Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu

No: EGu2013BAu20132012u2013MB-TRu20130020 H. 17 Şa'bân 1433
M. Cumartesi, 07 Temmuz 2012

-Basın Açıklaması- Ümmetin Kalkınmasının Yolu Bizzat Azim Olan Hilafet Projesidir

بسم الله الرحمن الرحيم

Essalatu ve's Selamu Alâ Seyyidil Murselîn ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn,

Bayanlar ve baylar;

Barolar Birliği konferans salonunda bulunanlar, hoş geldiniz.

Basın Sendikası Genel Kurulu'nun, salonu kiralamak için hizib adına resmî talepte bulunmamızın ve konferansın konusunu ve tüm detaylarını açık bir şekilde beyan etmemizin ardından yaklaşık iki ay önce sendika ile yapmış olduğumuz sözleşmeyi gelişigüzel ve ani bir şekilde iptal etmesinin ardından Barolar Birliği Konferansı'na başvurmak zorunda kaldık. Sonra talep, sendika idaresine gönderilmesinin ardından resmî kabulü elde ettik ve harçların ödenmesi ve sözleşme sonuçlarını tam bir şekilde yerine getirdik. Sonra birkaç gün önce, yani konferansın düzenlenmesinden bir hafta önce ve davetiyelerin bütün her yere dağıtılmasının ardından içerisinde hiçbir şekilde yazılı bir haber olmaksızın Basın Sendikası'nın konferansın iptalini duyuran derginin haberiyle şok olduk. Nitekim ilk yazılı duyuruya, 04.07.2012 tarihinde, yani konferansın düzenlenmesinden üç gün önce sendikanın kapısına astıklarında ulaştık!

Sendika başlangıçta, beşinci katta binaya zarar veren bir yangının patlak vermesi gibi konferansın iptaline dair zayıf bir gerekçe iddiasında bulunmuş ve ardından sonunda -bu konferansın düzenlenmesini istemediğinden- bu iptal kararını almaya zorlayan bazı basın odakları tarafından üzerine uygulanan baskıların olduğunu itiraf etmiştir.

Bizler, burada soruyoruz; ifade özgürlüğünün savunulmasında mızrak ucu ve onun için bir kale olduğunu iddia eden bir kuruluş tarafından bu davranış, nasıl çıkarılabilir? Bu kuruluş, rejimin ilkeleri ile ona iman eden herkesin altını üstüne getirdiği halde nasıl fikrin ve ifadenin engellenmesinde helak olmuş rejimin modelini izleyenlerin ilki olabilir?! Dolayısıyla övünüp durdukları liberalizm ile demokrasinin ifrazatları bizzat bu değil midir? Evet bunlar, aynen bu şekildedirler. Zira kıblelerinin merkezi olan Avrupa'daki ideolojik efendilerine baktığımızda onların, ülkelerinde düzenlenen Hilafet Konferanslarını engellemek yoluyla ilk yolu belirlediklerini görürüz. Nitekim onlar, Belçika, Avusturya ve Almanya'da Hilafet Konferanslarını engellemişler ve her yerde Hilafet Livası'nı taşıyan şebaba baskı uygulamışlardır. O halde bu düşünce özgürlüğü, onlara helal de onların dışındakilere ise haram mıdır?!

Ey değerli konuklar! Bizler, bu gibi olayların meydana gelebileceğini beklediğimizi gizlemiyoruz. Zira bu, bu laik liberal fikrin savunucularının kendileriyle çeliştiklerinin boyutunun en son açık örneğidir. Nitekim onların fikri manzumeleri, sağlam bir kale seviyesinde değildir. Bilakis o, meydan okuyan gerçek bir ideoloji ile karşılaştığında devrilmenin ve helak olmanın eşiğindeki zikzaklı çelişkilerdir.

Aslında bizim, özellikle hak sahipleriyken konferansın Basın Sendikası yada önünde düzenlenmesi için ısrarcı olma imkanımız vardı. Ancak bizler, -işin vakıasının ve iddialarının tüm yönleriyle araştırılmasının ardından- kötü niyetli gizli ellerin yapmaya çalıştığı sendikanın önündeki herhangi bir çatışmayı önlemek için konferansı bu alternatif salonda yapma kararı aldık.

Hizb-ut Tahrir olarak bizler, fikir ve ideoloji sahipleri olup sahip olduklarımızın anlaşılmış olan bir diyalogda ortaya atılmasını istiyoruz. Zira bizler, hiçbir demagoji yada çatışmacı üsluplar olmaksızın delile delille karşılık veririz.

Bizlere, defalarca böyle bir zamanda Hilafet konferansı düzenlememizin nedeni sorulmuştur. Buna birçok yönden cevap verebiliriz:

Son zamanlarda, özellikle mevcut başkanın seçim kampanyasında kalkınmayı kendisine dönük bir slogan olarak belirlediği bu ülkede kalkınmanın yolu hakkındaki tartışmalar çoğalmıştır. Ancak kalkınmanın nedenleri hakkındaki araştırma yolları, doğru bir şekilde izlenmemiştir. Zira kalkınmanın gerçek nedenlerini araştırmak yerine onun sonuçlarına bakmaya gidilmiştir. Dolayısıyla fikri, toplum üzerinde kuvvetli olan ve bu ümmetin maslahatlarını benimseyen Hizb-ut Tahrir için kalkınmanın hakikatinin ne olduğunu (?) açıklamak şart olmuştur. (Zira o, fikrî bir yükseliş olmasının yanı sıra hayat, kainat ve insan gibi küllü bir fikrin varlığı yoluyla elde edilmekte olup ondan da bir bütün olarak tatbik edilecek olan kapsamlı bir hayat nizamı fışkırmaktadır.)

Ayrıca o, ileride Mısır için konulacak olmasının yanı sıra sözde İslamcılar da dahil onun, toplumun tüm çevreleri ve kesimleri tarafından kabul edilen bir uzlaşma anayasası olması gerektiği şeklinde sonlandırılan yeni anayasanın sokaklarda konuşulur bir hale geldiği bu ülkedeki siyasî elitler arasındaki tartışmayı ısıtmaktadır.

Yine Hizb-ut Tahrir'in üzerine, buradaki uzlaşmanın, bakış açıları ve maslahatlarına binaen tüm gurupların anayasa işlerine dahil edilmesi ve bunun, dikte edilen ve bazen de çelişkili muhtelif bakış açılarıyla karışık hükümlerle kombine edilmiş olan bir anayasayla sonlandırılması anlamına geldiğini açıklaması şart olmuştur.

Dolayısıyla bu gibi bir anayasanın, -insanların işlerini, devletin şeklini ve yönetici ile yönetilenin ilişkisini düzenleyen kamu düzenini sağlayacak olan- kalkınmaya götürmesi imkansızdır. Bilakis bu, kesinlikle kaosa, gerilemeye ve çöküntünün daha da artmasına yol açacaktır.

Bilakis anayasanın, akideden, yani tek küllî bir fikir olan saf bir kaynaktan alınması gerektiği gibi bu akidenin de halkın taşıdığı bir akide olan kendisinden anayasanın ve nizamın fışkırdığı bir akide olması gerekir ki böylece halkı, devletini ve liderliğini kucaklasın. Zira devlet, yükselişe ve refaha doğru hızla ilerleyen halkıyla güçlü olacaktır. Dolayısıyla başarılı ayaklanmaların ve dünyanın dört bir tarafında kalkınan halkların hali işte budur.

Bizler Müslümanlar olarak, üzerimize uygulayacağımız anayasa ve hükümler ile istediğimiz gibi istediğimiz şeyler üzerinde ittifak etmede muhayyer değiliz. Bilakis bizlere düşen, nazil olduğu gibi şeri hükümlere bağlı kalmaktır. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلاَ مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمْ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ "Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, ne mümin bir erkek ne de mümine bir hanım için o işlerinde herhangi bir serbestlik olur." [el-Ahzâb 36]

Bundan dolayı bizler, Mısır'daki ümmetin önüne uygulamaya hazır İslam akidesinden fışkırmış olan Hilafet Devleti'ne dönük bir anayasa koymak için bu konferansı yapmayı uygun bulduk ki böylece onlara düşen, araştırma yapıp aslen kendisinde muhayyer olmadıkları hususlar üzerinde uyumluluk sağlamalarıdır. İşte tek bir kaynaktan fışkıran saf ve temiz bu anayasayla kalkınma olacaktır.

Bizler bu konferansta, sahih şekliyle maalesef sömürgeci kafirin Müslümanların zihinlerinden kaybettirdiği kalkınma projesi ile onun mufassal şeri delillerini ortaya koymak istiyoruz.

Bu projenin gücüne ve Mısır ile yirmi birinci asırdaki İslam dünyasının sorunlarının çözümlerine dair-İslamî Hilafet Devleti'nde yaşanmış- canlı örnekler getirmek istiyoruz. Dahası bununla birlikte konferans, bir krizden çıkıp öncekinden daha kötü bir krize giren tüm insanlığın sorunlarına dönük sahih çözümleri de barındırmaktadır.

Ayrıca bizler, konferansın sonunda geriye kalan gizli ve kristalleşmiş hususlar ile üzerine parmak basılması gereken fikirleri açıklamak için seçkin konuklarla verimli canlı bir tartışma yapmayı istiyoruz.

En son olarak kendilerine insaf edecek olmasının yanı sıra haklarını geri iade edecek olanın bizzat Hilafet Devleti olduğuna dair canlı örnekleri açıklamak için katılımcılardan gayrimüslimleri selamlayacağız. Zira gayrimüslimlerin mallarını, evlatlarını, kanlarını hakkıyla koruyacak olan bizzat Hilafet'tir. Böylece gayrimüslimler ile Müslümanlar  kanunlar önünde eşit olacakları gibi onların gözetimleri tam ve hakları da eksiksiz olacaktır.

Ey sayın konuklar! Hilafet projesi, tutum, dahası tutumlara layık olan azim bir projedir. Dolayısıyla sizleri, bu projeyi etüt etmeye, araştırmaya ve onun hakkında tartışmaya davet ediyoruz. Allah'tan bu konferansı, sonunda toplumun farklı kesimlerini içren kanaatlere erişen Mısır-Kenane'de kapsamlı fikrî kaynaşmalar için bir başlangıç kılmasının yanı sıra başarının temel taşı olan bu projenin sıhhati ve zaruretine dair kamu uyanıklığı nasip etmesini temenni ediyoruz.

Hepinize teşekkür ederiz.

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır
Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010
www.hizb.net/
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER