حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR-BA-2009-MB-TR-0014 |
H. 18 Cumâde’l Ûlâ 1430 M. Çarşamba, 13 May 2009 |
-Basın Açıklaması- Brown, Downeg Sokakta Buner Kasabını Memnuniyetle Karşılıyor
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, bugün, görüşmeler yapmak ve ortak bir basın toplantısı düzenlemek üzere Downeg Sokak'taki İngiliz Hükümet Binası'nda Pakistan Devlet Başkanı Asıf Alî Zerdari'yi karşıladı. Ayrıca Zerdari, Amerika'ya yaptığı ve Barack Obama ve diğer Amerikan Hükümeti yetkilileriyle görüştüğü dört günlük ziyaretinden döndü.
Hizb-ut Tahrir'in İngiltere'deki Medya Temsilcisi Tâci Mustafâ, Zerdari'nin İngiltere ziyaretine ilişkin değerlendirmesinde şöyle dedi: "Bir kez daha şahit olmaktayız ki İngiliz Hükümeti, halkına karşı barbarca bir katliama girişen Müslümanların yöneticilerinden bir yöneticiye kırmızı halılar sermektedir. Nitekim bizzat Zerdari yönetiminin tahminlerine göre 1,3 milyon kişi, Zerdari'nin emrettiği rastgele askerî saldırılardan kaçmak üzere evlerini terke zorlanmışlardır. Bu ise, "İsrail'in" Gazze'deki Filistinlilere karşı son muamelesine benzer şekilde halkın tamamına yönelik toplu bir cezalandırmadır. Gordon Brown ise, dünyanın gözleri önünde bir insanlık trajedisi sergilenmesine rağmen bu aşağılık tâğutu tam bir sıcaklık ve memnuniyet içerisinde karşılamaktadır."
"Brown'un, Zerdari'yi karşılamasının nedeni, İngiliz Hükümeti'nin yanı sıra Amerikan yönetiminin, Zerdari yönetiminden Pakistan halkı nezdinde meşruiyeti olmayan bir adama siyasî destek sağlanması karşılığında halkına karşı bu vahşî saldırıları başlatmasını talep etmeleridir. Ayrıca Pakistanlıların büyük çoğunluğu, Zerdari'ye kişisel bir çıkarı olduğu sürece herhangi bir tarafla her türlü anlaşmayı yapmada hiç tereddüt etmeyecek kadar fesadın ve hıyanetin başı olarak bakmaktadır. Zerdari yönetimi, Amerikan ve İngiliz Hükümeti tarafından kendisine açık rüşvetten başka bir şey olmayan birkaç milyar doları ve sterlini bulan malî "yardımlar" verildiği sürece tüm tâğutluğuyla halkını katletmeyi sürdürecektir. Batı tarafından desteklenen demokrasi, bir kez daha önceki Pervez Müşerref'in askerî yönetimine benzer şekilde Pakistan'da yeni bir diktatör ortaya çıkarmıştır. Dikkat çekicidir ki Svat'taki bu katliamın emrini veren bir kimsenin Washington ve Londra'nın etrafında dolaşması, onun gerçek destek kaynağını da ortaya çıkarmaktadır."
"Bu yeni operasyonun başlamasından önce Pakistan Devleti'nin sıhhatine şüphe düşürmenin ve nükleer silahlarını emniyete almanın yanı sıra "teröristlerin" Pakistan'daki yönetimi ele geçirmelerine karşı korku salmak amacıyla bir medya kampanyası başlatılmıştır. Bu çerçevede Zerdari yönetimi tarafından Pakistan halkına Taliban ile barışçıl bir anlaşma oluşturma teşebbüsünde bulunulduğu ama İslâmabad'a saldırmaya çalışarak onların bunu bozduğu, dolayısıyla da Hükümetin kapsamlı askeri bir saldırı başlatmaktan başka bir seçeneği kalmadığı şeklinde bir fikri halka pazarlama girişimi olarak ‘Svat'ta Şeriatın Tatbik Edilmesi' anlaşması ortaya atılmıştır. Zaten düzensiz birkaç yüz savaşçının, 700.000 bin askeri olan Pakistan ordusunu hezimete uğratması da imkânsızdır. Bu kurgusal anlatı, ta başından beri yalandan başka bir şey değildir. Zira Zerdari yönetiminin, barışçıl anlaşma oluşturmaya hiç niyeti olmamıştır. Aksine sadece şu anda devam eden kanların akıtılmasına giden yolu hazırlamıştır."
"Hem Amerikan, hem de İngiliz Hükümetinin elleri kanlara bulaşmıştır zira bu toplu cürüm arkasındaki gerçek muharrik onlardır. Kaldı ki bu son operasyon, Pakistan'a doğru sınırları geçen ‘terörizme karşı' Batı savaşının bir parçasından öte bir şey değildir. Ayrıca Brown Hükümeti'nin ikiyüzlülüğe de ortaya çıkmaktadır zira onun, bir taraftan şiddetle Tamil Kaplanları cephesine karşı askerî bir saldırıya giren Sri Lanka Hükümeti'nden ateşkes yapmasını istemesinin yanı sıra İrlanda Cumhuriyet Ordusu'na karşı koymada sivillere yönelik toplu sürgüne, hava ve kara bombardımanına başvurmazken diğer taraftan ise bunların Pakistan'da gerçekleştirilmesini ve Müslümanların kanının akıtılmasını talep ettiğini görmekteyiz. Dolayısıyla kaçınılmaz sonuç, Pakistan ordusuna sömürgeci bir kuvvet nazarıyla bakılan Pakistan'ın Kuzeyinde bir iç savaşın patlak vermesinden başka bir şey değildir."
"Bu durum, hem Amerikan hem de İngiliz Hükümeti'nin son derece işine gelmektedir onlar Afganistan'daki Peştun direnişi ile diyaloga girmeye çalışırlarken, Pakistan'da zengin servetlere ve bölgede stratejik konuma sahip başka Müslüman bir gücü zayıflatmaya ve sarsmaya çalışmaktalar. Nitekim Amerikan Merkez Kuvvet Komutanlığı Eski Danışmanı Albay Kilcullen, dün Londra'da şöyle demiştir: ‘Federal şekilde idare edilen kabile bölgeleri, kadîm bir sorundur... Şu anda Pakistan için asıl sorun, Pencab ve Sind'ir... Pakistan polis kuvvetlerini oluşturmaya ve bu eyaletlerde ön cephe olmasından emin olmaya odaklanmalıyız.' Böylece Batılı planlayıcılar tarafından ikinci merhaleye giden yol hazırlanmıştır ve açıkça görünen o ki ‘Pakistan'ın çökertilmesi' halkalarının ikinci merhalesinde önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde ülkenin bu bölgelerinin artık ‘teröristlerin' saldırısına uğradığı söylenecektir."
"Hem İngiltere hem Amerika Hükümeti'nin hem de diğerlerinin Zerdari gibi vahşî tâğutlara desteklerinin arkasında yatan gerçek neden, Pakistan gibi İslâmî âlemin dört bir tarafında giderek yükselen İslâm'dan ve Hilâfet'in yeniden ikame edilmesi taleplerinden duydukları korkudur. Dolayısıyla stratejileri de Müslümanların siyasî geleceklerini kendilerinin belirlemelerini engellenmesinde ortaya çıkan basit bir hedefe yoğunlaşmaktadır. Nitekim daha önce de İngiliz Raji, Hindistan'da benzer yöntemler kullanmıştır. İngiliz Hükümeti'nin, Müslümanların başka bir yöneticisinin başka bir İslâmî toprakta uyguladığı yeni bir katliama verdiği destek, hem İslâm'a hem de Müslümanlara karşı taşıdığı nefretin derinliğini göstermektedir."
"İngiltere'deki Müslüman nesil, İngiliz Hükümeti'nin Svat katliamına verdiği desteği kınamakta ve derhal durdurulmasını talep etmektedir. Pakistan'daki Müslümanlar, Şeriat'tan gelen bir tehdit ile karşı karşıya değildirler. Bilakis karşı karşıya kaldıkları gerçek tehdit, Irak'ı yıkma ve onu parçalama girişimine öncülük eden Sömürgeci Batının müdahalesinden gelmektedir. Şimdi ise o, her türlü İslâmî dirilişe karşı küresel bir saldırı adı altında Pakistan'a odaklanmaya çalışmaktadır. Hilâfet'in ihya edilmesi, Allahu Subhânehu ve Te'alâ'nın gücü sayesinde bu nezih kanları durduracak ve Zerdari gibilerini tarihin çöplüğüne atacaktır."
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |