حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: EGu2013BAu20132012u2013MB-TRu20130015 |
H. 27 Cumâde’s Sânî 1433 M. Cuma, 18 May 2012 |
-Basın Açıklaması- İslamcıların Devlet Başkanlığı Adaylarına... Sizler, Hangi Şeriatı İstiyorsunuz?
Onların şu sözleri gerçekten çok şaşırtıcıdır: "İslamcıların Devlet Başkanlığı adayları biziz." Bundan daha şaşırtıcı olansa onların şu sözlerini işitmenizdir: "İslam şeriatını tatbik edecek olan bizleriz." Çünkü şayet onların programlarına muttali olursanız diğer adayların programlarından pekte farklı olmadığını görürsünüz. Ayrıca onlardan herhangi birisi, İslam şeriatı ilkelerinin tek başına yasamanın ana kaynağı olmadığı bilakis onunla birlikte diğer laik kaynaklarında olduğu şeklindeki metnin geçtiği anayasanın ikinci maddesine karşı olduğunu açıklayamamaktadır! İslam'ın ümmetin vakıasında tatbik edilmesi, şeriatın "ilkeleri" tek kaynak olmaksızın yasamanın "ana" kaynağı olduğu anlamına mı gelmektedir? Nasıl olurda onların birisi kendisini İslamî bir aday olarak nitelendirdiği halde sonra bir televizyon tartışmasında açık bir şekilde ridde [dinden dönme] haddine karşı olduğunu açıklayabilir? Bir diğeri de aynı şekilde açık bir şekilde İslamî Hilafet Sistemi'nin geri dönüşünü kabul etmeyeceğini açıklamaktadır. Zira onun iddiasına göre İslam bizlere, "yönetim için muayyen bir sistemin tafsilatlarını emretmemektedir." Kendisini "tek İslamî aday olarak" gören bir diğerine gelince; oda, özellikle Mısır ile "İsrail" arasındaki barış anlaşmasını koruma niyetinde olduğunu ve bunun "Mısır için gerekli" olduğunu söylemektedir!
Ey adaylar! Bize, hangi şeraitten bahsettiğinizi söyler misiniz? Şayet sizler, İslam'ın bizlere yönetim için muayyen bir sistemi emretmediğine, özgürlükler ve din özgürlüğü sloganlarını yükseltmeye, ridde haddinin bırakılmasına ve Camp David Anlaşması'na saygı gösterilmesine davette bulunuyorsanız neden sizin dışınızdaki adaylara karşı çıkıyorsunuz ki?!
Ayrıca sizler programınızda, aşağıdaki dört kaideye dayanan İslam'ın Yönetim Sistemi'nden bahsetmiyorsunuz:
1-Egemenlik, halka değil şeriata aittir.
2-Sultan ümmete aittir.
3-Tek bir Halife'yi nasbetmek, Müslümanların üzerine farzdır.
4-Hükümleri benimseme hakkı sadece Halife'ye ait olduğu gibi anayasa ve diğer kanunları çıkaran da bizzat odur.
Bunun da ötesinde sizler; bunların aksini söylüyorsunuz. Zira egemenliğin halka ait kılınmasına rıza gösterip hakem olarak da onu tayin ettiğiniz gibi Allah'ın hükümlerinin üzerinde oylama yapılması için boyun eğdirilmesine rıza göstermenizin yanı sıra Hilafet'in bir yönetim sistemi olduğunu reddetmekte ve yasama ile kanunların kaynağının Halk Meclisi olduğunu kabul etmektesiniz...!
Ey adaylar! Başkanlığı için mücadele ettiğiniz Cumhuriyet Sistemi'ni, dini hayattan ayıran, yasamayı çoğunluk yoluyla yasa çıkaran ve Allah'ın hükümlerini dikkate almaksızın çoğunluğa dokunulmazlık ve meşruiyet veren insana ait kılan Batı'nın icat ettiğini bilmiyor musunuz?! Ayrıca Devlet Başkanlığı'nı üstlenmeden önce bu laik Cumhuriyet rejimine sadık kalmaya yemin edip ona bağlı kalmaya söz vermeyecek misiniz? Bize ne yaptığınızı söyler misiniz? Sizin istediğiniz şeriat bu mudur yani?!
فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ "O'nun [Resulullah'ın] emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya kendilerine elim bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar." [en-Nûr 63]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |