Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları

No: HT-BA-2021-MO-TR-04 H. 7 Zilka’de 1442
M. Cuma, 18 Haziran 2021

Kanada’nın Ontario Kentinde Müslüman Bir Ailenin Korkunç Bir Şekilde Teröre Kurban Gitmesi, İslamofobik Söylemler ve Laik Batılı Ülkelerin Politikalarından Kaynaklanıyor

6 Haziran Pazar günü Kanada’nın Ontario eyaletine bağlı London kentinde Müslüman bir aile korkunç bir terör saldırısında hayatını kaybetti. Kamyonetini kasıtlı olarak kaldırımda yürüyen ailenin üzerine süren saldırgan, 74 yaşındaki büyükbaba ile 46 yaşındaki baba ve 44 yaşındaki anne ile 15 yaşındaki kızlarını öldürdü. 9 yaşındaki oğulları da ağır yaralandı. Polis tarafından yapılan açıklamada, saldırının “nefret motifli planlı, kasıtlı bir eylem” olduğu ve “ailenin Müslüman olmasından dolayı gerçekleştirildiği” belirtildi. Saldırı İslamofobi ve Kanada’da Müslümanlara karşı nefret suçlarının arttığı bir zamana rast geliyor. Son aylarda başörtülü birçok Müslüman kadın Toronto, Montreal, Londra ve diğer şehirlerde saldırıya uğradı. Eylül 2020’de Müslüman bir erkek, Toronto’daki bir caminin önünde ölümcül bir şekilde bıçaklandı. Dört yıl önce İslam karşıtı bir kimse, Quebec City Camisinde namaz kılarken 6 kişiyi öldürdü. Aslında, Kanada istatistiklerine göre, ülkede Müslüman karşıtı nefret suçları 2012 ila 2015 yılları arasında üç kattan fazla arttı ve 2019’da Müslümanlara karşı 180’den fazla saldırı gerçekleşti. Ayrıca, Ontario Göçmenlik Hizmeti Kurulu’nun 2016 yılındaki anketine göre, Ontarianların sadece yüzde 32’si İslam hakkında “olumlu izlenime” sahiptir. Radyo Kanada’nın 2017 anketine göre dört Kanadalıdan neredeyse biri Müslüman göç yasağını desteklemektedir. Kanadalı katılımcıların yüzde 51’i, Quebecli katılımcıların ise yüzde 57’si, ülkedeki Müslüman varlığını güvenlik konusunda “biraz” veya “çok endişeli” bulmaktadır.

Müslümanlara yönelik bu tür yaygın tutumlar, nefret ve dini güdümlü saldırılar, boşlukta ortaya çıkmaz. Aksine Müslümanların sistematik şekilde şeytanlaştırılmasının ve son yirmi yılda birçok Batılı laik ülkede politikacıların, ana akım medyanın, çeşitli kurum ve kuruluşların İslami inançlarının bir sonucudur. Başörtüsü, peçe, İslami evlilik, İslam’ın aile yasası, cinsiyet ayrımı, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onurunu savunmak, Filistin’in gaspçı Yahudilerden kurtarılmasını desteklemek, küresel İslam ümmeti inancı, Müslüman ülkelerde İslami sistemin uygulanmasını desteklemek gibi politikacılar ve gazetecilerin kışkırtıcı İslamofobik retorikleri, ‘siyasi tartışma’, ‘ifade özgürlüğü’ ve ‘demokratik değerlerin korunması’ gibi sahte sloganlar adı altında haklı gösterildi ve kamufle edildi. Buna ek olarak, aşırılık yanlısı laik hükümetlerin kilise-devlet ayrımı, Müslüman azınlıkları lekeledi, marjinalleştirip şeytanlaştırdı. İkinci sınıf vatandaşlar olarak görüldüler. Bu, başörtüsü ve peçe gibi çeşitli İslami inançların yasaklanmasında açıkça görülüyor. Örneğin, kamu sektöründe çalışanların başörtü kullanımını yasaklayan Quebec Bill 21, “cinsiyete dayalı İslamofobiyi kurumsallaştırdı” ve Kanada eyaletinde İslami giysi giyen Müslüman kadınlara yönelik saldırıları arttırdı. Bu arada Batılı laik hükümetlerin kusurlu terörle mücadele ve aşırılık karşıtı önlemleri, yanlış anlatıların teşvik edilmesi nedeniyle Müslümanları şüpheli topluluklar ve iç düşman olarak gördü. Bir noktada bu yanlış anlatılar, siyasal İslami ve sosyal inançları aşırılık ve şiddet ile ilişkilendirdi, ulusal güvenlik tehdidi olarak nitelendirdi. Sonuçta Müslümanlar ayrımcı gözetim ve tutuklamalara maruz kaldılar. İster denetim ve gözaltı ile Müslümanları hedefleyen Kanada’nın C-51 terör yasası olsun; ister Fransa’nın ayrımcılık yasası ve İngiltere’nin İslam inançları nedeniyle Müslümanları damgalayan Yasak stratejisi olsun; isterse Avusturya’nın ‘siyasal İslam’ ile mücadele etmek için ülkedeki camilerin ve Müslüman örgütlerin yerini belirleyen ulusal ‘İslami haritası’ olsun, hepsi de İslamofobi ve Müslüman karşıtı saldırıları fitilini ateşlemektedir.

Bu, “korku siyaseti” güden laik hükümetlerin kışkırttığı devlet destekli İslamofobi’dir. Batılı hükümetler, Batı ve uluslararası alanda Müslümanların gittikçe artan İslamileşmesiyle mücadele etmek için İslami kimliği toplumlarına bir tehdit olarak betimliyorlar. Böylece İslamofobi, yabancı düşmanlığı için bir üreme alanı yarattı. Bu, bugün Batı ülkelerini heyecanlandıran Müslüman karşıtı nefret salgınının arkasındaki itici güçtür. Dahası bu, laik ideoloji ve sistemin doğal olarak kusurlu, bölücü, ayrımcı ve tehlikeli olduğunun, neden Müslümanlar olarak bizlerin, İslam’ı alternatif bir ideolojik sistem olarak sunmamız gerektiğinin, tüm dini inançlar arasında gerçek uyum ve insicamı yarattığına dair denenmiş ve test edilmiş bir model olduğunun kanıtıdır.

Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları Direktörü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER