حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
No: |
H. 16 Zilhicce 1430 M. Perşembe, 03 Aralık 2009 |
Türkiye Yöneticileri Filistin'i ve İslam'ı İstismar Ediyorlar
Kuveyt Haber Ajansı ve diğer ajanslar, 01.12.2009 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün şu açıklamasını aktardılar: "Esasen Filistin ve Kudüs meselesi İslami bir mesele olup sadece Filistinlilerin meselesi değildir..." Haber Ajansı şöyle ekledi: "Gül, kendisinin ve Ürdün Başbakanı Nadir el-Zehebi'nin başkanlığında Amman'da düzenlenen Ürdün-Türkiye İş Forumu sırasında yaptığı konuşmasında Filistin vatanı toprakları üzerinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının gerekliliğini vurguladı. Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın daveti üzerine üst düzey bir heyet öncülüğünde Ürdün'ü ziyaret eden Türkiye Cumhurbaşkanı, Arap barış girişimini övdü ve halkların refahını sağlayacak şekilde bölgedeki çatışmaya son vermek ve istikrarı sağlamak amacıyla İsrail'den Yahudi yerleşim birimlerini durdurmasını ve barış müzakerelerine katılmasını talep etti." Yine Day Press'in haberine göre Abdullah Gül, 24.11.2009 tarihinde Ankara'da Ben Eliezer ile görüşmesinden sonra "İsrail'in" yerleşim birimlerinin inşasına devam etmesi ve 67 sınırları içerisinde bir Filistin devletinin kurulmasını istememesi nedeniyle "İsrail'i" ziyaret etmeyi reddetmişti.
İslam şiarlarına bürünerek iktidara ulaşan mevcut Türkiye yöneticileri, bölgedeki Amerikan projesi lehine arabuluculuk rolünü yerine getirmek için bugün de Müslümanların karşısında Osmanlıcılık kılıfına bürünmektedirler. Başbakan Erdoğan gibi Abdullah Gül de çirkin tutumlarının hakikatini gizlemek için İslami şiarları tahrik eden bir üslup içerisinde İslam'ı istismar etmektedir. Zira o, Filistin ve Kudüs meselesinin İslami bir mesele olup sadece Filistinlilere ait bir mesele olmadığını söylüyor! Aslında onun böyle bir gerçeği dile getirmesi hakkı gerçekleştirmek ve ona bağlanmak için değildir. Bilakis o bu gerçeği, sözünün arkasında yatan asıl maksadını gizlemek için bir kılıf olarak dile getirmiştir.
O halde Filistin'in İslami bir mesele olması Türkiye'nin Filistin'i kurtarmak için harekete geçmemesi ve Türkiye-"İsrail" askeri işbirliğiyle nasıl bağdaştırılabilir?
O halde Filistin'in İslami bir mesele olması ifrata kaçmaya ve aslen Filistin arzı üzerinde oturan Yahudi varlığına kucak açmaya dayanan Arap girişiminin övülmesiyle nasıl bağdaştırılabilir?
O halde Filistin'in İslami bir mesele olması Türkiye'nin "İsrail'i" tanıması ve başkalarını da tanımaya davet etmesiyle nasıl bağdaştırılabilir?
İşte tüm bunlar, Türkiye yöneticilerinin Filistin'in genelinde silahlarla donanmış Yahudi varlığına mukabil silahtan arındırılmış olarak yaşayabilen bir devlet olmak üzere iki devletli çözümle temsil edilen Filistin meselesini tasfiye etmeye yönelik Amerikan planını izlediklerini açıkça ifşa ettiği gibi Abdullah Gül'ün Filistin'in İslami bir mesele olduğuna ilişkin açıklamasının gerçeğini de açıkça ifşa etmektedir.
Ey Müslümanlar!
Filistin meselesinin İslami bir mesele olması, onu kurtarma görevinin yöneticisiyle, yönetileniyle, Arabıyla, Acemiyle tüm Müslümanların boynuna binmesi demektir. Yoksa bunun manası her ne sıfatta olursa olsun onun üzerine bir devletçik kurmak için çalışmak demek değildir.
Filistin meselesi İslami bir meseledir deyip ardından sanki vatancı bir meseleymişçesine davranılması gibi teorik bir yönle yetinilmemelidir. Zira bu, diğer Müslümanları aldatmak ve sömürgeci kafirlerin adımını takip etmektir.
Ey Müslümanlar!
Günümüz yöneticilerinin hallerini kabullenmek, arabuluculuk rolleriyle yetinmek, sözde Yahudi varlığının meşruiyetini tanımaları, Allah yolunda cihattan geri kalmaları, Amerika gibi kafir devletlerin planlarını hayata geçirmeleri karşısında sessiz kalmak, devletlerarası meşruiyet denilen şeyle muamele etmek, ümmetin geri kalanı harekete geçmeksizin sadece direnişi desteklemekle yetinmek, meseleyi bir kilit, ev, toprak ve benzeri meseleler gibi yansıtmak doğrusu azim bir münkerdir... Zira bu fiillerin hepsi, Filistin meselesinin İslami bir mesele olması gerçeğiyle çelişmektedir.
Filistin, İslam sıfatından başka bir sıfatla ve parça parça asla kurtarılamayacaktır. Bilakis onu, İslam diyarına ilhak etmek üzere İslam rayesinden başka bir şeyi tanımayan muhlis Müslümanlar kurtaracaktır da sonra kerim Resulümüz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in bizlere müjdelediği üzere Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet darının merkezi olacaktır.
وَعْدَ اللَّهِ لا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لا يَعْلَمُونَ، يَعْلَمُونَ ظَاهِراً مِنْ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنْ الآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ "Bu Allah'ın vaadidir ve Allah vaadinden caymaz, ancak insanların çoğu bilmezler. Onlar dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Onlar ahiretten ise büsbütün gafildirler." [er-Rum 6-7]
Azim olan Allah ve kerim Resulü doğru söylemiş, Amerika, tüm batılı devletler ve Müslümanların ajan yöneticileri ise yalan söylemişlerdir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 0598819100 www.pal-tahrir.info |
E-Mail: info@pal-tahrir.info |