Bugün çok sayıda Danimarka gazetelerinde, Kopenhag şimdi "genç kız ve erkeklerin radikalleşmesine karşı nasıl karşı atak yapacak" diye bir haber okuduk. Kopenhag, hâlâ dört yıllık entegrasyon planlarının ayrıntıları ile uğraşıyor. Oysa çok öncesinden onlar, Müslümanların Şeriatına karşı savaş ilan ettiler. İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşı tırmandırmak amacıyla İsveç "terör uzmanı" Magnus Rantorp liderliğinde "yurtdışı uzmanları" adı altında bir konsey kurdular.

Sorumlu Başkan Anne Mee Allerslev, "Arkadaşlar, ebeveynler, radikalleşmek üzere olan genç kız ve erkeklerin tüm yakınları ile güçlü işbirliğimiz kesinlikle çok önemli. Müslüman topluluklar ile öncesinden çok daha yakın işbirliğine ihtiyacımız var. Gençlere yardımcı olabilmemiz için bize yardımcı olmalılar." diye konuştu.

Eleştirilmesi gereken pek çok nokta var, ama biz en belirgin olanlara değineceğiz.
Müslüman toplulukları "ılımlı" ve "radikal" diye ikiye bölmek için çalıştıkları açıktır. Amaç, toplum yararına olduğu gerekçesiyle naif Müslümanları yetkililer ile işbirliğine teşvik etmektir. Bu kutuplaştırma yapaydır ve onun manipülasyon olduğu açıktır. Çünkü onlara göre sakal, namaz, başörtüsü ve genel İslami davranışlar radikalleşmenin bazı işaretleridir ve dolayısıyla güvenlik tehdidi olduğunda ısrarcılar. Bu düpedüz fişlemek ve İslam'ın temel unsurlarını barındıran tüm Müslümanları doğrudan sanık sandalyesine oturtmaktır.

Şimdi onlar, önceki yaptıklarından daha da ileri giderek Müslüman topluluklar arasına sızmanın yollarını arıyorlar. Sözde "ılımlı" imam ve derneklerin, şu ana kadar yaptıklarından çok daha büyük roller üstlenebileceklerini ümit ediyorlar. Hatta normalde işbirliği yapmak istemeyen Müslüman dernekler bile şu an ikna olmuş durumdalar. Bu işbirliği sadece sözde güvenlik tehdidi için değildir. Aksine çok daha büyük amaç içindir. Yükselen İslam dalgasını önleme girişimidir. Zira çok daha genç yaştaki Müslümanlar, kapsamlı bir şekilde İslam'ı kucaklamaya, temel referans almaya ve kimlikleri için esas kabul etmeye başladılar. Laik ve liberal değerlerin duvara toslaması, Danimarkalı politikacıları korkutuyor ve onları topyekûn savaşa itiyor. İslam'a davet ettiğini iddia eden imam ve dernekler, hiçbir şekilde doğrudan İslam ile çelişen değer ve görüşlerin teşvik edildiği bir kuruma katılamazlar.

Her zamanki gibi art niyetli planlar, gençlere "yardım etmek" gibi ballı sözlerle pazarlanıyor. Bu küstahlık ve kendini beğenmişlik daha nereye kadar? Müslümanların hiçbir şekilde yozlaşmış Batı kültürüne sürüklenmek için yardıma ihtiyaçları yoktur. Batıda gençler, kapitalizmin varoluşsal boşluğu ile boğuşuyorlar. Ki bu onlarda depresyona, uyuşturucu bağımlılığına ve yüksek oranlarda intihar vakalarına yol açıyor. Danimarka halkının doğru yaşam amacını bulmak için yardıma muhtaç olduğu açıktır ve biz de yardımcı olmaya çok istekliyiz.

Politikacılara deriz ki: Sizler manipülasyon, ayak oyunları ve tehditler ile Müslüman topluluklar içine sızmaya çalışabilirsiniz, ama asla bizim gibi aynı etkiye sahip olamayacaksınız. Hizb ut Tahrir olarak biz, tüm Müslümanları bu art niyetli planlar ve bunların gerçek amaçlardan haberdar edeceğiz. Sözde uzmanlar olsun ya da olmasın planınız başarısız olmaya mahkûmdur.