Bugün Selangor Hulu Langat Şeriat Mahkemesi, Hizb-ut Tahrir / Malezya Sözcüsü Abdul Hâkim Osman ile diğer üç üyesi Wan Noorul Hişam Wan Salleh, Hishamudin İbrahim ve Sopian Jahir hakkındaki iddianameyi kabul etti. Abdul Hâkim, 4 Aralık 2015’de 47-1 Jalan 7/7A Daire 7 Bandar Baru Bangi Selangor’daki ofiste düzenlenen konferansta fetva vermek iddiasıyla 1995 Şeriat Suçları Yasası’nın 12. Fıkrası uyarınca yasal otoriteye karşı gelmek, meydan okumak ya da Müftünün emir ve direktiflerine aykırı davranmak ve itaat etmemek nedeniyle suçlu bulundu. Şeriat Suçları Yasası, maksimum 3000 RM para cezası veya iki yıl hapis veya her ikisine birden öngörüyor. Hizbin diğer üç üyesi de suça teşvik suçlamasıyla aynı yasanın 46. Madde uyarınca benzer cezaya çarptırıldılar. İddia makamı da Selangor Diyanet İşleri Bakanlığı Şeriat Savcısı Abdul Syukor Abdul Hamid’dir. Sanıklar haklarındaki iddiaları reddettiler.

Mahkemede okunan mütalaanın hemen ardından söz alan Abdul Hâkim, Müftünün verdiği fetvanın iftira, yalan, saçmalık ve Hizb-ut Tahrir’e karşı karalama ile dolu olduğu için mahkemenin davayı kapatmak istediğini belirtti. 28 Haziran 2016’da resmi itirazları/yanıtları Müftüye teslim eden Hizb-ut Tahrir, fetvaya ayrıntılı bir şekilde cevap vermiş, iftira, yalan, uydurma ve karalama ile dolu olan fetvanın geri çekilmesini istemişti. Ancak ne istek yerine getirilmiş ne de fetva geri çekilmiş değil. Keza Hizb-ut Tahrir’in dört üyesi, soyut iddialardan hareket etmenin yanlış olduğunu belirterek 17 Şubat 2017 günü Şeriat Başsavcısına bir itiraz dilekçesi sundular. Ancak dilekçe şuana değin işleme konulmuş değil.

Mahkemede konuşan Hizb-ut Tahrir / Malezya Resmi Sözcüsü, davanın düşmemesi durumunda ertelenmesini talep etti. Şeriat Yüksek Mahkemesi Başkanı Shah Alam’e art niyetli fetvanın geri çekilmesi yönünde bir dilekçe sunulduğunu kaydetti.

Bu vesileyle biz, Hizb-ut Tahrir / Malezya olarak Müftüden ya da Fetva Komitesinden veya Selangor Diyanet İşleri Bakanlığından fetvanın geri çekilmesini ve dört üyemize yönelik açılan davanın Şeriat Başsavcısı tarafından düşürülmesini istiyoruz. Hizb-ut Tahrir’i karalayıp iftira attınız. Bize fetvaya cevap verme imkânı bile sunmadınız ve tartışma için tüm kapıları kapattınız. Bu, İslam’a uygun mu? Gerçeği açıklamak ve iftiralara yanıt vermek için basın toplantısı düzenlemek İslam’a göre suç mu? Bundan dolayı Hizb-ut Tahrir üyelerini yargılamak makul mü? Argümana argümanla cevap verilmesi gerekmez mi? Ama siz argümana “kaba kuvvetle” cevap vermeyi yeğlediniz!

Sizi İslam’ın da öngördüğü gibi kamuoyu önünde ya da kapalı kapılar ardında entelektüel ve kardeşlik temelinde adil ve erdemli bir tartışmaya yapmaya davet ediyoruz. Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ, sizin gönüllerinizi hakka açar, bizi de hiçbir zaman doğru yoldan ayırmaz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle uyarıyor:

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ  Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.” ^{[Buruc 10]}