Ülkede Covid-19 enfeksiyonunun önemli ölçüde azalması nedeniyle Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya minnettarız. Ancak medreseler kapalı kalırken, alkol satan bar ve restoranlar yeniden açılıyor. Sonuçta medreselerin yeniden açılması konusu, aileler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında okulların yeniden açılması konusunda devam eden tartışmalarda gündeme bile gelmemiştir. Bu, ayrımcı bir harekettir. Gerçek şu ki, sorumlu bir hükümetin temel görevlerinden biri, tüm vatandaşlarının işlerini gütmektir. Medreselerimizin içinde bulundukları korkunç durumu anlıyoruz. Çünkü ortada Hilafet yok. Ayrıca medreselerin çocuklarımızın İslami kimliğini korumada oynadığı önemli rolün de bilincindeyiz.

Laik liderler çifte standartlarıyla tanınırlar. Bir yandan medreseler, bulaş korkusuyla hala kapalı kalırken, diğer yandan liderler, Covid-19 önlemlerine rağmen siyasi saçmalıklarını anlatmak için şehir şehir dolaşıyorlar, kitlesel mitingler düzenliyorlar. Bu enfeksiyon siyasi mitinglerinde değil de sadece medreselerde mi bulaşıyor? Dahası, ülke neden seçim sathi mailine giriyor? Seçimler vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayacak mı? Birçok seçim yaşadık, fakat sıradan insanların durumu, giderek daha içler acısı bir hal almıştır.

İslami eğitime saygısızlık yapmak, dini hayattan ayıran yozlaşmış laiklik inancının temel karakteristik özelliğidir. Bu inanç, insanın dini eğitimini göz ardı eder. Bu ahlaksız doktrin Müslümanların gözlerini açmalı, laik rejimin sadece medrese hocalarını değil aynı zamanda İslami eğitimi de dışladığının farkına varmalıdır. Buna ek olarak, kapitalist sistem eğitimin ana hedeflerini yok etmiş, eğitimi ekonomik kazançlara bağlamıştır. Bu nedenle kapitalist hükümetler, İslami eğitimi karsız ve dolayısıyla değersiz bir mesele olarak görüyorlar.

Hilafet Devleti, hukuk, mühendislik ve tıp gibi bilgileri geliştirmek amacıyla ayrım gözetmeksizin eğitim verecektir. Hilafet Devleti, ana okullar, liseler, kolejler ve üniversiteler inşa etmek, sofistike kütüphaneler ve laboratuvarlar kurmak zorundadır. Bu, farklı alanlarda seçkin uzmanlar ve müçtehitler yaratacaktır. Yüksek düzeyde bilgi, tüm toplumun sadece dünya hayatında değil, ahirette de huzur bulmasını sağlayacaktır.