Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132014u2013MMBu2013TRu2013022 H. 2 Raceb 1435
M. Cuma, 02 May 2014

et-Talia Sitesinde Yayınlanan "Hilafet Kafatasçılığı" Adlı Makaleye Yanıt

Sayın et-Talia Sitesi Editörü

Siteniz [http://www.altaly3anews.com/] Yahya Ebu Zekeriya tarafından "Hilafet Kafatasçılığı" başlıklı bir makale yayınladı. Lütfen aşağıdaki yanıtı yayınlayın.

es Selamu Aleykum

Yazar yazısında "İstenen bütün resmi siyasi sistemin yıkılması ve daha sonra da İslami Hilafet Devletinin kurulması mı?" diye soruyor. Sorusunda neden "İstenen" ifadesi ile meçhul sığası kullandığını bilmiyoruz? İsteyenin kim olduğunu açıklamış olsaydı, elbette sorularını da kendisi yanıtlamış olurdu.

Müslüman ülkelerdeki mevcut siyasi sistemi, Hilafet Devleti yıkıldıktan sonra Haçlı Batı tarafından dayatılmadı mı? Yahudi devletini koruyan, hayatta kalmasını hatta genişlemesini sağlayan bu siyasi sistemler değil mi? Bu sistemler, sadece Yahudi devletini ortadan kaldırmak için değil, aksine Batı sömürgeciliğinin kökünü kazımak ve bölgeden etkisini silmek için çalışan ve davet eden herkese baskı uygulamıyor mu?

Tek bir Rabbe, tek bir Rasûl'e ve tek bir Kitaba iman eden tek bir ümmetin çocuklarını parçalayan ve bölen bu zavallı sistemler değil mi?

Ümmet ile Batı arasında cereyan eden çatışmanın hakikatini tasvir eden Kıpti düşünür Refik Habib diyor ki: "Tek bir İslami Devletin geri dönüş fikri, büyük bir devlet oluşturmanın projesidir... Eğer İslami birliğe ait bir devlet kurulursa, Batı, süper güç olarak devam edemez. Daha da önemlisi, gelişmiş ve dünyaya egemen olan Batı hadaratının rolü, sona erer."[1]

Sanki yazar, kurulacak Hilafet Devletinin sonuçlarından sakındırmak için Washington'un müdahalesi ile bizi tehdit ediyor. Roma veya Pers imparatorluğunun müdahale etkisi Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve muttaki sahabesini Yesrib'de İslami Devlet kurmaktan alıkoydu mu? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Allah'ın Şeriatını uygulamak ve tevhit bayrağını dalgalandırmak için Pers ve Roma liderlerinden izin istedi mi? Ebu Zekeriya'nın, Rebi ibn Amir'in Pers komutanı Rüstem'e verdiği yanıttan habersiz olduğundan hiç şüphem yok. Hani Amir Rüstem'e "Allah bizi, dilediği kimseleri putlara tapmaktan kurtarıp Allah'a kulluk etmeye çağırmak, dünyanın darlığından kurtarıp dünyanın genişliğine çıkarmak, batıl dinlerin zulmünden kurtarıp İslâm'ın adaletine kavuşturmak için gönderdi." demişti.

Sonra sanki yazar, İran'ın perde arkasından ve açıkça büyük şeytan ile anlaşmalar imzalamasının, emperyalist Amerika tarafından Afganistan ve Abbasi Hilafetinin başkenti Bağdat'ın işgalini kolaylaştırmasının hikmetine imada bulunuyor? İran rejiminin liderleri [Örneğin Rafsancani ve Abtahi], eğer İran yardımı olmasaydı, Amerika Afganistan ve Irak'ı işgal edemezdi diye itiraf etmediler mi? Ahmedinejad, Amerika'nın Irak işgalini meşrulaştırmak ve tebrik etmek için ayağının tozuyla Yeşil Bölge'deki Amerikan üssüne gitmedi mi?

Şüphesiz Hilafet Devleti, İslami hareketlerin dillendirdiği bir slogan değildir. Hayal ve hüsnükuruntu hiç değildir. Aksine şeri bir farzdır. Yedi göğün ötesinden Allah Subhânehu ve Teâlâ onu farz kıldı. Dileyen kabul eder, dileyen de reddeder. Allah'ın indirdiği ile hükmetmek, farzdır. Hem de öyle bir farz değil, aksine farzların tacıdır. Çünkü o farz olmazsa, İslam da olmaz, onsuz İslam uygulanmaz. Müslümanlara ne demokrasi ne de sözde İslami referans ile bağlantılı sivil devlet fayda vermez. Hele de yalandan yere ve iftira ile İslam sloganını yükselten, diğer yandan Sam Amca ve kâfir Haçlı Batı'nın rızasını arayan bir devletin hiç yararı olmaz. Nitekim İran, Suudi Arabistan vb. devletlerin durumu böyledir.

Hilafetin kurulması Zeyd veya Ömer'in isteği değildir. Aksine Hilafet, tüm Müslümanlara Hilafeti emreden ve farz kılan Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın bir hükmüdür. Hilafetin kurulması çalışmasından geri durma konusunda Müslümanların hiç bir seçeneği yoktur. Oturup kalmak veya vazgeçmek caiz değildir.

Dönüp diyoruz ki, Allah'ın farz kıldığı Hilafet, Sahabenin İcması ile yapısını Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in inşa ettiği Hilafettir. Şeri hükmün şeri delilleri, Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve Sahabenin İcması'ndan alınır. Filan veya filan kişinin ne yaptığına bakılmaz. Filan kişilerin yaptıkları eğer Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in getirdiklerine aykırı olursa, hepsi reddedilir. Hilafet, İlahi vahye dayanan şeri delile dayalı şeri hükümleri uygulayan şeri siyasi sistemdir. Nitekim insanlığın hatta taşların, ağaçların ve hayvanların feryadı figan ettiği insan yapımı laik yasamada gördüğümüz gibi insanoğlunun hevasına, aciz eksik aklına dayalı değildir.

Yazar "İstenen tekrar geri kalmışlığa, yoksulluğa, cehalete, hastalığa, bağımlılığa, boyunduruk altına girilmesine geri dönmek mi?" diye soruyor. Ama İslam'ı yayan ve o gün bilinen kıtalar üzerinde İslam'ın bayrağını dalgalandıran, Müslüman orduları Doğuda Çin'in batısına, Batıda Viyana kapısı ve surlarına kadar ulaştıran varlığın Hilafet olduğunu unutuyor. Hilafet zamanında Karadeniz, İslami bir denizdi. Müslümanlar, insanoğlunun imrenerek baktığı bir Hadârat inşa ettiler. Batılı yazarlar bile o Hadâratın üstünlüğünü itiraf ettiler. Kültürel ve bilimsel başarılarını tedvin edip belgelediler. Yoksa istenen kâfir Batı'nın ayakları altında ezilmek mi?

İslami isimler altında gizlenmiş olsalar bile aldatıcı sloganlara davet etmek, şu zamanda hiç kimseye fayda etmez. Amerika, artık kanlı gerçeğini, insanları ve siyasi liderleri köleleştirme sevgisini gizleyemiyor. Ne kadar paralı askerler tutsa da, Sam Amca veya Tom Amca'nın çanta dolusu dolarlarını rüşvet olarak verse de, imajını asla düzeltemeyecek ve masum insanların kanıyla boyanmış yüzünü güzelleştirmeyecek.

Burada biz bu fırsattan yararlanarak yazar ve yazar gibi düşünenlere, hayatta olunduğu sürece tövbe kapısının açık olduğunu hatırlatırız. Aksi takdirde biz, üzerimize farz olanı tebliği etmiş oluruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ Salih olanların dostudur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

تكون النبوة فيكم ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها الله إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون خلافة على منهاج النبوة فتكون ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها الله إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون ملكًا عاضًا - يصيب الرعية فيه عسْفٌ وظُلْم، كأنَّهم يُعَضُّون فيه عَضًّا - فيكون ما شاء الله أن يكون، ثم يرفعها إذا شاء الله أن يرفعها، ثم تكون ملكًا جبرية فتكون ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها الله إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون خلافة على منهاج النبوة، ثم سك "Nübüvvet içinizde Allah'ın dilediği kadar olacak. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracak. Sonra, nübüvvet metodu üzere bir Hilafet olacak. Bu da Allah'ın dilediği kadar olacak. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracak. Sonra ısırıcı bir saltanat olacak. Allah'ın olmasını dilediği olacak. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracak. Daha sonra ceberut bir saltanat olacak. O da Allah'ın dilediği kadar olacak. Sonra dilediği zaman onu da ortadan kaldıracak. "Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacak. Sonra sustu."

 

[1] Habib, Refik, Yeni İslam, Hilafetsiz bir projedir, el-Waie dergisi sayı 279 Nisan-Mayıs 2010.


Osman Bahhâş
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Müdürü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hi.zat.one
E-Mail: media [@] hi.zat.one

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER