Bu hafta Belçika’nın VRT (Vlaamse Publieke Omroep) televizyonunda yayınlanan “Pano” raporu, okullarda İslami eğitimin içeriğini, Fas, Türkiye ve Körfez Ülkelerinin Belçika’da bulunan camilere etkisini inceledi. Rapor, diğer şeylerin yanı sıra Müslümanların dini yaşantısında yaşadıkları siyasi baskı ve Fas büyükelçiliğinin camiler üzerindeki etkisini ele aldı. Ayrıca raporda Diyanet imamlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan partisi yanlısı oldukları, Körfez ülkelerinde terör örgütü bağlantılı kurumlardan fonlandıkları belirtildi. Buna göre Belçika hükümeti de Hollanda hükümetinin ayak izlerini takip ediyor. Aynı şekilde yurt dışı etkisi ve camilerin finansman konusu 2020’nin başında Hollanda’da bir meclis soruşturmasına yol açmıştı.

Sözde nesnel bu rapor, taraflı ve önyargılıdır. İslam’ı daha fazla sorunsallaştırmak için yanlış klişeler üretmesi üzücüdür. Bu aslında şaşırtıcı değil, çünkü bir süredir Müslümanların İslam algısını değiştirmek için asimilasyon politikası ve sözde “modern İslam’’ odaklı birçok proje var. Ancak, bu konuda ne kadar ileri gitmek istedikleri endişe verici. Örneğin, Leni Franken (araştırmacı ve felsefi konularda uzman) İslam müfredatı ve kitapların içeriğinin “Belçika versiyonuna” uyarlanmamasından şikâyetçi. Bu, sözde laik bir ortamda devlet-kilise sınırlarının aşılmasında yeni bir dip noktadır.

Örneğin raporda, Müslüman öğrencilere İslam dersinde sadece İslam dininin temeli olan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın varlığını öğretilmesi eleştiriliyor. Bir de tabii din ve bilim ilişkisi, kadın hakları ve eşcinsellik gibi standart konular var. Franken aynı belgeselde Müslüman gençlerin evrim teorisi gibi kavramlarla tanışmasının önemli olduğunu belirtiyor. Franken, Belçika hükümetinin bir ‘Avrupa İslam’ı’ geliştirmek için kurduğu Müslüman kurumu bile eleştiriyor ve denetim mekanizması çalışması gerektiğine inanıyor.

Hiç bir nüans farkı olmadan Belçikalılar, İslam’ı şeytanlaştırma saldırısını sürdürüyorlar ve Flaman hükümetinin Müslümanların İslam’ı anlama ve uygulamasını kontrol altına alması gerektiğini savunuyorlar. Bu ise kendi ilkelerine tamamen aykırıdır. Üstelik Müslüman ülkelerdeki emperyalist politikalarıyla sömürgeci Batı, Müslümanları dizginlemek ve kontrol altında tutmak için kurduğu diktatörlüklerle işbirliği yapmaktadır!

Müslümanlar olarak biz, bu gündemin farkında olmalıyız. Hem bizim neslimizin hem de gelecek nesillerin İslami kimliğini korumak gerçekten çok önemlidir. Bu tür uydurmaları ve yalanları kabul edemeyiz. O halde Müslüman topluluklar olarak biz, sorgulanan dinimizin özünü korumak için her zamankinden daha fazla birlik olmalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ yardımcımız olsun.

وَيَمكُرونَ وَيَمكُرُ اللَّهُ ۖ وَاللَّهُ خَيرُ الماكِرينَ“Ve onlar, bu tuzağı kuruyorlarken; Allah da tuzak kuruyordu. Ve Allah, tuzak kuranların (karşılık verenlerin) en hayırlısıdır.” ^{[Enfal 30]}

Okay Pala [Ebu Zeyn]
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Temsilcisi