Ukrayna savaşı ve Batı ülkelerinin cılız tepkisi, mevcut laik dünya düzeninin sunacak hiç bir şeyinin olmadığına dair kötü bir örnektir. İkiyüzlülükleri deşifre etmek ve İslam’ı alternatif olarak sunmak için Müslümanlara umutsuz bir hatırlatmadır.

Politikacılar ve medyadaki yardakçıları, tahmin edilebileceği üzere, bitkin fikirlere çağrıda bulunuyor. Son 150 yılın tüm savaşlarından milli çıkarlar ve uluslararası hukuk sorumlu. Avrupa ülkeleri ve Amerika, dar milliyetçi çıkarları için uluslararası hukuku icat ettiler. Şu anda bu uluslararası hukuk, özellikle Rusya ve Çin gibi doğu ülkelerine karşı kullanılıyor. İşlerine geldiğinde uluslararası hukuku kutsal sayarlar, işlerine gelmediğinde ihlal ederler. Bu ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Batı tarafından onlarca yıl aşağılanan Rusya, bugün yeniden milli prestij kazanmanın çabası içerisinde. Saldırganlığının gerekçesi, milli güvenlik çıkarı. Bu, Irak ve Afganistan’ı işgal eden Batılı müttefiklerin mantığıyla aynı. Filistin ve Keşmir işgalcilerinin, zulümleri için ileri sürdükleri de aslında aynı zayıf bahanedir.

Katliam ve zulmü haklı çıkarmak için neden bir tarafın çıkarları diğerinden daha önemli olsun ki? Dahası, etnik bölünme ve keyfi olarak belirlenen bir sınır yüzünden neden iki taraf olsun ki? Birinin çıkarını diğerine karşı kim belirliyor? Bunlar, milliyetçiliğin tutuşturduğu sorunlardır. Daha fazla kan dökmekten, daha fazla bölünmeden ve sonsuz şiddet sarmalından başka bir çözümü yoktur. Şiddet sarmalı, zenginler ve oligarklardan daha fazla sıradan insanları incitiyor.

Bu sığ kabilecilik, insanlık kadar eskidir, ancak İslam akidesi ve yönetim sistemi yani Hilafet, bu sığ düşünceyi ele alıp çözüme kavuşturdu. Bu nedenle Sahabenin Arap kabilelerini davet ettiği gibi, Müslümanlar da akide birliğine çağırmalı, yüzeysel milli çıkarlardan, yıkıcı ideolojilerden, uluslararası hukuk ve ittifaklardan sakındırmalıdır.

Müslümanlar, “özgürlük” adına Irak ve Afgan halkına yapılan ikiyüzlülüğü ifşa etmeli. Sözde özgür Batılı güçler tarafından ölüme terk edildiler. Rusların, yirmi yıl önce Çeçenistan’da yaptıkları gibi Ukrayna’yı da eninde sonunda yok edeceklerdir. Ayrılıkçı bölgeleri desteklemek bir Rus icadı değil. Amerika ve Avrupa, onlarca yıldır bu tür sahte “bağımsızlık” hareketlerini kışkırtmakta ve desteklemektedir; Doğu Timor ve Güney Sudan bunun güncel son örnekleridir. Yemen, Suriye ve Libya’daki sayısız çatışmalar ise, Rusya ile ittifak halindeki Batı müdahalesinin gayri resmi örnekleridir.

Bugün Batı ya da Doğunun dış politika yapıcıları, yol gösterici bir ilke ya da ahlaktan yoksunlar. Hepsi sığ laik inanca ve bunun sonucunda ortaya çıkan kapitalist faydacılık ilkelerine ve “güçlü olan haklıdır” mottosuna minnettardır. Lider elitlerinin bencil kaprislerinden başka hiçbir otorite tanımazlar.

İşte İslam ve laikliğin temelde farklılaştığı nokta burası. Müslümanlara göre Şeriat, yöneticilere adaleti emreder, zulmü yasaklar, zalimlere engel olur. Laiklik benimsenince, tüm dünya güçlü elitlerin kaprislerine boyun eğmek zorunda kaldı, onları dizginlemenin hiçbir yolu yok.

Şimdi Müslümanların ayağa kalkıp dünya halklarına İslam’ı sunmalarının zamanıdır. Çok uzun zamandır acı çektiğimiz zorba laikliğe alternatif adil bir sisteme ihtiyacımız var. “İslamcı” ve “aşırılıkçı” gibi sahte aşağılayıcı etiketleri reddetmenin zamanı gelmiştir. Elitler ve yandaş medyası, İslami düşünceyi siyasal ve uluslararası alanda uygulamak isteyen bir Müslümanı bu etiketle damgalamaktadır. Müslümanlara karşı nefreti körüklemek için birçok yalan uydurdular; ancak ikiyüzlülükleri ve şeytani planları Allah’ın izniyle hızla gün yüzüne çıkıyor.

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ  “Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” ^{[Enfal 30]}

Yahya Nisbet
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Temsilcisi