Sağcı Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin Aralık 2020’de yaptığı açıklamada, Allah’ın hiçbir zaman Fransa Cumhuriyeti’nden üstün olmadığı ifadelerini kullanması, Fransız laikliğinin ikiyüzlülüğünü gösteriyor. Şimdi Fransa hükümeti yeni bir devletlerarası laiklik komitesi kurdu. Komite, “laiklik ofisi” olarak görev yapacak. Bu, belli ki Müslümanlara ‘Cumhuriyeti sevdirmeyi’ amaçlayan bir eylemdir.

Suç ve Aşırılıkçılığı Önleme Komisyonu, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, “Yeni komisyonun laikliği “başta özgürlük” olarak ilan ettiğini açıkladı.” Gerçekte, laiklik, Fransa’nın sade ve acımasız seküler markasıdır. Fransız siyasetçiler, ülkenin artan Müslüman nüfusunu bastırmak için laikliği giderek daha fazla ayrımcı bir araç kullanmaktadır.

Laiklik komitesi ayrıca Müslüman kadınları laikliğin bir “özgürleşme aracı” ve “kadın özgürlüğü” olduğuna, inancını tam veya sınırlı bir şekilde uygulayabileceğine ikna etmeyi amaçlamaktadır. Açıklamanın ardından bazıları, devlet okullarında birçok Müslüman kızın, 2004’teki başörtüsü yasağından sonra istediklerini giyme özgürlüğünden mahrum kaldıklarını ve aslında bunun Fransa laiklerinin ikiyüzlülüğüne bir örnek olduğunu kaydettiler.

Önerileri uyarınca devlet ayrıca yerel politikacıları denetleyecek ve onları laik temalı etkinliklere teşvik edecek yetkilileri de görevlendirecektir. Laiklik komitesi, Fransa laikliğini kuran 1905 yasasının yıldönümü olan 9 Aralık’ın bir “laiklik günü” olarak kutlanmasını da onaylayacak. Tüm bunlarla Fransa devleti, Fransız vatandaşına karşı tarafsız olduğu imajını vermektedir oysa tam tersi doğrudur.

Uzun zamandır sözde tarafsızlıktan bahsedilemez. Tam tersine tarafsızlık olmadığı kanıtlanmıştır. 2021 yılı başında manifestonun açıklanmasıyla Diyanet işleri, uzmanlık alanı dışına müdahil olmaya çalıştı. (Ulusal imamlar Konseyi, Fransa’daki İslamcı din adamlarını izlemeyi planlıyor)

Batı’nın bu ikiyüzlü tavrı, sadece Fransa ile sınırlı değil. Avrupa Mahkemesi’nin işverenlerin çalışanlarına başörtüsü yasağını uygulayabileceğine karar vermesi, Avusturya hükümetinin tartışmalı “İslam haritası” (Yurtdışındaki olası siyasi ilişkiler de dâhil olmak üzere İslami kurumların tüm isimleri, işlevlerin ve adresleri bildirilecek) yayınlaması, medyanın, birkaç haftadır firari olan ve Haziran 2021 sonunda Belçika’da ölü bulunan Belçikalı subayın İslam karşıtı niyeti ve fikirlerine ilgisiz kalması ikiyüzlülüğün Fransa ile sınırlı olmadığının örnekleridir.

Batı’daki Müslümanlar, İslam’a karşı atılan bu iftiranın bilincinde olmalıdır. Laikliği ve demokrasiyi tam olarak benimsediği zaman ancak bir Müslümana kucak açacaklardır. Laikler, Müslümanlara karşı ya hep ya hiç zihniyetine sahip olduklarını açıkça ortaya koyuyorlar. Şu ayet indiğinden beri Müslümanlar her şeyin farkındadır:

وَلَن تَرضىٰ عَنكَ اليَهودُ وَلَا النَّصارىٰ حَتّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُم ۗ قُل إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الهُدىٰ ۗ وَلَئِنِ اتَّبَعتَ أَهواءَهُم بَعدَ الَّذي جاءَكَ مِنَ العِلمِ ۙ ما لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلا نَصيرٍ “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.”^{[Bakara 120]}

Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Temsilcisi