حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR-BA-2009-MB-TR-0017 |
H. 11 Cumâde’s Sânî 1430 M. Perşembe, 04 Haziran 2009 |
-Basın Açıklaması-
Avrupalı savaşçı Napolyon Bonopart, Mısır'ı işgal etmesinin üzerine dünyaya hegemonya kurma çabası içerisinde insanlara seslenirken şöyle dedi: "Sizlere benim, dininizi yok etmek için geldiğimi söyleyeceklerdir. Buna inanmayın... Rabbinize, Rasûlüne ve Kur'ân'a olan saygım kralların saygısından daha büyüktür."
Kimileri, Barack Obama'nın Mısır'da yaptığı konuşmayı İslâmî âleme yönelik takip edilen politikada yeni bir yüz olması itibarıyla memnuniyete karşıladı. İslâmî âlem karşısında atılan bu adıma yönelik olumlu intibaya rağmen Obama hükümetinin çalışmaları, Bush yönetiminin sergilediği küstahlığın aynısını sergilemektedir. Dolayısıyla o da alenen nefretten bahseden Bush'tan farklı değildir. Ancak "yumuşak gücünü" ve kişisel nezaketi kullanması niyetlerini örtmektedir. Sloganları bir tarafa bırakarak gerçeklere değinelim:
Pakistan Hususuna Gelince: Obama yönetimi, iktidarının ilk üç ayında 3 milyon mültecinin sürgün edilmesi başarısını gösterdi. Bu da Zerdari yönetimini, Svat Vadisi'ne savaş açmaya sevk etmesiyle olmuştur. Nitekim Obama, otoriteyi teslim almadan önce Pakistan'ın dünyada en tehlikeli bir bölge sayıldığını açıkladığı gibi gerektiğinde İslamabad'ı bombalamaya hazır olduğunu da ifade etmiştir. Zira onun bölgeye yönelik politikasına liderlik eden şey, Amerika'nın Afganistan ile Pakistan'daki ayağını güvene alma girişiminin yanı sıra halk direnişiyle savaşmaktır. Ancak o, Amerikan askerlerinin yerine Pakistan askerlerini kurban etmeyi kararlaştırmıştır. Ayrıca Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı [CIA]'in, Irak ve Orta Amerika'da uyguladığına benzer iğrenç aldatmayı kullanıldığına dair kanıtlara da şahit olduk. Bu da Müslümanlar arasına ayrılıkçı ve nefretçi tohumları ekmenin yanı sıra Obama'nın Amerikan uçakları dışında Pakistan'daki uçak saldırılarını sürdürmeyi amaçlamasıdır.
Filistin Hususuna Gelince: Obama, bir Filistin devletinin kurulmasını güvenceye alma yönünde "Yol Haritası'nın" uygulandığını görmeyi istediğini iddia ediyor. Görünen o ki Obama'nın buna karşı muhalif olan İsrailli politikacılara meydan okumayı istemesinden dolayı insanlar, bu yönde iyimserdiler. Ancak insanların, "Yol Haritası" hakkındaki bu propagandanın içerisinde unuttukları bir şey vardır ki o, Filistin devleti denilen şey, İsraillilerin yerine Filistinlilerin bekçiliğini yapacağı kötü namıyla bilinen hapishaneden başka bir şey olmayacaktır. Çünkü İsrail, istediği şekilde güvenliğinin korunmaması halinde bölgeyi yeniden işgal edecektir.
"İsrail'i" Desteklemesi Hususuna Gelince; Obama, İrgon'dan İsrailli bir teröristin oğlu olan Ram Emanuel'i, Beyaz Saray çalışanlarının başkanı olarak atadı. Emanuel şöyle demiştir: "Obama, politikasını İsrail lehine yöneltmek için kendisinin etkisine ihtiyacı yoktur." Bu, Obama'nın seçilmeden önceki, "İsrail ile olan eşsiz savunma ilişkimiz yönündeki taahhüdümüze, askerî yardımların eksiksiz finanse edilmesi, Arrow Projesi ile bunun ilgili füze savunma projesi hakkında çalışmanın sürdürülmesi yoluyla sadık kalmalıyız." şeklindeki sözünden dolayı doğrudur. Ayrıca "Kudüs, İsrail'in başkenti olarak kalacak ve taksim edilmeksizin kalmalıdır." diyerek daha önce hiçbir Amerikan başkanının söylemediği bir şeyi söylemiştir. Gazze'deki İsrail katliamına da şu sözüyle yanıt vermiştir: "Amerika, İsrail'in güvenliğine bağlıdır ve gerçek tehditlere karşı kendisini savunma hususunda daima İsrail'in hakkını destekleyecektir."
Guantanamo ve İşkence Hususuna Gelince; Obama, Guantanamo Hapishanesi'ni kapatma sözü verdi ve insanların geneli, askerî yargılamalara son verileceği beklentisi içerisine girdiler. Ancak pek çok Guantanamo mahkûmu, hala başka yerlerde tutuklu bulunmaktadır. Ayrıca tartışmaya yol açan askerî mahkemelerin de devam edeceğini kararlaştırdı. Obama, pek çok kez CIA'in işkenceye başvurmasını engelleyeceğini söylemesine rağmen geçmişte işkence yapanlardan hiçbir kimsenin kovuşturulmayacağını kararlaştırdı ve dünyanın başka bölgelerinde işkence yoluyla elde edilen bilgilerin kullanılmasını da reddetmedi.
Yargılamaksızın Hapsetme Hususuna Gelince; Obama, Mayıs 2009'da, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yargılamaksızın süresiz tutuklamayı desteklediğini açıkladı ve "Yargılanmaları için yeterli delil bulunmadığında tutuklu olarak kalmaları gereken çok tehlikeli insanlar var." diyerek Bush'un üslubuna benzer kelimeler kullandı.
İslâmî Âlemdeki Tâğut ve Mücrim Yöneticileri Desteklemesi Hususuna Gelince; daha öncekilerin İslâmî âlemdeki tâğut ve mücrim yöneticilere verdiği desteğin aynısını Obama da vermektedir. Nitekim İngiliz BBC Radyosu ile yaptığı röportajda muhaliflerine işkence eden ve baskı uygulayan Mısır Firavunu Mübarek'i şu sözleriyle nitelendirmiştir: "O, Birleşik Devletler'in güçlü bir müttefikidir... O, bölgede istikrar ve düzen gücüdür." Ayrıca o, insanî yardımları almalarını engellemek için Gazze halkına ambargo dayatmayı kapsayan "Mübarek'in İsrail ile olan daimi barışını" methetmiştir.
Müslümanlar, Obama'nın sözlerine aldanmamalıdırlar. Amerika Birleşik Devletleri, kapitalist bir devlettir. Dolayısıyla onun kurucuları, dünya yoluyla Amerika'nın gücünü korumaya yönelmişlerdir. Hatta durum, bu uğurda başkalarının sömürülmesini gerektirse bile. Dolayısıyla Amerika, insanların işgalin ve zulmün gölgesinde yaşması pahasına dahi olsa dünyadaki Amerika'nın her türlü rakibini bitirmeye yönelmiştir. Dolayısıyla da ister Bush, ister Obama, isterse bunlardan başkası olsun, Beyaz Saray'ın başında her kim olursa olsun Amerika'nın temel politikaları ve çıkarları asla değişmeyecektir.
Obama'nın bu tür iltifatlarının arkasındaki gerçek neden, ekonomik ve ahlakî olmak üzere iki alanda da iflas eden Amerika'nın imajını düzeltmektir. Zira artık ekonomik sisteminin her an yıkılabilir kartondan bir ev olduğu ifşa olmuştur. Fakirliği azaltmak için servet oluşturma vaatlerine rağmen fakirliği, milyarlarca insanın günlük yaşadığı bir hakikat yaptıkları gibi siyasî sistemi, demokrasi ve insan hakları hakkındaki ahlakî üstünlük vurgusunun öldürme, hapsetme ve insanlara sınırsız işkence etme hususunda meşru olan birebirer yalandan başka bir şey olmadığı ifşa olmuştur.
Obama'nın yapmaya çalıştığı şey, İslâmî âlemde alternatif bir rakibin çıkmasını engellemeye yönelik ümitsiz bir çırpınıştır. Zira Amerikan Haber Alma Teşkilatı [CIA], dünyanın 2020 yıllarında İslâmî âlemde yeni bir Hilâfet Devleti'nin kurulacağına tanık olacağı haberini vermiştir!
İşte bu devlet, Amerika'nın getirdiği terörizmi getirmeyecektir. Bilakis o, işgale son verecek, İslâmî âleme barışı ve istikrarı getirecek, Allahu Subhânehu'nun şeriatını, kerîm Rasûl [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in onurunu ve tebasının selametini müdafaa edecek bir devlettir.
Tüm dünya çapındaki Müslümanlardan talep edilen, Batılı liderlerin kendilerine sevgi beslediği bu fasit yöneticileri alaşağı etmek ve Müslüman Ümmetin lider varlığı olan Hilâfet Devleti'ni yeniden ikame etmek için Rasul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Sünnetini örnek alarak çalışmayı sürdürmektir.
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِيـنَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hâkim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fâsıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |