Medya, Hilafet düşüncesine inanmak ve Kenya hükümetini devirmek suçlamasıyla 9 Mart 2016 Çarşamba günü Nairobi Milimani Mahkemesinde yargılanan Hizb-ut Tahrir aktivisti Yassin Arkanudin’in yargılanma davasını aktardı. NTV, Arkan’dan “Nefret vaizi” olarak söz etti.

Hilafet fikirleri, İslami fikirlerdir ve küresel İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir, bu fikirlerin bayraktarlığını yapmaktadır. Bu nedenle aşağıdaki hususlara vurgu yapmanın elzem olduğunu düşünüyoruz:

Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasında İslam Devletini yeniden kurmayı amaçlayan İslami siyasi bir parti olarak 1953 yılında kuruldu. Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmanın bir aracı olarak şiddet veya militanca eylemlere şimdiye kadar asla başvurmadı, başvurmayacaktır da.

Hilafet, İslam’ın bir yönetim sistemidir. Afrika’nın pek çok ülkesi dâhil dünyanın yarısında hüküm sürmüştür. Hilafet, 13 yüzyıl boyunca tüm Müslümanlara ve gayrimüslimlere huzur, barış ve güvenlik sağlamıştır. İslam’a göre başörtüsü, namaz ve oruç gibi ibadetler farzdır. Aynı şekilde Hilafetin yeniden kurulması için çalışmak da farzdır. Hizb-ut Tahrir, İslam davetini taşımaktadır. 1924 yılında Hilafetin ilgasının ardından İslam dünyasında Hilafetin yeniden kurulmasıyla İslami hayatı yeniden başlatmak tüm Müslümanlara farzdır. İşte Hizb-ut Tahrir, Kenya ve Doğu Afrika dâhil tüm İslam dünyasında bu misyonu icra etmektedir.

Kenya gibi ülkelerde Hizb-ut Tahrir’in amacı, Müslümanlar nazarında İslam’a dayalı İslami mefhumlar oluşturarak İslam şahsiyeti inşa etmektir. Hizb-ut Tahrir’in Kenya’da Hilafeti yeniden kurmak ve Kenya hükümetini devirmek gibi bir misyonu yok. Çünkü Kenya, Hilafetin yeniden kurulması ve başlatılması için gerekli olan meşru İslam ölçütlerini taşımıyor. Kenya’da 20 yıldır faaliyette bulunan Hizb-ut Tahrir, şuana dek bir tek şiddet olayına dahi karışmış ya da doğayı katledici eylemlerde bulunmuş değil. 

Hizb-ut Tahrir, düzenlediği konferanslar ve sempozyumlarla her kesimden alimi, Müslümanları ve gayrimüslimleri entelektüel tartışmalara katılmaya davet etmektedir. Çünkü bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı siyasi ve sosyo-ekonomik çıkmaza çözüm üreten İslam’ın azamet ve kapasitesini göstermenin yolu budur. Hizb-ut Tahrir, İslam davetini taşıyor, çünkü İslam’ın kapsamlı bir hayat sistemi vardır ve insanlığın yaşadığı tüm sorunlar için çözümler içermektedir. Ayrıca Hizb, bugün dünyanın duçar kaldığı felaketlerin nedeninin Batının sahip olduğu sömürgeci kapitalist ideoloji olduğuna inanıyor. Batının inandığı bu ideoloji, Kenya dâhil genç ülkelerin kaynaklarını talan ediyor. Hizb-ut Tahrir’in Hilafeti yeniden kurmak için şiddeti bir araç olarak kullanan herhangi bir grupla hiçbir bağlantısı yoktur.

Arkan’ın “nefret vaizi” olarak lanse edilmesine gelince, gerçekten bu, İslam ve İslam davetine karşı nefret kusmaktır. Biz, Batı’nın İslam’ı karalamak için emrine amade kıldığı silahlardan birinin medya kuruluşları olduğunu çok iyi biliyoruz. Ana akım medya, objektif olmadığı kadar İslam daveti için adil platform da sunmuyor. Bunun yerine aşağılık propagandaya tenezzül ediyor. İslam’ın gerçek ve doğru versiyonunu dinlemek dahi istemiyor. Biz medya kuruluşlarının din savaşları dâhil bir ülkeyi kargaşaya sürüklemek için sıkça başvurulan üsluplardan biri olduğunu biliyoruz.