مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا “Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” ^{[Ahzab 23]}

Özbekistan’ın zorba rejimi Yahudi Kerimov, İslam’a, Müslümanlara özellikle davet taşıyıcılarına yönelik düşmanlık ve ceberutuna devam ediyor. İşte tutuklu bulunduğu cezaevinde şehit düşen Tulucanev Abdül Gafur Abdül Mutloviç kardeşimiz, tiran Kerimov’un suçlarının bir başka tanığıdır.

1948 doğumlu ve Taşkent sakinlerinden olan merhum Abdül Mutloviç, ilk kez 2000 yılında 52 yaşındayken tutuklandı. Yedi yıl hapis cezasına çarptırılan merhum kardeşimiz, cezasını Kosoniya cezaevinde çekti. Cezası bittikten sonra cezasını 3 yıl daha uzattılar. Cezasını çekmek üzere bu sefer Tofokso cezaevine konuldu. İkinci cezası da bitince bu defa 3 yıl 10 ay daha uzattılar ve Novoye 64 cezaevine koydular. Karaciğer sirozu hastalığının komplikasyonlarından sonra hayatının son 6 ayını geçirmek üzere Taşkent Sanjurod cezaevine nakledildi. Mayıs ayında da kardeşimiz Abdül Mutloviç hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ancak yetkililer, 19 Temmuz 2015 tarihine kadar kardeşimizin na’şını ailesine teslim etmediler.

Zalim Kerimov ve onun çetesinin onca gaddarlığına rağmen tutuklamalar, yargılamalar, işkence ve cinayetler Hizb-ut Tahrir / Özbekistan gençlerinin davetini frenleyemedi. Mücrim Kerimov rejimi, herhalde şunun farkında değildir. Fikirlere ancak fikirlerle mücadele edilir, cinayet ve zulüm ile değil. Özbekistan’da davet serüvenine başladığından günümüze kadar Hizb-ut Tahrir, İslam ideolojisine ve hükümlerine bağlı kalmıştır. Sadece entelektüel boyutta mücadelemizde bunun kanıtıdır. Hizb bu saygıdeğer mertebesini sadece Özbekistan’da değil, aksine tüm dünyada korumaktadır. Bu konuda onun örnek ve şiarı Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inşu sözüdür:

سيد الشهداء حمزة ورجل قام إلى إمام جائر فنصحه فقتله“Şehitlerin efendisi Hamza ibn Abdulmuttalib ve zalim bir imama gidip ona emreden ve nehyeden onun da onu öldürdüğü kişidir.”

Bu saf kan ve temiz ruhlar, Kerimov rejimi ve onun çetesinin alnına vurulmuş kara bir leke olarak kalacak ve hayatları pahasına olsa da Müslümanların, dinlerini bu fani dünyaya tercih ettiklerinin canlı tanığı olacaktır.

Evet, şehitlerin, Âlemlerin Rabbi katında insanların hatta Meleklerin bile gıpta edeceği bir mertebesi vardır. Allah’ın rızasını kazanmak, büyük bir iştir. Bu yolda bedenlerin kurban edilmesinin hiçbir önemi yoktur. Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu olarak biz, şehit Tulucanev Abdül Gafur Abdül Mutloviç kardeşimizin ailesine, dostlarına, yakınlarına en içten taziye dileklerimizi sunarız. Allah’tan temennimiz odur ki onu geniş merhametiyle kuşatsın. Adalet ve âlemlere rahmet devleti olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıyla da bize en kısa zamanda zafer nasip eylesin.

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ“Allah’a ve Rasûlü’ne düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. Allah, “Şüphesiz ben ve Rasullerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” ^{[Mücadele 20-21]}