Nihayet Uluslararası Ceza Mahkemesi [UCM], Kenya Devlet Başkanı Yardımcısı William Samoa Ruto ve radyo sunucusu Joshua arap Sang’a karşı yöneltilen tüm suçlamaları düşürdü. Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta’nın içinde olduğu, ama daha önce hakkındaki suçlamalar düşen altı kişilik ekipten bu ikisi, başlangıçta insanlığa karşı suç işlemekle suçlanıyorlardı. Mahkemenin bu karar, hemen hemen Kenya’daki tüm siyasi kesimlerin oybirliğiyle de onandı. 2007 genel seçimlerinde işlenen katliamın kurbanları ise, alınan karardan ötürü şoke oldular. Bu vesileyle İslami siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir / Kenya tüm samimiyetiyle şu hususları vurgulamak ister:

Mahkemenin bu kararı, UCM, daha doğrusu şu an var olan bütün mahkemelerin, soykırım ve diğer suçlara ilişkin davaları takip etmekte aciz kaldığını gösterir. Bu kolayca kanıtlanabilir. UCM’nin bu ürkek kararı, çok önemli bilgiler topladığını ileri süren insan hakları örgütlerine dayanıyor! Oysa bu kuruluşların aktivistleri, siyasi şahsiyetlerin baskısı ve etkisi altındadır.

UCM’nin adalet yanlısı bir mahkeme olmadığı aşikârdır. Aksine siyasi emellere ulaşmak için manipüle edilen politik bir araçtır. Kenya da dâhil olmak üzere Afrika kıtasında UCM, Batının bir kuklasıdır. Batı, neo-sömürgeciliği korumak ve sömürgeci rakibi Amerika’yı frenlemek için UCM’nin en büyük donörüdür. Hangi liderin UCM’de yargılanacağına, kimin yargılanmayacağına karar veren Batılı emperyalistlerdir. Bu tür eylemleriyle aslında emperyalistler, kendi bencil çıkarlarını güvence altına alıyorlar. Sadece bu mu? Hayır, aksine Batılı emperyalistler, gelişmekte olan ülkelerin yöneticileri üzerindeki güçlü politik kıskacı korumak ve perçinlemek için politik suikastlar gibi iğrenç yollara başvuruyorlar. Tarihi kanıtlar, farklı ülkeden çeşitli siyasi liderlerin nasıl korkunç siyasi suikastlara kurban gittiklerini açıkça ortaya koymaktadır.

Gerçekten de birçok demokratik seçimlerin ardından gerçekleşen cinayetler, kendi politik portföylerini korumak için masum insanların öldürülmesi ya da akan kanın madrabaz demokratik politikacıların hiç umurunda olmadığını açıkça göstermektedir. Çok sayıda masum insan, Afrika’da gerçekleşen seçimler sırasında hayatını kaybetmiştir. Batılı ülkeler, demokrasiyi koruma kisvesi altında İslam dünyasında barbarca katliamlar işlediler.

Kenya toplumu, Batılı kapitalist ideoloji ve onun demokratik yönetim sisteminin yarattığı yakın tehlikenin ve onların safsata mahkemelerinin nasıl insanların hayatına burunlarını soktuğunun, hatta hayatlarını tehlikeye attığının bir an önce farkına varmalıdır. Bu iğrenç eşitsizlikleri gidermenin yegâne yolu, bu barbar ideoloji ilelebet terk etmek ve İslam gibi görkemli bir alternatife sarılmaktır. İslami mahkemeler, adaletin hamisidir. Kişinin zenginliğine ya da sosyal sınıfına veya prestijine bakmaz. Nübüvvet metodu üzere Hilafet sistemi altında tüm bunlara tanık olunacaktır. Yakîn sahibi olan bir kavim için, Allah’tan daha güzel kim hüküm verebilir?