Bugünlerde El-Sisi’nin istifa etmesi ve siyaset sahnesinden güvenli bir şekilde çekilmesi yönünde sesler yükseliyor. Rejimin bağrında yetişen ve Mübarek döneminde rejimin temel direklerinden olan kişiler, El Sisi’nin politikalarını ve kararlarını eleştirmeye başladılar.

The Independent’a verdiği röportajda Hassam Bedravi, askeri kurumu yatırım ve rekabetten çekilmeye, “devletin ve anayasanın koruyucusu olarak kalmaya” çağırdı ve yetki devri talebinde bulundu. Eski Milletvekili Ahmed Tantavi ise cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladı. Bunun öncesinde Imad Adeeb’in 28 Şubat tarihli (“durum kontrol altında” yanılsaması!) başlıklı makalesinde olduğu gibi, ülke içindeki ve dışındaki muhaliflerin ve gazetecilerin eleştirileri geldi. Rejim yeşil ışık yakmamış ve çıkarlarına hizmet etmesi nedeniyle rıza göstermemiş olsaydı ülke içinden bu kişiler çıkıp eleştirilerini dile getiremezlerdi, rejime ve politikalarına karşı çıkmaya cesaret edemezlerdi, cumhurbaşkanlığına aday olamazlardı.

İlk önce şunu belirtmeliyiz ki sistem bir kişi değildir, cumhurbaşkanı, hükümet veya sistemi uygulama araçlarından hiçbiri sistemi etmezler. Bunların değişimiyle ne sistem ne de politikaları değişir. Sistem, devletin üzerine kurulduğu, şeklini ve sınırlarını belirleyen fikirdir. Anayasa, politikalar, yasalar ve devlette uygulanan tüm hükümler o fikirden fışkırır. Temel değişmediği sürece Mübarek, Mursi, El Sisi ve diğerlerinin değişmesi arasında hiçbir fark yoktur.

Mısır’da on yıllardır hüküm süren, insanların sefalet ve mutsuzluğuna neden olan sistem, laik demokratik sistemdir. İnsanlar bu sistemi değiştirmek için devrime kalkışmışlar, ama Batı ve ajanları seferber olup, rejimin başını değiştirip rejimi olduğu gibi bırakarak insanları kandırmışlardır. Hatta daha da kötüsü rejimin kopyasını geri getirmişlerdir. İnsanlar, on yıldan fazla bir süredir bu sistemden mustariptir. Ağır ekonomik krizlerin yanı sıra yoksulluk, aşırı pahalılık, talan, zulüm, aşağılanma ve zillet gibi felaketlere maruz kalmışlardır. Bu ne ordunun ne de polisin önünde duramayacağı, rejim ve arkasındakilerin karşı koyamayacağı şiddetli gerçek bir devrimin habercisidir. Belki de efendiler, kartları yeniden düzenleyip Mısır halkını yeniden kandırana kadar sistemin bir müddet daha devam etmesi için El Sisi’nin fedakarlığını görmüşlerdir.

Ey Mısır Kenane halkı! Sadece rejimin başını değiştiren, yozlaşmış rejimi olduğu gibi bırakan seçimlere ya da yürürlükteki başarısız demokrasiye ihtiyacınız yok. Aksine İslam’ın hükümleri hakkında gerçek bir farkındalığa ihtiyacınız var, durumunuzu düzelten ve sizi içinde bulunduğunuz durumdan çıkaran yegâne şey işte bu farkındalıktır. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir’li kardeşleriniz aranızdadır, hadi onlarla birlikte olun. Ordudaki samimi çocuklarınızı Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet’i kurmak için onlara nusret vermeye çağırın. Kuşkusuz Hilafet dünya ve ahiret izzetidir.

Ey Kinane ordusunun samimi subayları! İbn Teymiyye -Allah rahmet etsin- Şam’da zindandayken, cellat yanına geldi ve ona dedi ki: “Beni bağışla şeyhimiz, ben bir memurum. Bunun üzerine İbn Teymiyye şöyle dedi: Vallahi sen olmasaydın, onlar zulmedemezlerdi!” Biz de diyoruz ki, Allah’a yemin olsun ki, siz olmasaydınız rejim Mısır’da halkınıza zulmedemez, nobranlık yapamaz, şimdi olduğu gibi onları köleleştiremezdi. Allah’a yemin ederim ki Ahiret gününde size şöyle seslenildiği gün sorumlu olacaksınız.

وَقِفُوهُمْ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ“Durdurun onları, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir” ^{[Saffat 24]} Öyleyse cevabınızı hazırlayın ve Allah yemin olsun ki iki seçenekle karşı karşıyasınız; ya dünya ve onun geçici zevklerinin peşinden koşmaya devam eder, ümmetinizi yüzüstü bırakmış bir halde Allah Azze ve Celle ile kavuşursunuz. Ki bu büyük bir hüsran ve pişmanlıktır. Ya da ümmetinizden ve dininden yana olur, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’i kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verirsiniz.

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}