Pakistan Başbakanı İmran Han, 22 Eylül 2018’de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Hindistan’ın BM Genel Kurulu için New York’a gidecek Dışişleri Bakanının, Pakistan Dışişleri Bakanı ile olan randevusunun iptal edildiğini açıklamasının ardından “hayal kırıklığına uğradığını” söyledi. “Değişim” iddiaları ile iktidara gelen yeni rejim, icraatının ilk yüzüncü gününde Navaz Şerif ve Müşerref yönetiminin Hint devleti karşısında izlediği zillet politikasını sürdürüyor. Hint devletiyle neden görüşme çağrısı yapılıyor ki? Müslümanlar, Hindistan’ı sadece ihanetleriyle tanımıyorlar mı? İhaneti yüzünden atalarımız Pakistan’ın bağımsızlığı için mücadele etmedi mi? İşgal altındaki Keşmir Müslümanları, Hint devletinin işgali altında inim inim inlerken, Pakistan hükümeti, Hint devleti ile neden görüşmek istiyor ki? Vadi Müslümanlarının direnişini “terörizm” olarak nitelemek için yapılacak görüşmeler, Keşmir Müslümanlarına karşı Hint zulmünü teşvik etmekten başka ne işe yaramayacaktır ki? Hint devleti ile niçin görüşme çağrısı yapılıyor ki? Hindistan’la yapılacak görüşmeler, Hint devletini işgal altındaki Keşmir cenderesinden kurtarmak, Müslümanlar ve Çin’e karşı ABD’nin bölgedeki hamisi olmak için ABD’nin kurguladığı bir planın parçası değil mi? Batılı Haçlılar ve kindar Hint müşrikleri karşısında neden boyun eğiliyor ki? Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَاللَّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ  “(Ey müminler!) Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Hâlbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. “ ^{[Bakara 105]}

Zillet ve güvensizlik yolunda yürüyen yöneticiler karşısında seslerini yükseltmek için ilk yüz günün dolmasını beklemek Müslümanlara yakışmaz. Eğer rejim, ilk yüz günde yanlış yönde ilerlemişse, yüzlerce gün sonra Allah bilir ne kadar ilerleyecektir? Şuan bile durum tersine dönebilir. Yeter ki Müslümanların yöneticileri, İslam ve Müslümanları hayat memat meselesi olarak kabul etsinler. Yeter ki ABD’nin taleplerine, vaatlerine ve güvencelerine oralı olmasınlar. İslami yönetim altında yöneticiler, Müslümanlara düşman milletler ile asla askeri ittifak kurmayacaklar, işbirliği ve istihbarat paylaşımında bulunmayacaklar, bayrak toplantıları düzenlemeyecekler, diplomatik ilişkiler ve ekonomik bağlar kurmayacaklardır. İslam, işgal sona erene dek Hint devletiyle savaşmalarını Müslümanlara farz kılar. Dolayısıyla işgal altındaki Keşmir’de kurtuluş mücadelesi veren Müslümanlara mali ve istihbarat desteği sağlanmalı ve Keşmir, Pakistan’a ilhak edilmelidir. Hindistan, etkili adımlar atmayı aklından bile geçirmesin ve korkudan yerinde çakılıp kalsın diye nükleer silahlarımız ateşlemeye hazır hale getirilmelidir. Ve tüm bunlar, Hint devletinin işgali ortadan kaldırılıncaya kadar devam etmeli, asırlar boyunca olduğu gibi tüm Hint Yarımadası İslam’ın hâkimiyetine yeniden girene dek sürmelidir. Şimdi Müslümanlar, “rejimden” daha fazla yüz çevirmeli ve tüm bunlar hayat bulana dek Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için çalışmalıdır.