Cumartesi, 14 Muharrem 1446 | 2024/07/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları

No: HT–BA–2021–MO–TR–17 H. 17 Rabi-ul Evve 1443
M. Pazar, 24 Ekim 2021

Sömürgeci Politikacılar, Suriye Bölgelerindeki İnsani Felaketin Habercisidir

Birleşmiş Milletler, 5 Ekim Salı günü, Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda “devam eden su krizinden beş milyon insanın etkilendiğini” söyledi. Önümüzdeki altı ay boyunca en çok etkilenen 3,4 milyon kişiye yardımda bulunmak için “farklı sektörlere” 252 milyon değerlik yardım çağrısında bulundu. Şimdiye kadar sadece 51 milyon dolar yardım teslim alındı.

Suriye’nin kuzey kesimlerindeki insanlar, su seviyelerinin düşüklüğü, su sistemlerinin çökmesi, su istasyonlarının düşük kapasitede çalışması nedeniyle güvenli ve yeterli suya erişim sağlamıyorlar. Üstelik suyun kalitesinin kötü olmasından dolayı sağlık sorunları yaşıyorlar. İshal, hepatit, egzama ve diğer birçok uyuz hastalığı gibi genellikle sudan geçen hastalıklara maruz kalıyorlar. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Suriye’nin kuzeyinde temiz suya sınırlı erişimin hastalıkların yayılmasını artırdığına, COVİD-19 vaka sayılarındaki artışın temel temizlik önlemlerini engellediğine dikkat çekti.

Su sıkıntısı krizi yeni değil, Suriye krizi boyunca sık sık gündeme gelmektedir. Çünkü insanlara emri vakiyi dayatmak için yürütülen sömürgeci politikanın bir sonucudur. Sanki olağanüstü bir durum gibi sadece lojistik ve iklim koşullarından bahsediyorlar. Bu olağanüstü durumun meydana gelişini, zayıf altyapı bozukluğunun belirtilmesiyle birlikte doğa, iklim ve yağış eksikliğine bağlıyorlar. İnsanları uysallaştırmak ve boyun eğdirmek için her türlü yöntem ve araçları kullanan ajan yöneticilerin entrikasından ve yozlaşmadan söz etmiyorlar. Örneğin Kürt güçleri ve bazı Suriyeli sivil toplum kuruluşları, Kuzey Suriye’ye gerçekleştirilen askeri operasyon kapsamında 2019’nun sonlarında ele geçirmelerinin ardından Türkiye yanlısı ve destekli güçlerini aralıklarla Aluk su istasyonundan su tedarikini kesmekle suçluyorlar. Save The Children’a göre, bu yıl boyunca Aluk su istasyonu nadiren tam kapasiteyle su pompalamıştır. 89 gün boyunca su pompalanmamıştır. 142 gün boyunca kapasitesinin yarasından daha az su pompalamıştır.

Bu krizi öyle bir sunuyorlar ki sanki insanları, ağaçları ve taşları yok eden, hala da yok etmeye devam eden, çocuklara, yaşlılara ve kadınlara merhamet ve şefkat göstermeyen savaş makinesinin yıktığı bir ülkeden bahsediyorlar. Burası, Suriye’dir. Müslümanların yöneticileri Suriye’yi yardımsız bıraktılar. Eşitlik, kadın hakları, insan hakları, özgürlükler ve diğer debdebeli söylemlerden dem vuran insanlık dışı kurumlarıyla kâfir Batının entrikasına uğradı. Bu söylemlerin, yaşamın tüm unsurlarını yok etmek dışında Suriye halkına hiçbir faydası dokunmadı.

Bu kriz, diğer politik krizler gibi planlı bir krizdir. Başta bu Baasçı cani rejim olmak üzere eli kana bulanmış karanlık ellerin yönettiği insanlık dışı bir krizdir. Cani Suriye rejimi, su sorununu umursamıyor. Belli ki bir sorun olarak görmüyor. Günümüzdeki teknolojiyle ve yardım kuruluşlarının topladığı milyarlarca dolarlarla sürdürülebilir bir su kaynağı yaratmak ve finanse etmek zor olmasa gerek. Milyonlarca masum insanın sıkıntısı devam ediyor. Dahası kuraklık dalgaları, ülkenin gıda sepeti olarak kabul edilen bu bölgede tarım arazilerini vurdu. 1,5 milyon hektarlık arazinin yarısı, tarıma elverişliliğini yitirdi. Oysa Suriye’nin kuzeydoğusundaki halkın yüzde 70’inden fazlasının yaşamı, tarım sektörüne bağımlıdır.

Müslüman ülkelerdeki Müslümanların diğer sorunları ve krizleri gibi, insanların işlerine gerçek güdüm perspektifinden bakılmadıkça su sıkıntısı krizi devam edecek, masum insanların sıkıntıları bitmeyecektir. Salih ve adil yönetici ve imamın özellikleri, maalesef günümüzdeki ajan yöneticilerde yok. İslam sisteminde yönetici, temeli adalet olan ilahi siteme göre insanların işlerini güdecek, toplumdaki her bir bireyin insanlığını koruyacaktır.

Ey ticari kuruluşlar! Çok para ve uluslararası siyasi raporlar, ülke ve halkın durumu şöyle dursun, insanların işlerini yöneten ve düzenleyen sistemin mahiyetini bile değiştiremez. Su kıtlığı ya da azlığı ölüm oranlarının yükselmesine, tarım arazilerinin kuraklığı da insani bir felakete yol açmaz.

Bu sömürge politikasından sadece ideolojik bir devletle, Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan ikinci Raşidi Hilafetle kurtuluş mümkündür. İslam’a göre, su kamu mülkiyetindendir, tüm insanların faydalanması gerekir. Zira Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

النَّاسُ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ: فِي الْمَاءِ وَالْكَلَأِ وَالنَّار “İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş.”

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hi.zat.one
E-Mail: media [@] hi.zat.one

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER