Baro, Çarşamba ve Perşembe günleri grev yapacağını ve Ramallah’taki Adliye önünde oturma eylemi düzenleyeceğini ve grevlerin giderek artacağını duyurdu. Grev, “İcra, hukuk ve ticaret usulü ve ceza muhakemeleri usulü” olarak adlandırılan kanunlarda yapılan değişikliklerin yürürlüğe girmesini durdurmayı amaçlıyor. Filistin yönetimi Başkanı, geçtiğimiz Mart ayında “kanun kararları” yayımladı ve değiştirilmesini kabul etmiyor. Çarşamba günü Filistin polisi, adliye önünde oturma eylemi düzenleyeceklerini açıklayan avukatların oturma eyleminin önüne geçmek için adliye çevresini kapattı.

Haklar, şikâyetler ve anlaşmazlıklar konularında insanları temsil eden avukatların adliye önündeki oturma eylemi, otoritenin hakları zayi eden adaletsiz yasalarına karşı bir tepkidir. Avukatlar, yargının otoriterliğine ve tahrifatına karşı daha önce protesto eylemleri düzenlediler. Otorite, yargıyı suç babalarını korumanın ve Filistin halkına karşı işlenen suçları örtbas etmenin bir aracı haline getirmeye çalışıyor. Bir Geçiş Yüksek Yargı Konseyi’nin kurulması, başkanına kanunlarda değişiklik yapma yetkisi verilmesi bu suçlardan bazıları.

En hafif tabirle bu “Kanun kararları”, komplekslidir, insanların haklarını korumak yerine zayi etmektedir, aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek yerine körüklemektedir. Yeni yasalar, davaları düşürme olasılığına izin verdiği için suçluları korumanın yollarını açtı. Ayrıca, yetkililere mahkemeye çıkarılmadan tutukluluk süresini uzatmaları için de bir gerekçe sağladı. Diğer bir deyişle yozlaşmış güvenlik güçlerine istedikleri kişileri tutuklamaları için bir bahane verdi. Bireylerin kanunlarca korunduğuna ve yargı kararı olmadan gözaltına alınamayacaklarına bakılmayacak. Avukatların protestolarında dile getirdiği daha nice bozuk kanunlar var. Davacının tanık getirme yükümlülüğü, davaların elektronik ortamda veya telefonla tebligatı, sahtecilik gerekçesiyle çek ve kambiyo senetlerine ilişkin mali talepler icrasının askıya alınması, davacının doğruluğunu kanıtlama yükümlülüğü, insanların vergi amaçlı dava açma ihtiyacını istismar etmek için fahiş ücretler talep edilmesi gibi...

Söz konusu yeni yasalar yürürlükte. Yasalar, insanları kaosa ve çekişmeye sürükleyecek. Çünkü haklarını koruyan bir yargı ve kanun bulamayacaklar. Bu değişiklikler finansal işlemlerinde insanların güvenini sarsacak, tefeci bankalar aracılığıyla işlem yapmak zorunda kalacaklar. Bu değişikliklerden, helal ve haram gözetmeyen bankacılık sektörü ve büyük kapitalistler yararlanacak. Sonuçta toplum borç batağına sürüklenecek, faiz nedeniyle Allah ve Rasûl’üne savaş açacaklar, yeteneklerini bankalara ipotek edecekler.

Böylece otorite, toplumu mahvetmeye ve yozlaştırmaya devam ediyor. Yargıyı suçları için bir araç ve kılıf olarak kullanmak istiyor. Uzak yakın herkes, kurumlarında var olan yaygın yolsuzluğu bilir. Güvenlik güçleri yargının en önde gelen ihlalcileridir, yargı kararlarını görmezden gelirler.

Ey mübarek toprak halkı! Filistin Yönetimi, İslam düşmanlarının politikalarını uyguluyor. Bu politikalar, sizi yok etmeyi ve mübarek toprağı Yahudi varlığı için kolay lokma haline getirmeyi amaçlıyor. İnsanlar arasında iman edenlerin en azılı düşmanı olan Yahudilere ülkeyi peşkeş çekerken bile suç işlemekten geri durmuyor. Dahası Yahudi varlığının mübarek toprak üzerindeki kontrolünü sıkılaştırması için tüm nedenleri ve koşulları sağlıyor. Bunların en önemlisi, toplum ve değerlerinin yıkımıdır. Artık hedef toprağınız değil, çünkü zaten peşkeş çekildi. Artık siz, aileniz ve çocuklarınız hedef. Saldırı kapsamlı, eğitimi, aileyi, ekonomiyi, yargıyı ve medyayı hedef alıyor. Aileniz ve çıkarlarınız üzerindeki yıkıcı etkilerini fark ettiğinizi düşünüyoruz. Eşcinsel kulüpleri ve LGBT amblemli yürüyüşler, iffet ve saflık değerlerine bariz bir şekilde meydan okumaktadır.

Filistin Yönetimi, utanç verici güvenlik rolüyle, ekonomik ve vergi politikalarıyla, yolsuzluğu ve ahlakı çöküntüyü beslemesiyle, Filistin halkını boğazlayan bir bıçak, gücünü kıran bir sopa haline geldi. Devrimci ruhlarını ve işgalci Yahudi varlığı karşısında direniş yetenekleri öldürüyor. Yargıda ve kanunlardaki yozlaşma ve zulümle, yozlaşma döngüsünü tamamlıyor. Filistin halkının, otoritenin sapkınlığına ve hayatının her alanındaki yozlaşmasına karşı gelmesi, avukatların yaptığı gibi zulmüne ve halkın haklarını ihmal etmesine karşı duran herkesi desteklemesi, Allah zafer ve kurtuluşa izin verinceye, ümmet ve orduları rollerini ifa edinceye ve Peygamberinin İsra’sını özgürleştirinceye kadar topraklarında kalma yeteneklerini ve kararlılıklarını güçlendirmenin bir parçasıdır. Eğer insanlar bundan geri dururlarsa, Yahudilere sadece topraklarını ve kutsallıklarını değil haysiyetlerini, çocuklarını ve eşlerini de kaybedeceklerdir. Daha da kötüsü, dinlerini ve Rablerinin Şeriatına bağlılıklarını kaybedeceklerdir. İşte asıl açık hüsran budur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” ^{[Enfal 25]} Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:

والَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بالْمَعْرُوفِ، ولَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّه أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْهُ، ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجابُ لَكُمْ “Vallahi! ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmez”