Cumartesi, 21 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: DNK-2020-MB-TR-05 H. 17 Şevvâl 1441
M. Pazartesi, 08 Haziran 2020

Devlet Irkçılığı Danimarka’da Karakteristik Bir Özelliktir

Danimarkalı politikacılar da şu anda dünyayı kasıp kavuran ırkçılık karşıtı dalgaya katılıyorlar. Silahsız siyahi bir adamın acımasız polis şiddetiyle öldürülmesi, ABD’de yaygın ayaklanmaları ateşledi. Gösteriler, Danimarka da dâhil olmak üzere diğer ülkelere yayıldı. Başbakan Mette Frederiksen, utanç verici şekilde daha da ileri gitti. Irkçılık karşıtı olduğunu kanıtlamaya çalışırken, Kenya’da yaşayan siyah bir arkadaşının Facebook sayfasında bir fotoğraf paylaştı. Gerçek şu ki, şu anda kendilerini ırkçılıktan uzak tutmak isteyen politikacılar, Danimarka’da devlet ırkçılığının temsilcileri ve uygulayıcıları haline geldiler.

Danimarkalı politikacılar yıllarca Müslümanların etnik ve kültürel geçmişini alenen sorunsallaştırıp şeytanlaştırdılar. Danimarka’da sistematik ayrımcılığın temeli yaptılar. Bu tam olarak ırkçılığın tanımıdır. Danimarka sözlüklerinde ırkçılık şöyle tanımlanıyor: Etnik geçmişleri ve yabancı görünümleri, kültürleri vb. nedeniyle insan gruplarına karşı ayrımcılık veya düşmanca tutum.Başka bir deyişle ırkçılık aslında Danimarka’da yapısal bir sorundur. 2019’in sonlarında AB, “Avrupa İslamofobi Raporu” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda Danimarka’daki devlet ırkçılığı üzerinde duruldu. Raporda Müslümanlara karşı ayrımcı önlemlerin açık örnekleri arasında getto yasaları zikredildi. Bu yasalar, köken itibariyle “Batılı olmayan” sakinlerin oranına göre yerleşim yerlerini “gettolar” olarak tanımlıyor. Raporda ayrıca “peçe yasağı” ve tokalaşma yasasından bahsediliyor. Listeye, Müslüman okullara siyasi saldırı, vaaz yasası, sözde nefret vaazı ve son yıllarda alınan başka bir dizi önlemler eklenebilir. Bu rapor, Danimarka hakkında benzer sonuçlara ulaşan birçok uluslararası rapordan sadece bir tanesi.

Yüreklendirici gerçek şu ki, Danimarka’da yıllarca İslamofobik ya da daha ziyade İslam karşıtı bir siyasi iklim oluşmuştur. Bu iklim Müslümanlara yönelik ayrımcı özel yasalar doğurmuştur. Eski entegrasyon Bakanı Inger Støjberg, bakanlığı sırasında göçmenleri hedef alan 50. yasayı pastayla kutlamıştır. Halefi şimdiki Entegrasyon Bakanı Mattias Tesfaye de Müslümanları açıkça hedef alan bir “sıkılaştırıcı paket” açıkladı. Buna ek olarak sızdırılan bir not, hükümetin yasama paketi ile bağlantılı olarak toplumda olabildiğince propaganda yapacağını ve gürültü çıkaracağını göstermiştir.

Bu bağlamda, nefret dolu tartışma ikliminin ve Müslümanlara karşı düşmanca siyasi gidişatın toplumda son derece zararlı sonuçlar doğurduğu akılda tutulmalıdır. İkincisi, kamuoyu radikalleşiyor, Danimarkalıların yüzde 28’i Müslüman göçmenin ülke dışına gönderilmesini istiyor. Ulusal polisin 2018 nefret suçları raporuna göre, kısmen “Müslümanlar, “2018’te kayıtlı nefret suçu vakalarında en büyük paya sahip dini gruptur.”

George Floyd’un öldürülmesi, siyah tenli insanlara primitif nefretten daha fazlasını sembolize ediyor. Yapısal bir sorunun varlığını gösteriyor. ABD’de beyaz kapitalist elit, bazı halkları, marjinalleştirmek ve bastırmak, aynı zamanda nüfuz ve onurdan mahrum bırakmak için ırksal kategorilere ve sınıflara ayırır. Siyahlara yönelik keyfi cinayetler, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bu yapısal ırkçılığın sadece bir yönü.

Danimarka’da Müslümanların “eşit vatandaş” olarak görülmediği açık. Son yirmi yıldır kesintisiz yasal kemer sıkma politikası, Müslümanları bastırmanın bir girişimi olarak kullanılmıştır. Amacı, onları İslami kimliklerinden mahrum etmektir. Zoraki asimilasyonun baskın politika haline geldiği Avrupa’da genel olarak aynı modelin izlendiğini gördük. Danimarka’daki devlet ırkçılığını, ABD ve dünyanın başka yerlerindeki her türlü ırkçılığı şiddetle kınıyoruz. Aynı zamanda Müslüman dünyasında İslam Hilafetini yeniden kurmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. İslam Şeriatı, etnik kökenlerine, renklerine veya sosyal geçmişlerine bakmaksızın 13 yüzyıl boyunca insanlara eşit muamelede bulunmuştur. Hilafet yeniden kuruluncaya kadar dünya, İslam’ın ayrımcılık, zulüm ve sömürgecilik gibi ırkçılık bakış açısını ve yansımalarını etkin bir şekilde ortadan kaldırdığına tanık olmayacaktır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER