Daru’l İfta Kurumuna bağlı Küresel Fetva İndeksi yaptığı bir açıklamada genelde dini içerikli özelde fetvalar ile ilgili karikatürleri helal saydı. İnternet sitelerinde, gazetelerde, sosyal medya sitelerinde ve terörist olarak adlandırılan kuruluşların yayınlarında geçen karikatürlerin yüzde 15’inin genelde dini meseleler üzerine yoğunlaştığı ve bunların yüzde 70’nin doğrudan dünyadaki fetvalara ışık tuttuğu sonucuna vardı. Yüzde 30 oranıyla Hizb-ut Tahrir’in karikatür sanatında bu kuruluşlar arasında ikinci sırada yer aldığını belirtti. Partinin, Arap yöneticilerin portresini şeytanlaştırmak ve sözde İslami Hilafetin kurulmasına teşvik etmek için bu sanat üzerine odaklandığını kaydetti. Ayrıca partinin ülkeleri ve aralarındaki sınırları açıkça tekfir ettiğini, bütün arzın Hilafet Devletinin kurulmasına uygun olduğunu açıkladı. Sonunda fetva kurum ve kesimlerinin bu sanatı kullanma gerekliliğiyle ilgili olarak Daru’l İfta kurumundaki Stratejik Araştırmalar Birimini önerdi. Karikatürü İslam dinine ait doğru kavramları aşılamanın, gençler ve vatandaşlarla iletişim kurmanın, onları aşırılık yanlısı fikirler ve “terör” tehlikesinden korumanın bir yolu olarak gördü.

Öncelikle her ne kadar biri diğerini reddetse de bu açıklamada geçen iki şeye cevap vermek gerekiyor. Birincisi, Hizb-ut Tahrir’in karikatürler aracılığıyla insanlarla iletişim kurduğuna ilişkin iftiralarıdır. Allah ve Rasûl’ünün bu karikatürleri haram kılması onların bu iftiralarını yalanlamaktadır. Müslüman ve dava erlerinin özellikle de Hilafet Devletini kurmak için böyle bir şey yapması caiz değildir. Ruh taşıyan herhangi bir canlının resmini çizmek caiz olmaz. İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle buyururken işittim:

كُلُّ مُصَوِّرٍ فِي النَّارِ، يَجْعَلُ لَهُ بِكُلِّ صُورَةٍ صَوَّرَهَا نَفْساً، فَتُعَذِّبُهُ فِي جَهَنَّمَ“Her suret yapan ateştedir. Yaptığı her surette onun için bir nefis verilir. O suret cehennemde ona azap eder.” Yine Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إنْ كُنْتَ لاَ بُدَّ فَاعِلاً فَاصْنَعِ الشَّجَرَ، وَمَا لاَ نَفْسَ لَهُ“Eğer sen mutlaka yapmak zorundaysan ağaç ve canlı olmayan bir şey yap.” ^[Müslim] Bu nedenle cumhuru ulema, canlı bir şeyin resminin yapılmasını haram gördü. Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Tüm meselelerinde İslam’a dayanır, siyasal çalışmalarında İslam’a göre hareket eder. İnsanlara hitabında Allah’ın haram kıldığı araç ve yöntemleri kullanmaz. Hizb, Fetva İndeksi’nin iftira attığı bu tür karikatürleri kullanmaktan kesinlikle kaçınır.

İkincisine gelince, insanlara hitap etmede Stratejik Çalışma Biriminin bu tür karikatürleri kullanma önerisidir. Haramlığına ilişkin şeri hükmü açıkladıktan sonra sözde doğru kavramları yerleştirmek için İndeks yetkililerin bu tür karikatürlerin kullanılabileceği ile ilgili önerilerine şaşırıyoruz! Her ne kadar burada şaşırmak doğru değilse de. Bu kimseler, Hizb-ut Tahrir’in kurmak için çalıştığı Hilafeti sözde olarak nitelediler. Oysa Hilafet, Sünnetin de açıkladığı gibi bir yönetim sistemidir. Son Osmanlı Halifesine kadar Müslümanlar bu yönetim sistemi ile hükmetmişlerdir. Biz iddia ettikleri gibi bu yöneticilerin suretini çarpıtmıyoruz, aksine insanların görmesi için gerçek suretlerini gösteriyoruz. Zaten insanların çoğu şimdi onların ne olduklarını biliyorlar. Bu devrimler, insanların sömürgeci kâfir Batı ajanı bu yöneticilerin farkında olduklarının gerçek bir ifadesidir.

Evet, biz Sykes-Picot sınırlarını, bu temelli cılız varlıkları, sözde yapay devletçikleri tekfir ediyoruz. Bu devletler, sömürgeci Batı ülkelerinin nüfuz alanlarından başka bir şey değildir. Oysa yapmamız gereken şey, bu sınırları yıkmak, bu varlıkları ortadan kaldırmak ve ümmeti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde birleştirmektir. Bu, siz dâhil tüm ümmete farzdır. Çalışmadığınız için hepiniz Allah huzurunda bundan, kurmak için çalışanlara karşı verdiğiniz mücadeleden, kurulmasını geciktirme faaliyetinizden ötürü hesaba çekileceksiniz. Hâlbuki ne yaparsanız yapın Allah’ın izniyle Hilafet yakında mutlaka kurulacaktır. Çünkü Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem tüm yeryüzünün İslam’ın bayrağı ve adaleti altında gölgeleneceğini müjdeledi.

إِنَّ اللهَ زَوَى لِيَ الأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَإِنَّ مُلْكَ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا“Allah benim için yeryüzünü dürdü. Bende doğusunu-batısını gördüm. Ümmetimin mülkü yeryüzünün benim için dürülen mesafelerine kadar ulaşacak.” Allah’ın bu vaadi, Aksa’nın tekrar Müslümanların yönetimi altına girmesi ve oranın Yahudilerin pisliğinden kurtarılması ancak sizin sözde dediğiniz Hilafet ile mümkündür. Allah’ın izniyle Hilafet mutlaka geri gelecek ve yakında kurulacaktır. Sizin beyhude çabalarınız ve efendilerinizin entrikası onu geciktiremeyecektir.

Son olarak size güvenilir bir nasihatçi hitabıyla diyoruz ki, Allah’a gerçek bir şekilde tövbe edin ve kervanımıza katılın. Umulur ki Allah, tövbelerinizi kabul eder. Ben dağa sığınırım dağ beni korur diyen Nuh’un oğlu gibi olmayın! Sizi Allah’ın emrinden kimse koruyamaz. Efendileriniz gibi siz de Allah’ın gazabına, azabına hatta çok daha şiddetlisine maruz kalacaksınız. Hizb-ut Tahrir olarak biz, vallahi sadece nasihat ederiz. Allah’a ve Musa’ya iman edenler gibi Allah’ın yanında durun. Firavun’un zulmünden korkmayın. Allah onu denizde boğduğunda gücünün zirvesindeydi. Biz seni, bu zamanda bize gelen hakikate tercih etmeyiz ey Firavun! Onun için artık sen, istediğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hükmedersin diyenler gibi olun. Mısır ordusu ve halkına bu rejim ve uşakları ile tüm bağları kesmelerini söyleyin. Önce Allah’a sonra Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak, İslam’ı uygulamak, Allah’ın ümmete vaat ettiği istihlaf, hâkimiyet ve güvenliği gerçekleştirmek için çalışan samimi insanlara güvenin. Umulur ki Allah, sizden bunu kabul eder de geçmişte yaptıklarınızı affeder. Söylediğimizi elbette hatırlayacaksınız. Biz işimizi Allah’a havale ediyoruz. Allah kullarını mutlaka görür.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}