حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LB–BA–2017–MB–TR–04 |
H. 16 Cumâde’l Ûlâ 1438 M. Pazartesi, 13 Şubat 2017 |
Zavallı Lübnan Devleti… Cumhurbaşkanının Nafile Sözleri!
Lübnan hükümeti, “yasal” hiçbir gerekçe olmadan sırf kuşkulardan ötürü keyfi tutuklamalar yapıyor. Müslümanların haklarını gasp etmek ve efendi Amerika’nın gözüne girmek için yetkililer arasında kıyasıya bir yarış var. Cumhurbaşkanının Mısır Ahram gazetesi editörü ile yaptığı bir röportajda sarf ettiği şu sözler bu sahneyi tamamlamaktadır. Editör, “Suudi Arabistan ziyareti sırasında ve önümüzdeki günlerde yapılacak Arapça Birliği zirvesinde Hizbullah terör örgütü olarak kabul edilecek mi?” diye bir soru yönelttiğinde, Cumhurbaşkanı da “Lübnan Hizbullah’ı, halkın büyük bir kesimini oluşturuyor. Güney halkı Hizbullah mensubudur ve farklı ülkelerden Suriye’ye gelen paramiliter güçler gibi değildir... Hizbullah, Lübnanlı bir harekettir ve öncelikli olarak geçim ve taşınmazlarını savunuyor. Tabii ki başkalarından destek alıyorlar. Elbette ki halkımızın bir bölümüne (İsrail) karşı olamayız... Tahrip edilen bizim topraklarımız...” yanıtını verir. [12.02.2017 Ahram gazetesi] Bu sözler cumhurbaşkanlığı sitesinden alıntıdır. Bu ifadeler, cumhurbaşkanının ne kadar zavallı olduğunu gösterir. Daha önce bir televizyonda yaptığı konuşmada sarf ettiği şu sözler de “Hizbullah’ın Suriye’deki varlığı, Lübnan’dakinden daha büyüktür”bu zavallılığı perçinlemektedir.
Evet, doğru, Güney ve diğer bölgelerdeki halkımız, Lübnan halkının büyük bir kesimini oluşturuyor. Ancak bu kesimin tamamının “Hizbullah” mensubu olduğunu kim söyleyebilir? Sonra acaba Cumhurbaşkanı, “kendi kriterlerince” Suriye’de bulunan yabancı unsurlardan hangisinin paramiliter güç, hangisinin paramiliter güç olmadığını açıklayabilir mi? Yoksa İran partisi, Lübnanlı değil midir? Lübnan dışında başka bir ülkede savaştığı zaman paramiliter güç olmuyor mu? Diyoruz ki bu sizin kriterleriniz... Sonra hangi geçim ve taşınmazlardan bahsediyorsunuz? Onların bu erzak ve taşınmazları, Suriye’de mi? Lübnan’daki erzak ve taşınmazlarını kastediyorsanız, o halde Sayın Cumhurbaşkanı sizin sözünüzün hiçbir gerçekliği yok. 2006 yılından bu yana İran partisi, Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararını özenle uygulamaktadır. Hatta sınır muhafızları gibidir. Yahudi varlığına karşı kuş uçurtmuyor! İran partisinin başkalarından destek aldığını kabul etmekle ağzınızdaki baklayı çıkarttınız, büyük bir bomba patlattınız. Peki, biz de soruyoruz kim bu başkaları? Bu başkaları dediğiniz Amerika ve Rusya gözetiminde İran değil mi?
Hiç şüphe yok ki siz, İran’ın bu parti ve kurumlarına büyük miktarlarda paralar akıttığını biliyorsunuz. Hatta İran partisinin aldığı kararlar üzerinde bile İran’ın kokusu ve ağırlığı var. İran, Amerikan ajanı ülkelerde ve kendi güdümü altındaki yerlerde bu partiyi kullanmaktadır.
Tüm bunlardan sonra bu partinin, bir Lübnan partisi olduğunu, paramiliter güç olmadığını, erzak ve taşınmazlarını savunduğunu söylemek acaba ne kadar doğru? Lübnan partisinin paramiliter güç olmadığını söylemek, çok tuhaf, tuhaf olduğu kadar da saçma.
Bu söz, Lübnan devletinin zavallılığını göstermek bir yana İslam ümmetinin sorunlarına sempati duyanlara karşı polis devleti kavramını dayatmaktadır. Kim sömürgeciliğe hizmet için partisinin Müslümanları kıyım makinesi haline dönüşmesine razı olabilir? Kim buna razı gelirse, çürük ve anlamsız argümanlarla kendi varlığını haklı göstermek ve meşrulaştırmak istemekte, İslam ve Müslümanlar düşmanlarının planlarına hizmet etmek için küresel düzeyde kendisini pazarlamaktadır. İşte Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Amerika’ya yönelik sarf ettiği konuşmada şöyle diyor “... Rus Hava Kuvvetlerinin desteğiyle Suriye ordusu ile İran destekli Hizbullah ve diğer grupların, terörle mücadelede önemli rol ifa ettiklerini kabul etmek gerekir.” [12.02.2017 El-Cezire] Amerika, sözde terörle mücadele politikasına hizmet etmek için ve Yahudi varlığına da tehdit teşkil etmeyecek biçimde Lübnan ordusunu silahlandırmaktadır. İran partisinin İran’dan aldığı füzelere de göz yummaktadır. Buradan da anlıyoruz ki izlenen bir politika var. Özü de Lübnan devletini zayıflatmak ve Yahudi varlığının kuzeyindeki milisleri olduğu gibi korumak. Böylece Amerika, 1990’larda olduğu gibi istediği zaman Yahudi varlığına baskı yapmak için bu milisleri kullanabilsin.
İşte Lübnan gerçeği budur ve biz bunu daha önce belirtmiştik: Lübnan, İran partisinin temel askeri üssüdür. Seçimler ve benzeri diğer sorunlar, tali sorunlardır. Bu ülkede otorite yok gerçeğine kulak verilmiyor. Çünkü yönetimdeki herkes, özellikle Suriye devrimi tüccarı sömürgeci Amerika’nın talimatıyla başbakana ram olmuştur. Yalaka başbakan da temsilcisi olduğunu iddia ettiği kesimin yönelimlerine hiçe saymaktadır. Kaldı ki aynı hükümette yer alan İran partisi ile başbakanın akımı arasındaki ikili görüşmeler devam etmektedir! İran partisi, devlet dairelerinde ve özel kurumlarda Said Hariri’nin bir numaralı savunucusudur ve ona saldıranlara karşı kendisini siper etmektedir! Tüm bunlar, siyasi iflasın göstergesidir. İran partisi, başbakan ve akımının vardığı nokta budur.
Kuşkusuz cumhurbaşkanı ve başbakanın akımı dâhil iktidardaki bütün partiler siyaseten iflas etmiştir. Devlet kurumlarında yolsuzluk kol geziyor. Mültecilerle ilgili ırkçı konuşmalarda olduğu gibi siyasi açıklamalar, çirkin tanımlamalardan geçilmiyor. Seçim yasasında açıkça mezhepçilik söylemi sırıtıyor. Övgüye layık tüm niteliklerden beri olan sözde liderlerin yok oluşuna ve çöküşüne tanık oldukları için halkın büyük bir kesiminde huzursuzluk hali var. Tüm bunlar, sistem, devlet ve politik iktidar açısından Lübnan sorununun sınırları ötesine taştığını berkitmektedir. Gerçekten de bu sorunun tek çözümü, Lübnan varlığını ilahi sistem Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında komşu Şam diyarına ilhak etmektir... Umarız bu çok yakındır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |