Gazze’deki Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref El Kudra, 12 Şubat 2024 Pazartesi sabahı El Cezire kanalına yaptığı açıklamada, Refah’ta meydana gelen yıkımdan bahsetti. İçerisinde bölge sakinleri ve yerinden edilmiş insanların olduğu evlerin bombalandığını, işgal ordusunun Refah’ı işgal etmesi durumunda meydana gelebilecek felaketin boyutunu anlattı. Uluslararası raporlara göre Refah’ta 1.400.000’den fazla yerinden edilmiş insan var. Buna göre karadan yapılacak herhangi bir operasyonun binlerce şehide yol açacağı anlamına geliyor. Refah’taki Kuveyt Hastanesi müdürü de yaptığı açıklamada, baş edemeyecekleri kadar ağır yaralılar aldıklarını, bunların hepsinin silahsız siviller, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olduklarını ve 67’den fazla şehidin olduğunu ifade etti ve şu anda yaşananların, işgal güçlerinin Refah’ı işgal etmesi durumunda yaşanabilecek katliamın basit bir senaryosu olduğunu kaydetti. İmkanların kıtlığına, Refah’a yardımların girişinin 8 Şubat 2024 Perşembe gününden bu yana yani 5 gün önce durdurulduğuna vurgu yaptı ve Filistin halkının açlıktan, soğuktan, korkudan, salgın hastalıklardan ve ilaç yokluğundan ölmeye başladığını ifade etti.

Evet şu anda Mısır sınırına bir taş atımı uzaklıktaki ve tüm yardım ve diğer malzemelerin Mısır üzerinden girdiği Refah kentinde yaşananlar budur. Refah’ta olup bitenler, Amerikan özel temsilcisinin bölgeye ziyaretiyle ve Amerikan sponsorluğunda yapılan esir takası anlaşmasıyla aynı zamana denk geliyor. Refah’ta olup bitenler, Gazze’deki mücahitleri esir takası anlaşmasını kabul etmeye, anlaşmaya boyun eğmeye ve anlaşmaya uyacak şekilde taleplerini uyarlamaya zorlamayı amaçlıyor. Belki de Mısır istihbarat şefinin uyarıda bulunduğu ve iki hafta içinde esir takası anlaşmasını kabul etmeleri çağrısında bulunduğu şey de budur. Baskılar, boğucu kuşatma ve bu bombardıman, mücahitlerin taleplerinin tavanını Yahudilerin kabul edeceği seviyeye indirgemeye zorlamak, Yahudilere aradıkları manevi zaferi bahşetmek için olabilir. Ya da belki de Mübarek Toprak halkımızın kanına doydukları için de olabilir.

Mübarek Toprak halkımızın yaşadıkları, tam bir suçtur. Yahudi varlığını destekleyen uluslararası toplum ve bu varlığın gerçek koruyucuları olan ülkemizdeki yöneticiler suç ortağıdırlar. Ülkemizdeki hain yöneticiler, Siyonist varlığa her türlü yaşam dinamiklerini temin ediyorlar, ümmet ve ordularının onu tırnaklarıyla, dişleriyle ve çıplak elleriyle yok etmesine engel oluyorlar. Bu varlık, yüce İslam ümmetine karşı koyabilecek niteliklere sahip değildir. Ordular kötü yöneticilerin prangalarından kurtulup Filistin’i kurtarmak için harekete geçseydi acaba nasıl olurdu? İstisnasız bütün ordularımızın, özellikle de en yakın, en yetenekli ve en değerli ordu olması hasebiyle Mısır ordusunun bununla yanıp tutuştuğunu düşünüyoruz. Rejim tarafından bastırılan öfkenin nefislerde infial yarattığını biliyoruz.

Ey Kinane askerleri! İçinizde yanan haklı öfke, İslam topraklarını gasp edenleri, mukaddesatları kirletenleri, saygınlıkları ihlal edenleri yakacak büyük bir ateş topunu dönüşmeli, Batı’nın ümmete kurduğu komploları, ümmetin sorunlarını tasfiye etme girişimlerini, Batının ülkemizdeki etkisini, sömürgeci projelerini, en önemlisi de ileri karakolu olan Yahudi varlığını küle çevirmelidir. Ümmetin kutsallarını özgürleştirmesini, otoritesini geri almasını engelleyen zararlı yöneticileri, Batı’nın ülkemizdeki ajanlarını, yandaşlarını ve komplocu herkesi yakmalıdır. Belki de meydana gelecek herhangi bir değişiklik, ümmeti birleştiren, otoritesini ve devletini yeniden tesis eden bir varlığın kurulması sonucunu doğuracaktır. Ey Kinane askerleri! Bastırılmış öfkenizin sonucu bu olmalıdır. Öfkeniz, ülkenizi yöneten ve ona utanç giysisi giydiren Batı rejimini yok etmek için patlamalı ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam’ı uygulamak için samimiyetle çalışan Hizb-ut Tahrir gençlerine nusret vermelisiniz. Böylece ümmet, şeref ve haysiyetine yeniden kavuşacak, Mübarek Toprak ve diğer İslam ülkelerinin halklarına ve yeryüzündeki tüm mazlumlara destek olmak için orduları seferber edecek bir devlet kurulacaktır. İslam’ı ve adaletini dünyaya bir hidayet ve nur Risâlet’i olarak taşımak ümmetin ve ordularının görevidir, Allah size o devleti ve onun ehlinden olmayı nasip eylesin.

Ey Kinane askerleri! Göreviniz, Batı ve ajanlarının çözümlerini kabul etmeleri için Gazze halkına ve mücahitlere baskı yapmak değildir. Sakın projelerini hayata geçirmek, Mübarek Toprak halkınızı, dayatılan zehirli anlaşmaları ve meşum çözümleri kabul etmeye zorlamak için onların elinde bir araç olmayın. O eller şehitlerin kanlarını müzakerecilerin, ajanların ve hainlerin masasında ucuza satacaklardır. Ve bilmelisiniz ki siz ve tüm ümmetin görevi, tüm Filistin’i özgürleştirmek, mazlumlara destek olmak ve maruz kaldıkları zulmü gidermektir. Filistin toprakları, haraci arazilerdir, mülkiyeti tüm ümmete aittir. O toprakları kurtarmak, ümmetin başta da Kinane ordusu olmak üzere özellikle de çevre ülkelerdeki orduların sorumluluğundadır. Peki siz bu görevin neresindesiniz? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in nitelendirdiği hayırseverliği geri kazanmak istemez misiniz? Nusret verme onuruna, bu dine ve Müslümanlara yardım etme şerefine nail olmak istemez misiniz?

Ey Kinane askerleri! Ey orduların en hayırlısı! Hayırseverlik, bu ümmet için bir kalkan olmanızı ve bayrağını taşımanızı gerektirir. Kimin bayrağını taşıdığınıza ve kimin bayrağı altında savaştığınıza bir bakın da içinizde hayırseverliğin olup olmadığının farkına varın. Bu hayırseverliğe yeniden ulaşmak istiyorsanız, boynunuzdaki zararlı yöneticilerin tasmalarından kurtulmalısınız. Sizi onlara bağlayan tüm ipleri kesmeli, İslam’ı uygulamak için çalışan samimi insanlara yaslanmalısınız. Onları desteklemeli ve İslam Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmalarına olanak sağlamalısınız. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, ümmete otoritesini geri iade edecek, düşmanlarıyla savaşmak için ordularını seferber edecek, topraklarını ve mukaddesatlarını geri alacak ve yeryüzündeki mazlumlara yardım edecektir. Allah’tan onun askerleri ve destekçileri olmanızı niyaz ediyoruz, Âmin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}