Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: LBu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201303 H. 3 Raceb 1436
M. Perşembe, 23 Nisan 2015

Basın Açıklaması Lübnan Hükümetinin 24 Nisan Günü Okulları Tatil Etme Kararı Riskli ve Emsalsiz bir Karardır, Lübnan'ı Daha da Kin ve Bölünmeye Sevk Eder

Pazartesi günü Yüksek Eğitim-Öğretim Bakanı İlyas Bu Sab, 24 Nisan Cuma günü devlet ve özel okulların sözde "Ermeni Soykırımı'nın" yüzüncü yıldönümünü anma vesilesiyle tatil edileceğini bildirdi! Ertesi gün ise hem kabine hem de tüm bakanlar, Lübnan Ulusal Özgürlük Akımı tarafından alınan ve aslında mezhepçi bir karar olan bakanın bu kararını imzalayıp onayladılar!

Benzeri görülmemiş bu tehlikeli karar hakkında şunları vurgulamak isteriz:

Birincisi: Nasıl bakan resmi sıfatıyla sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıma yönünde tek başına kararı alabilir? Sonra nasıl hükümet ve tüm bakanlar, bakanın hükümete danışmadan tek başına aldığı bu büyüklükteki ve tehlikeli kararı kabul edebilirler? Bakanların hepsi, bakan ve Özgürlük Akımı'nın bu mezhepçi kararını onaylayacak kadar alçaldılar mı? Hâlbuki hepsi, bu kararın büyük bir sorun teşkil edeceğini ve soykırım iddiasının doğruluğu hakkında yaygın bir tartışma oluşturacağını çok iyi biliyorlar! Sonra nasıl bu bakanların tümü, böyle tartışmalı politik bir düşünceyi tüm insanlara genelleştirip onları okulları tatil etmeye zorlayabilirler ki? Oysa soykırım görüşü, sadece bir bakış açısıdır. Bakanlar, bakanın bu kararını onaylamak yerine reddetmeliydiler!

İkincisi: Bu karar, bağnaz azınlık düşüncesine dayalı bir karardır. Tüm dünyada olduğu gibi Lübnan nüfusunun büyük bir kısmı da sözde Ermeni Soykırımı'nı reddediyor. Aksine tamamen bundan farklı düşünenler de var. Ermenilerin büyük bir kesiminin başlangıçta Müslümanlara karşı katliam işlediklerini, Osmanlı Devleti'nin tebaası oldukları halde Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ne karşı savaş halinde olan Rusya ile ittifak girerek Osmanlı Devleti'ne ihanet ettiklerini düşünüyorlar. Bazıları da her iki taraftan katliamlar yapıldığını, ama kesinlikle Ermenilerin iddia ettiği gibi soykırım olarak nitelenecek dereceye ulaşmadığına inanıyor. Her halükarda bu tarihi iddia, Osmanlı Devleti'ne yönelik kötüleyici ve karalayıcı belli bir bakış açısını yerleştirmek amacıyla ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor. Bu amaçla Osmanlı Devleti, mücrim ve düşman bir devlet olarak niteleniyor. Oysa Müslümanların geniş bir kesimine göre bu devlet -Lübnan'daki resmi tarih kitapları onu ne kadar karalasa da- dört yüzyıl boyunca İslami Hilafet Devleti olması açısından öz be öz kendi devletleridir. Bu da Müslümanlar ile bu pervasız kararı destekleyen diğerleri arasındaki çatlağın derinleşeceği anlamına gelir. Tabii burada biz, Osmanlı Devleti'nin büyük ya da küçük hatalar işlemiş olabileceğini inkâr edecek değiliz. Aksine biz şuna dikkat çekmek isteriz ki Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Devleti'nin yönetimi, Sultan'ı tahttan indirerek Osmanlı Halifelerin elinden İttihat ve Terakki Partisi'nin eline geçti. Devleti İslami kimliğinden soyutlayarak Ulusal Türk [Turancılık] kimliği giydirdiler.

Üçüncüsü: Bakanın üyesi olduğu Lübnan Ulusal Özgürlük Akımı, arka planda seçim bölgelerinde özellikle de Matn bölgesinde Ermeni oylarını almak için böyle bir karar aldı. Zira Ermeniler, Matn bölgesinde siyasal ağırlığa sahiptir. Bakanın tek derdi, oylardır. Siyasi muhaliflerine karşı siyasal üstünlük sağlamak amacındadır. Sözde soykırımın olup olmadığı onun pek umurunda değildir. Öyle görünüyor ki diğer bloklar da aynı mantaliteye göre hareket etmiş olmalı ki Ermeni oylarını sadece Michel Avn akımına bırakmak istemediler ve bu yüzden de onların peşine takılıp gittiler.

Dördüncüsü: Mademki katliam yıldönümlerini anma vesilesiyle okullar tatil ediliyor, o halde özellikle çağımızda Müslümanlara karşı işlenen Şabra ve Şatilla, Tel Zaatar ve Kana katliamları yıldönümlerini anma vesilesiyle okulların tatil edilmesine ne dersiniz? Ya da komşu ülkede Yahudilerin Filistin halkına karşı hunharca işlediği katliamlar, ya da Suriye'de yüz binlerce insanın canına kıyan, milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden Baas rejiminin katliamlarına ya da Orta Afrika, Keşmir ve Burma'da Müslümanlara karşı işlenen katliamlara ne dersiniz? Ya da yoksa bununla Lübnan'ın özellikle azınlıklar ülkesi olduğuna dair bir mesaj mı verilmek isteniyor?

Son olarak deriz ki: Lübnan, İslami dünyasının bir parçasıdır. Öyle oldu ve öyle de kalacaktır. Naraları körükleyici azınlık mantalitesine göre düşünmek, insanları birbirinden uzaklaştırır, aralarına fitne sokar. Politikacılar, mezhepçi emellerini gerçekleştirmek için Ermenilerin bağnazlık duygularını kaşımak yerine hem onlara hem de diğer etnik topluluklara, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce yüzlerce yıl Müslümanlar ile yan yana yaşadıkları toplumun bir parçası oldukları hissini vermelidir. Birinci Dünya Savaş'ında farklı millet ve halklardan milyonlarca insanın kanı heder oldu. Tarihi şüpheli olayları gündeme getirmek ve insanlar arasında çatışmayı kışkırtıcı noktalar aramak, sadece daha fazla fitne, düşmanlık, kin ve nefret üretir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon
Telefon: 03–155103 / 03–446709
www.tahrir.info
Fax: 06–629524
E-Mail: ht@tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER