حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HTu2013BAu20132013u2013MMBu2013TRu20130002 |
H. 7 Cumâde’l Ûlâ 1436 M. Cumartesi, 12 Ocak 2013 |
-Basın Açıklaması- Ürdün Hükümetinin Kendilerini Terk etmesinin Ardından! -Ez-Zaateri- Mülteciler Kampının Kadınları ve Çocukları, Son Derece Kötü Hava Koşulları Altında Yaşam Mücadelesi Vermektedirler!
Ürdün şu anda sıcaklık derecesinin düşmesiyle birlikte sert hava şartlarına ve yoğun yağışlara tanıklık etmektedir. Bu da bu kötü yaşam şatları nedeniyle hayatta kalmak için yaşam mücadelesi veren Suriyeli mültecileri büyük oranda etkilemektedir. Nitekim yoğun yağmur, kar ve fırtınalı rüzgarlar kampı, bataklık çamuruna dönüştürmekle birlikte kampın sakinlerinin genelinin, yaşları 18'in altında olan kadınlardan ve çocuklardan oluştuğu da bilinmektedir. Dolayısıyla kamptaki yardım ekipleri, bu zayıf gurubun ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakların yetersiz olmasıyla birlikte yetersiz beslenme ve vücut ısısının düşmesi riskinin acısını çektiklerini vurgulamaktadır. Ayrıca onlardan bir çoğu da özellikle tıbbî gözetimin olmamasıyla birlikte hayatlarını tehdit eden hastalıkların acısını çekmektedirler. Zira orada, daha yaşları dokuz aya bile ulaşmamış çocuklarda dahil çocuklar, kuraklık ve şiddetli ishal nedeniyle ölmektedirler. Nitekim el-Cezira kanalı ile diğer medya organlarının raporlarına göre 08 Ocakta, yaşadıkları sert şartlar neticesinde ez-Zaateri kampında şiddetli protestolar patlak vermiştir. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir / Merkezîş Medya Bürosu Üyesi Dr. Nesrin Nevaz, şöyle bir yorumda bulunmuştur:
Suriye kamplarının durumu, Ürdün hükümeti ile tüm bu zulümlere suç ortaklığı eden mücavir hükümetler için bir ayıp ve utanç vericidir. Zira tüm dünya, Suriye Müslümanlarının tagut Esad rejiminin kendilerine uyguladığı korkunç zulümden kaçtıklarını ve komşu ülkelere başvurmak zorunda kaldıklarını bilmektedir. Ancak onlar, umut ve rahatlık bulmak yerine sefaletle ve yoksullukla karşılaşmışlar ve kendisinden kaçtıkları katliamlardan daha riskli olan içerisinde ölümü bekledikleri kamplara konulmuşlardır. Yani onlar, yağmurdan kaçarken doluya yakalanmışlardır. Bölge liderleri ise onların ihtiyaçlarını karşılamak için herhangi bir siyasî eğilimde de bulunmamaktadırlar.
Hizb-ut Tahrir şebâbatı olarak bizler, Suriye'deki Müslümanların yaşamlarını koruma yada mültecilerin temel ihtiyaçlarını garantileme sorumluluğunu Müslümanların tüm yöneticilerine yükleriz. Ayrıca bizler, tüm meydana gelenlerin sorumluluğunu da mücrim Esad rejimiyle suç ortaklığı yapan, bu insanlık felaketine izin veren ve hepsinin elleri kana bulaşmış Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran'daki Batı ajanı hükümetlere yükleriz. Nitekim onların üzerine şu ayeti kerime intibak etmektedir:
ٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ ٱللَّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى ٱلأرْضِ أُولَـۤئِكَ هُمُ ٱلْخَاسِرُونَ "Onlar öyle kimseler ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten hüsrana uğrayanlardır." [Bakara 27]
Hilafet, Müslümanların öldürülmesi ve zulmedilmesine mülteciler meselesi olarak bakmayacak, bilakis sorunu kökünden çözecek olan askerî müdahaleye muhtaç bir mesele olarak bakacaktır. Aynen Emevî Hilafet'i günlerinde olduğu gibi. Zira o vakit, el-Haccac İbn-u Yusuf es-Sakafi, sindh'in saldırısına maruz kalan kadınları ve çocukları savunması için Muhammed İbn-ul Kasım liderliğinde devasa bir ordu göndermiştir. Dolayısıyla tarih, Müslüman olmayan ülkelerin zulmünden kaçan gayrimüslim mültecilerin karşılaştığı insanlık muamelesine tanık olmuştur. Aynen engizisyon mahkemeleri günlerinde Hıristiyan İspanya'dan kaçan ve onlara devletin vatandaşları gibi koruma sağlayan ve gölgesi altında refah ve mutluluk içerisinde yaşadıkları Osmanlı Hilafet Devleti'nden himaye talep eden Yahudiler üzerinde meydana geldiği gibi. Nitekim bu da onları, tekrar asıl vatanlarına geri dönmeyi istememeye sevketmiştir.
İnsan haklarını garantileyip onların kanlarını koruyacak olan sadece kavmiyetçi olmayan İslam Devleti'dir. Ayrıca Müslüman kadınların ve çocukların acılarını ortadan kaldıracak olan da odur. Hizb-ut Tahrir şebâbatı olarak bizler, Suriyeli bacılarımıza ve kardeşlerimize deriz ki; bizler, Müslümanların yöneticilerinin hayatlarını koruma noktasındaki ihmallerini şiddetle kınamaktayız ve bizler, gerek Müslümanlar gerekse diğerleri için koruyucu kalkan olacak bir devleti kurmak için olan bir daveti taşımak yoluyla zalim ve baskıcı ülkeleri ortadan kaldırmak için dünyanın dört bir tarafında çalışmaktayız ki bu da, Hilafet Devleti'dir. Yine bizler bacılarımızı, herkesin gölgesinde adil, güven ve güvenlik içerisinde yaşayacağı Allahuteala'nın hükümleri altında İslamî hayatı yeniden başlatmaya dönük bu celil çalışmaya katılmaya davet ediyoruz.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |