Kuşatma altındaki Gazze’deki direnişçiler, nispeten basit araçlar ve hafif silahlarla Siyonist işgalin sözde güç yanılsamasını yerle bir ettiler. Bu operasyon sadece Yahudi varlığının kırılganlığını ifşa etmekle, aynı zamanda İslam ülkelerindeki hain rejimleri de gözler önüne serdi. Hain rejimler, normalleşme anlaşmalarını Yahudilerin askeri açıdan yenilmezliği esasına göre meşrulaştırmışlardı.

Gerçek şu ki, “Aksa Tufanı” operasyonu, işgale karşı düzenli bir ordu konuşlandırıldığında Filistin’in kurtarılmasının günler değil, saatler alacağını kanıtlamıştır.

Danimarka hükümeti ve medyası, Siyonist işgale karşı yürütülen savaşı “terörizm” olarak tanımlayarak bir kez daha ikiyüzlülüğünü ortaya koydu. Diğer taraftan Yahudilerin Filistin halkına karşı 75 yılı aşkın süredir işlediği terörün üstünü örttü. Dahası terörist devletin hava kuvvetlerinin Gazze Şeridi’nde erkek, kadın ve çocukları öldürmek için kullandığı silah bileşenlerini Danimarka tedarik etti.

Siyonist işgal, en iyi yaptığı işi yaparak, Gazze’deki savunmasız sivilleri bombalayarak kırılganlığını örtbas etmeye çalışacak. Ama bir defa zarar aldı ve herkes, özellikle de İslam ülkelerindeki Müslüman askerler, Yahudi varlığını yenmenin kolay olduğunu ve dolayısıyla bugünlerde Filistin’in kurtarmanın daha da yakınlaştığını açıkça gördüler.

Hizb-ut Tahrir, tüm Müslümanları, dünya Müslümanları için yegâne doğru çözüm olarak Hilafetin kurulması ve Yahudi varlığının gerçek koruyucuları olan İslam ülkelerindeki kukla rejimlerin yıkılması çağrısına katılmaya davet ediyor. Bu hedefe ulaşıldığında Filistin’in yeniden kurtarılması birkaç dakikadan fazla sürmeyecek, o zaman teröre sempati duyan Danimarka hükümeti dahil hiç kimse Yahudi varlığının yanında yer almayacaktır.