حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR–BA–2018–MB–TR–10 |
H. 2 Raceb 1439 M. Salı, 20 Mart 2018 |
Çocuk İstismarının Nedeni İslam Değil Laikliktir
İndependent gazetesi, İslam’ı ve Müslümanları karalamak amacıyla yayınladığı son yazı dizisinde, istismara maruz kalan bir İngiliz kız çocuğunun trajik hikâyesine yer verdi. Kız çocuğunun maruz kaldığı istismarın arkasında “İslami aşırılık” olduğu inancı hâkim. İslam’ın ılımlı ve aşırı versiyonu üzerinde durulan yazıda, hükümetin, Müslümanların radikalleşmesini önlemek için bazı adımlar atması gerektiği yargısına varılıyor.
İndependent gazetesi, Müslümanları suçlu göstermek ve kalplerine saplanan hançeri meşrulaştırmak için laiklikle çocuk istismarı arasındaki belirgin ilişkiyi görmezden geliyor ve çetelerin çocuk istismarından İslam sorumluymuş gibi yalan yere ve bilerek mütedeyyin insanları suçluyor.
Çete kültürü, laik Batı kültürünün bir ürünüdür. Hatta bazı çeteler, dini sloganları kimliklerinin bir parçası olarak bile kullanabiliyor. Oysa bu çetelerin İslam ile yakından uzaktan hiçbir alakaları yoktur. İslam Devleti, kadının onuruna ihlal edenleri cezalandırdığı gibi çeteleri de en ağır şekilde cezalandıracaktır.
Hükümet ve medya, uzun süredir İslami anlatıların şeytanlaştırılmasına destek veriyor. Dindarlık ile radikalleşme ve şiddet arasında sıkı ilişkinin olduğuna dair seçmen ve okuyucu kitlelerine yalan söylüyor. Böyle bir ilişkinin varlığı sadece bir iddiadan ibarettir. Hayvan hakları aktivistlerine uygulanan şiddetten vejetaryenleri sorumlu tutmak gibi bir şeydir. Kısacası saçmalıktır. Tüm kanıtlar, teorinin aksini göstermektedir. Ama laik elit, bu tür ayrıntılara pabuç bırakmaz, çünkü iftiralarının amacı, İslam’ı ve Müslümanları şeytan olarak göstermektir. Zira zorba Batı hegemonyası, insanların laik elitin suçunun farkına varıp bu hegemonyayı sorgulamasından korkuyor. Devlet kurumlarının sözünü ettiği ve korktuğu radikalleşme/aşırılık/köktendincilik, zulme meydan okuyan siyasal İslam’ın hükümleri hakkında haberdar olmaktan başka bir şey değildir. Laik mantalite ise zulmü görmezden gelir ve laik kapitalist eliti sömürü, şiddet ve zulüm taşkınlığıyla baş başa bırakır.
Suriye’deki zorba rejim, bugün dünyadaki tecavüzcü çetenin elebaşıdır. Buna rağmen kimsenin gıkı çıkmıyor, hatta Amerika, Rusya ve İngiltere dâhil olmak üzere müttefikleri tarafından sıkıca korunuyor. Böyle aşağılık serserinin motivasyonu İslam olamaz. İslam olduğuna dair hiçbir ipucu yok. Aynı şekilde İngiltere’deki çocuk istismarı ve tecavüzcülerin motivasyonu da İslam olamaz. Hatta Müslüman geçmişi olan kişilerin olaya karıştıkları iddia edilse bile aralarında nedensellik ilişkisi yok.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu en son yayınladığı bir basın açıklamasında, “İnancımız gereği Müslüman veya Gayrimüslim olsun kadının onur ve haysiyetini korumak Müslümanlar olarak bizim görevimizdir. Esed rejimi, Müslüman kadınlara sistematik tecavüz ve işkence yapıyor. Müslümanların direncini kırmak ve İslami devrime kürtaj yapmak için işkenceyi bir araç olarak kullanıyor. Resmi kayıtlara göre 2011 yılında patlak veren İslami devrimin ilk gününden bu yana Esed rejiminin zindanlarında 13581 kadın tutuldu. Birçoğu tecavüze maruz kaldı... Ayrıca Esed rejiminin zindanlarında akıl almaz işkence, cinsel şiddet ve açlık sonucu 65 binden fazla insanın hayatını kaybettiği tespit edildi.” dedi. [16 Mart 2018]
Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün gibi İslam dünyasındaki Batı destekli rejimlerin, kadına tecavüz, erkek ve kadına işkence konusunda uzun zamandır sicilleri kabarık. Baskı altında tutmak ve sömürgeci Batı çıkarlarına karşı çıkmamak için halklarını epey süredir terörize ediyorlar. İslam’a bağlılık ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet bilinci, kadın ve erkeği istismar dâhil zorba rejimler karşısında her şeyi riske atmak için motive eder. Siyasi yolları kullanarak gerçek değişim için çalışan Müslümanların “radikallerin” muhalefeti, cani kapitalist Batılı elitin kâbusudur. Kapitalist elit, dünya çapındaki hegemonyasını kaybetme riskinden korkuyor. Böyle baskıcı yönetimin kurbanı olan sıradan insanlar ise İslam’ın hayatta uygulanmasından korkmazlar.
İngiltere’deki aynı laik elit, seçmen ve okuyucu kitlesini bilinçli bir şekilde kandırıyor. İslam ile İngiltere’deki suçlular arasında ilişkinin olduğunu ima etmeye çalışıyor. İngiltere ve yurtdışında suçluların en önemli destekçisi olduğunu nedense görmezden geliyor. İslam ile bu suçlar arasında hiçbir bağlantı olamaz, olmayacaktır da. Yalancı laik elit, İslam kültürünün kadın düşmanlığı ve beyaz kadınlar için ırksal nefret ürettiğini iddia eder. Hâlbuki İslam, tüm ırksal ayrımcılığı reddeder. Milliyetçi Batı kültürü ise, ırksal ayrımcılığın nedeni ve kaynağıdır. İslam, İngiliz laik kültüründe hâlâ canlılığını koruyan kadın düşmanlığı fikrini şiddetle kınar. Ayrıca belirtmekte fayda vardır ki daha çok Batıdaki beyaz kadınlar Müslüman oluyor.
Rotherham istismar davasında hüküm giyen iki yaşlı İngiliz kadını Karen MacGregor ve Shelley Davies’in motivasyonunun İslam olmadığı apaçık ortada. Keza Yewtree Operasyonu’nun da açığa çıktığı gibi ne ünlülerin ne de İngiliz parlamentosunun karıştığı iddia edilen çocuk istismarının arkasında da İslam yoktur. Kaldı ki tecavüz vakalarının yaklaşık %90’nını çocuğun tanıdığı kişiler teşkil etmektedir. Ama sansasyonel başlıklar atmayı tercih eden aşağılık medya, bunu görmezden gelmiştir.
Böyle suçları İslam’a atfetmek, suçun gerçek nedenlerini tartışmaktan kaçınmaktır, bir nevi dikkatleri dağıtmaktır. Laik milliyetçi kimlik, bugün İngiltere’de görülen yaygın ayrımcılık tavrının en önemli faktörüdür. Farklı ırkları birleştiremeyen ve her zaman azınlıkları dışlayan laik liberal kültür, çete kültürü için adeta cazibe merkezidir. Açık-gizli Batıdaki yaygın tüm cinsel istismarın arkasında insan hayatının değerini aşağılayan ve herkesi “yasal hedef” yapan aynı yabani liberal kültür vardır. Her vatandaşın zorla boğazına sokulan bu bozuk liberal kültürün, bazılarının ahlaki pusulasını saptırmasına şaşırmamak gerek. Eğer baskın laik değerler göz ardı edilirse, o zaman ikinci derecedeki faktörler neden olarak görülebilir.
Müslümanlar ve tüm bu çete tecavüzü, randevu evleri, seks tüccarları ve zorba rejimlerin kurbanlarını gerçekten önemseyen kişiler, aldatıcı laik elit tarafından mağduriyetlerinin kullanılmasına izin vermemelidir. Laik elit, başkalarının üstüne suçu yıkarken aslında kendi suçunu gizleme çabasında.
Yapmamız gereken, laik değerler temeline dayalı olumsuz kültürü tartışmaya açmak ve kınanmasını sağlamaktır.
Esed ve diğer rejimler ile işbirliği yapan İngiliz hükümeti hakkında gerçeklerin söylenmesini talep etmeliyiz.
Dünyayı İslam hakkında bilinçlendirmeliyiz. İslam’ın adaleti ve merhametine ilişkin kamuoyu oluşturmalıyız. İslam, kendisine bağlı olanlara ne çete istismarına iştirak etmeye ne de İngiltere ya da yurtdışında bu tür eylemleri desteklemeye izin vermez.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |