İngiliz medyası, İngiliz ekonomisinin yaşadığı sefil durumdan dikkatleri dağıtacak yeni bir oyalama buldu. Gizemli ajanlar, on beş yaşındaki kız öğrenci Shamima Begum’u yetiştirip Suriye’ye naklettiler, daha sonra Bağdadi’nin IŞİD grubundaki bir savaşçıyla evlendirdiler. Bütün bunlar, ailesi veya etrafındaki sorumlu kişilerin rızası olmadan gerçekleşti. Daha sonra bir gazeteci, ona bir mülteci kampında buldu. Bu yüzden İngiliz medyası, bayram etti. İslam’a ve Müslümanlara karşı zar zor gizlenmiş kinlerini kusmak için her zamanki gibi Begum davasını kullandılar. İngiliz İçişleri Bakanı Sajid Javid, o zaman açıkça politika kokan kararname ile Begum’un İngiliz vatandaşlığını iptal etmişti. Temyiz Mahkemesindeki üst düzey hâkimler ise hükümetin eyleminin yasadışı olması itibariyle Shamima’nın İngiltere’ye dönebileceğine karar verdiler.

Her zamanki gibi Müslümanlar hakkında dengesiz ve orantısız raporlarına devam eden büyük medya şirketlerine ait televizyon, gazete ve çevrimiçi platformlar, IŞİD grubunun şiddetine odaklandılar, İslam’ı ve tüm Müslümanları itibarsızlaştırmak için bariz bir girişimde bulundular. Herkes bu grubun İslam’ı temsil etmediğini, İslam ve Müslümanlar için çalışmadığını çok iyi bilir. Esed rejimini korumak için Suriye’de şiddeti körükleyen Batılı müttefikler ve ajanlardan nedense hiç bahsedilmiyor. Bu, laik ideoloji için özür dileyenlerin ikiyüzlülüğüdür.

Shamima Begum fiyaskosu bir kez daha İngiliz hükümetinin, medyasının ve laiklerin, düşünceyi düşünce ile çürütmekten aciz olduklarını gösteriyor. Bunun yerine yalanı, çarpıtmayı, yanlış bilgilendirmeyi, dikkati başka tarafa çekmeyi, her türlü hain rejimleri ve grupları desteklemeyi yeğliyorlar; tüm bunlar, kapitalist hegemonyanın entelektüel temeline meydan okunmasını engellemek içindir.

Entelektüel inanç olarak İslam, hiçbir kanıtı veya temeli olmayan laik inanç için ciddi bir risktir, bu nedenle düşünceye düşünce ile karşı koyma konusunda gönülsüz davranıyorlar. Yaşam ve toplum sistemi olarak İslam Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafette uygulandığında, kapitalizmin dünyaya getirdiği adaletsizliğe ve sefalete karşı ciddi bir meydan okuma anlamına geliyor. Buna rağmen İslam yerine Batı gündemlerine hizmet etmek için manipülasyon yapanların uyduruk zulümlerini duyuyoruz.

İngiltere’deki Müslümanlar, Shamima Begum tartışması ile köşeye sıkıştırılmamalıdır. İngiliz devleti, her gün milyonlarca genç insanı hayal kırıklığına uğrattığı gibi Begum’u de açıkça hayal kırıklığına uğratmıştır. İngiliz ve Amerikan sömürgeciliği, bugün dünyanın büyük bir kısmında hayal kırıklığı yarattığı gibi Irak ve Suriye halkında da açıkça hayal kırıklığı yaratmıştır. Laik ideolojinin yalanlar ile süslenen sefaleti dışında dünyaya sunacak hiçbir şeyi yoktur.