir COVID-19 tedavi merkezinde, yıkıcı bir yangın çıktığını bildirdi. Göç Örgütü, Twitter’dan yaptığı paylaşımında, çıkan yangında kimsenin yaralanmadığını, ancak binlerce Rohingyalı mültecinin yangından etkilendiğini ve yaklaşık 900.000 mülteciye ev sahipliği yapan dünyanın en büyük mülteci kampında ciddi hasara yol açtığını kaydetti.

Cox’s Bazar mülteci kampı, bambu ve brandadan yapılmış birbirine bitişik mülteci kamplarından ibarettir. Dolayısıyla kolayca yangın tehlikesine maruz kalabiliyor. Bu yüzden yangınlar, acılarını ve korkularını artırıyor.

Bu kampın, ilk kez böylesi vb. tehlikelere maruz kalmadığı vurgulamaya değer. Öyle ki Mart 2021’de çıkan yangında, 10.000 ev yandı ve en az 45.000 kişi yerinden oldu. Temmuz 2021’deki şiddetli muson selleri, 46.000 mülteciye zarar verdi ve yıkıcı heyelanlara neden oldu.

Kardeşlerimiz Myanmar suçlularının zulmünden kaçtılar. Etnik temizliğe maruz kaldılar, köyleri ateşe verildi, lime lime doğrandılar, tacize uğradılar. Myanmar yetkilileri ise tüm bunları yalanladı. İslami aşırılık yanlılarıyla savaştıklarını söylediler. Aslında Rohingyalıları yok etmeye ve geride kalanları dinlerinden döndürmeye çalışmalarının nedeni, İslam’a ve Müslümanlara olan kin ve nefretleridir.

Kardeşlerimiz kurtuluş ve güven içinde yaşamak umuduyla ölümden kaçtılar, ancak Bangladeş hükümeti, bunu temin edemedi. Bu yüzden yağmurdan kaçarken doluya yakalandılar! Kışın soğuğu ve selinden koruyamayan branda ve bambu evlerde, yangın riskiyle yaşıyorlar. Barınak değil sığınaktır. Sadece gözleri boyamak içindir. Bu hükümet varlıklarını hoş karşılamıyor. Birkaç kez sınır dışı etmeyi ve Myanmar’a geri göndermeyi planladığını belirtti. Özellikle Ağustos 2017’de başlayan ve hayatlarını tehdit eden acımasız kıyımdan sonra hayatları risk altında.

Bangladeş ve diğer ülkelerdeki Müslüman mültecilerin durumu, Müslüman ülkelerdeki mevcut hükümetlerin, düşmanlarıyla birlikte onlara entrika kurduklarını gözler önüne seriyor; Aşırılıkçılık ve terörizmle suçlanan bu mülteciler, ölüm korkusuyla ülkelerinden kaçtılar. Sığındıkları ülkelerde zillet ve baskı içinde bir yaşam sürüyorlar. Güvenlik, huzur ve barınaklarını kaybettiler, istediklerini bu hükümetlerde bulabilmek umuduyla ülkelerinden kaçtılar. Ama umutları suya düştü, yangına, korkuya, vurdumduymazlığa ve ölüme yakalandılar.

Ey İslam Ümmeti! Suçlular bu kardeşlerimize zarar verdiler. Göç ettirdiler, eziyet ettiler, ezdiler. Kardeşlerimiz de dinlerini korumak için ülkelerinden kaçtılar, dinlerini değiştirmediler. Bu hükümetlerde güvenlik ve huzur aradılar ama hayal kırıklığına uğradılar. Böylesi insanlardan himaye ve aman dilenir mi? Onlar ajandır, suçluların sapıklığına ve yöntemine göre hareket ediyorlar. Müslümanlara zulmetmek ve dinleriyle mücadele etmek için suçlularla işbirliği yapıyorlar.

Ey İslam Ümmeti! Bu kardeşlerimiz acı çekiyor, bu zillet daha ne zamana kadar sürecek? Sessizliğinizde Allah düşmanları daha ne zamana kadar çocuklarınıza eziyet edecek? Ayağa kalkıp zillet tozundan silkilmenizin zamanı gelmedi mi? Vallahi zillete razı olamazsın. Çünkü Allah sizi insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet kılmıştır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları olarak biz, samimi güç ve kuvvet ehlini Allah’ın indirdiğiyle hükmetme ve Hilafet Devletini kurma çağrımıza destek vermeye çağırıyoruz. Müslüman erkek ve kadından ve gölgesi altında yaşayan herkesten zulmü sadece Hilafet def edebilir. Ümmetin âlimlerini de en üstün kılmak için Allah’ın sözünü desteklemeye çağırıyoruz. Ey Peygamberlerin varisleri! Üzerinize düşeni yapın. Ümmetin durumunu düzeltin, yöneticileriniz karşısında sesinizi yükseltin, ümmetin birliğine ve otoritesinin iadesine çağırın.

Bu dini desteklemek, yeryüzünde hâkim kılmak, dünyadaki kardeşlerimize yardım etmek için Müslüman erkek ve kadını bizimle birlikte çalışmaya çağırıyoruz. Yaşadıkları bu zulüm ve eziyeti, maruz kaldıkları zillet ve hakareti ve yoksulluğu sadece kurulacak bir devlet ile bertaraf edebiliriz. Kurulacak devlet, canları ve onurlarını savunacak, her saldırının bedelini misliyle ödetecektir.

Bu ümmetin parçalanmışlık ve dağınıklığını gidermesi, yardım etmesi, bir an önce şan ve şerefini yeniden kazandırması için Allah’a dua ediyoruz.

وَكَانَ حَقّاً عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ “Müminlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.” ^{[Rum 47]}