Tüm dünya ekonomileri, seküler bazlı kapitalist ideolojiyi izlemektedir, çünkü ya Batıda olduğu gibi halk kapitalizme inanmıştır ya da diğer ülkelerde olduğu gibi zengin Batılı sömürgeciler, diktatörlük, krallık, başbakanlık, generallik ve emirlik yönetimindeki ajanları aracılığıyla kapitalizmi dayatmıştır. Küresel ekonomi üzerindeki böylesine bir hâkimiyet, yoksulluk ve eşitsizliği müthiş derecede artırmıştır. Öyle ki şu anda dünya servetinin dörtte üçü dünya nüfusunun sadece onda birinin elindedir. Afrika, Asya ve Latin Amerika halklarının bu eşitsizliğin altında ezilmesi şaşırtıcı değil; ancak Batıdaki sıradan insanlar, kapitalizmin sınırsız zenginlik özlemi ve arayışının acı meyvelerini tatmaya başlıyorlar.

Kapitalizmde zenginlik ve güç, seçkin bir grup özel şirketin elinde toplanmıştır. Sözde demokrasi ve hesap verebilirlik vaatlerine rağmen sıradan insanların ekonominin yönünü belirlemede çok az etkisi var ya da hiç yok. Politikacılar, şirketler ve yozlaşmış seçkinler, kendilerini yasaların üzerinde görürler çünkü yasaların kendi çıkarlarına hizmet etmesi gerektiğini düşünürler. Neticede kimin acı çektiğini pek umursamazlar.

Böylesi bir durum sürpriz olmaması gerekir, çünkü bu, seküler kapitalist ideolojinin kaçınılmaz sonucudur. Sömürgeci boyunduruğu denizaşırı ülkelerde sefalete yol açtı. Varlıklı seçkinler kendi ülkelerinde de bunu yapabileceklerini inandılar. “En uygun olanın hayatta kalması”, “güçlü olan haklıdır” ve “orman kanunu”, seküler inançlı kapitalizmin özünü tanımlayan ifadelerdir.

Bu kış, İngiliz halkı, yüzde 5 enflasyonun maaşlarını erittiğini fark etti, kamu hizmetleri ve akaryakıt maliyetleri aşırı derecede pahalılaştı. Hükümet, Noel kutlamalarını yasaklasa da yasaklamasa da ben merkezli ve kısa vadeli politikalar, herkes için bir zaman kaybı.

Kapitalist ekonomilerin kırılganlığı, her zamankinden daha fazla belli oluyor. Küresel ölçekte ve hatta kapitalist ülkelerde bile eşitsiz güç dağılımı da keza öyle. Gelecek parlak görünmüyor; eğer bu durum böyle devam ederse, muhtemelen bu kış, son huzursuz kış olmayacak.

İslam, zenginlerin egemenliğini, heva ve heveslerine göre kanun yapmalarını kabul etmez. Allah, Rasûlü hidayetle gönderdi. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ayrıntılı bir yönetim ve ekonomik sistem getirdi. Böylece yasama ve egemenliği açgözlü seçkinlerin elinden aldı. Nübüvvet metodu üzere Hilafet tarafından uygulanacak olan İslam’ın ekonomik sistemi, özel ve kamu mülkiyeti arasında ayrım yapar. Kamu hizmetleri, özel şirketlere devredilmez. Özel şirketler, kamu hizmetlerini günümüzde olduğu gibi yanlış yönetirler ve akaryakıt fiyatlarının yükselmesine neden olurlar. Yöneticinin hesap verebilirliği, seçkinlerin yolsuzluğunun üzerine gitmeyen şirket medyasının tekelinde olmamalıdır.

Sorun, bakanlığın yetersizliğinden çok daha derindir. Rasûlü Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i âlemlere rahmet olarak gönderen Allah’ın lütuf ve nimetini tam anma zamanıdır. Bu karanlık günlerde parmağınızı gerçek suçluyu doğrultun ki bu kapitalist ideolojinin ta kendisidir.

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”^{[Taha 124]}

Yahya Nisbet
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Temsilcisi