حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HLu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201305 |
H. 8 Cumâde’s Sânî 1436 M. Cumartesi, 28 Mart 2015 |
Basın Açıklaması Zijlstra Yılladır Çıkar İçin Diktatörleri Desteklemek Gerçeğini Doğrulamış Oldu
VVD Genel Başkanı Halbe Zijlstra'nın Hollanda'yı diktatör yöneticileri ile daha fazla işbirliği yapmaya ve Avrupa'ya komşu ülkelere muhalefet yerine çok daha fazla desteklemeye çağıran açıklamaları fırtınalar kopardı. Koalisyon ortağı PvdA dâhil pek çok parti bu açıklamalara karşı tavır aldı. Öyleyse şimdi sorulması gereken soru şudur: Bu açıklamalar neden bu kadar şok etkisi yarattı ve niye bütün siyasi partiler, bu açıklamalara karşı feryadı figan ediyorlar?
Hâlbuki herkes, Hollanda'nın İslam dünyasındaki tiran ve diktatör yöneticiler ile güçlü bağları olduğunu ve şu ana kadar da bu bağların devam ettiğini çok iyi biliyor. Hatta Arap Baharı devrimleri sırasında bir ayakkabı gibi kullanılıp bir kenara atılan yöneticiler, insanlığa karşı iğrenç suçlar ve tüyler ürpertici eylemler işlemiş olsalar da uzun yıllar Hollanda hükümeti tarafından desteklendiler. Ekonomik, politik ve stratejik ilişkiler insan yaşamının önüne geçti. Çıkıp bu zalim yöneticilere karşı açıklama yapan herkes, acımasız baskılara maruz kaldı. Ülke halkının çıkarları hiçe sayıldı.
Sadece mevcut diktatörler değil, onların selefleri de müttefik kabul edildi. Örneğin -Suriye İnsan Hakları Örgütüne göre- 1982 yılında Hama'da 40 bin sivili öldüren baba Hafız Esed gibi. Bu yüzden ona "Hama Kasabı" adı verildi. 2000 yılında Hafız Esed öldüğünde, dönemin Dışişleri Bakanı Jozias van Aartsen Hollanda adına taziye dileklerinde bulunmak amacıyla Suriye'ye gönderildi. Ama bugün tiran Beşşar tarafından katledilen Müslümanlara bırakın taziyeyi destek beyanatlarında bile bulunulmuyor.
Keşke sadece bununla kalınsaydı. Aksine 2003 ve 2010 yılları arasında Hollanda hükümetinin bilgisi dâhilinde bir Hollanda şirketi, Suriye Sanayi Bakanlığı'na hardal gazının yapımında kullanılan glikol maddesi ihracat etmiştir. Bununla Hollanda hükümeti sadece 2006 yılında yürürlüğe giren Suriye'ye glikol ihracat yasağını ihlal etmedi, ama aynı zamanda masum sivilleri hiç gözünü kırpmadan acımasızca katleden zalim rejimlere de kitlesel imha silahı vermiş oldu. Ki bugün geriye 300 bin ölü bıraktı. Bu, rejim tarafından Suriye devriminin ortalarına doğru sivil hedeflere yönelik zehirli gaz kullanıldığında açığa çıktı. Ancak o zaman soruşturma başlatıldı. Peki, bu zamana kadar Hollanda hükümeti ve politikacılar neredeydi?
Dolayısıyla PvdA Bakanı Koenders'in diktatörlerin desteklenmesine yönelik öfkesi, hem inandırıcı değil hem de düpedüz ikiyüzlülüktür. Zira bir yandan kanuni ihlallerin kınanması ve Hollanda'nın da uluslararası hukuk karşısında yargılanması gerektiğini savunacaksın, öte yandan ise tiran yöneticileri tepeden tırnağa donatarak "uluslararası hukuku" ayaklar altına alacaksın. Daha İslam dünyasındaki devrimler başlamadan bundan bir kaç yıl önce, katıldığım bir tartışma programında Koenders'in Hollanda'nın diktatörleri desteklediği sözü hafızamdan silinmiş değil.
Diktatörlerin desteklenmesi hakkında koparılan yaygara ve fırtına tiyatrodan başka bir şey değildir. Zira Halbe Zijlstra, zaten yıllardır verilen desteği sadece dillendirmiş oldu. Bu çıkar peşinde koşmaktan öte bir şey değildir, velev ki bu kanlı diktatörleri desteklemek pahasına olsa da. Ya da diğer bir deyişle bu, yeni ortak ideolojik tehlikeyi "İslami uyanışı" radikalizm ve güvenlik adına bastırmak ve yok etmek için diktatör rejimlere verilen bir destek ödülüdür.
Hollanda için gerçek tehlike, Avrupa sınırları dışında değil içeridedir. Yani hem özgürlük, güvenlik ve self determinasyon çağrısında bulunacaksın, hem de İslam'a göre yönetilmek isteyenlere karşı diktatörlerin zulüm ve katliamını destekleyeceksin. Bu nedir? Kendi yaptıkları putu yemek ve ikiyüzlülük değil midir?
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |