Bu hükümet, insanların işlerini gerçekten güden bir hükümetten ziyade yoksulluk ve yoksunluk tattırmak için insanların tepelerine dikilmiş vergici bir hükümettir. Hiç şüphe yok ki bu hükümet de önceki hükümetler gibi fakirler hakkında ne bir yakınlık ne de bir zimmet gözetir. İnsanların sorunlarını, kendi ülkelerinde bile ölüm sancıları çeken kapitalist sistemden alarak hastalıklı çözümler ile o sorunları tedavi ediyor. Mareşal es-Sisi tarafından atanan zenginler hükümeti, art arda gelen hükümetlerin cesaret edemediği sübvansiyonları kaldırarak ya da düşürerek, görülmemiş küstahlık ve gururla kendisini yok edecek cesur bir adım attı.

Hükümet, elektrik fiyatlarına yapılan zammın ardından 5 Temmuz itibarıyla %78'e varan oranda yakıta da zam yapıldığını duyurdu. Bu zamlar, şuan %8,2 seviyesinde olan enflasyon oranında önemli bir artış yol açacaktır. Yeni fiyatlara göre, 92 oktan benzinin fiyatı, 1.85 Cüneyh'ten %40 artışla 2.60 Cüneyh'e yükseldi. 80 oktan benzinin fiyatı da, 0.90 Cüneyh'ten %78 artışla 1.60 Cüneyh'e yükseldi. Ayrıca Mısır araçlarının küçük bir yüzdesini oluşturan lüks araçlar için 95 oktan benzin fiyatı da %7 artışla 5.85 Cüneyh'ten 6,25 Cüneyh'e yükseldi. Dizel ise, %63 artışla 1,10 Cüneyh'ten 1,80 Cüneyh olacak. Otomobiller için doğal gazın fiyatı ise %175 gibi bir artışla metre küp fiyatı 0,40 Cüneyh'ten 1,10 Cüneyh'e yükselecek.

Hâlbuki es-Sisi, seçim kampanyası çerçevesinde yaptığı televizyon konuşmalarında, insanların refah düzeyi yükselmedikçe sübvansiyonların kaldırılmasına yönelik herhangi bir adımın atılmayacağını iddia etmişti. Ancak seçim vaatlerini görmezden gelerek zam üstüne zam yaptı. İnsanların o vaatleri çabuk unutacağını düşündü. Askeri kurumlardan da aldığı destek gücüne ve halkın bastırılması ve susturulması konusundaki gösteri yasasına dayanarak insanları emrivakiye zorladı. İster bu zamlar yürürlüğe girsin, isterse halkın öfkesinden korkularak es-Sisi geri adım atsın, insanlar artık İslam dışında büyüyen sorunların doğru bir şekilde çözülemeyeceğinin farkındalar. Çünkü yalnızca İslam, yoksulluğu tamamen yok etme kapasitesine sahiptir. Bu, İslami Hilafet ışığında Ömer bin Abdülaziz zamanında bilfiil oldu. Başka bir sistemin bunu yapması mümkün değildir. İslam, Hilafet Devletinde tekrar uygulandığında yine olacaktır. İslam'ın ekonomik sistem politikası, her bireyin tüm temel ihtiyaçlarının tamamen karşılanması ve mümkün olduğunca lüks ihtiyaçlarını karşılama olanağının sunulması temeline dayalıdır. Ayrıca İslam'a göre enerji kamu mülkiyetindendir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

المسلمون شركاء في ثلاث: الماء والكلأ والنار "Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş" ^{[Ebu Davud]}

Buna göre Kur'an ve Sünnetten çıkarılan anayasasıyla Hilafet Devleti içinde enerjinin kazançları insanlara ait olacaktır. Bu onların hakkıdır. Devletin onlara bahşettiği bir minnet değildir. Sübvansiyonların kaldırılmasına yönelik Uluslararası Para Fonu tarafından baskılara maruz kalınca onları tehdit edeceği sopa da değildir. Hizb-ut Tahrir olarak biz, bu rejimi ve dayanağını yıkmak, onun yerine Hilafet Devletini kurmak için ümmetle birlikte ve ümmet arasında çalışmaya devam edeceğiz. Hilafet, Müslümanlara âlemlerin Rabbinin onlar için seçtiği insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet izzeti itibarlarını onlara geri verecektir.

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ

"İzzet Allah'ın ve O'nun Rasûlü'nün ve müminlerindir. Ve lakin münafıklar bilmiyorlar." ^{[Münafikün 8]}