İnsanların televizyon ekranlarında ve sosyal medya platformlarında tanık olduğu mevcut siyasi kaos, ayaklanmalar ve istikrarsızlık, sadece güç ve intikam mücadelesidir. Her iki taraf da halkın iyiliği için fedakârlık yapmıyor. Her iki taraf da yeniden iktidara gelmek için ABD’nin desteği arayışında. ABD Kongre Üyesi Brad Sherman ve eski ABD elçisi Zalmay Khalilzad, bir yandan doğrudan İmran Han’ı destekleyen açıklamalar yaparken öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü “demokrasi ve insan hakları” hakkında yaptığı genel açıklamalarla işbaşındaki hükümete destek vermekte. Daha önce Pakistan Tehreek-e-Insaaf (PTI), çeşitli forumlar aracılığıyla Washington’un desteğini yeniden kazanmak için yoğun çaba sarf etmişti. Bu bağlamda 1 Mart 2023 ‘te İmran Han, ABD’li milletvekillerinden oluşan bir heyetle bir araya gelmişti.

Gerçek şu ki hem yönetenler hem de muhalefet aynı madalyonun iki yüzü gibidir. Her iki taraf da IMF anlaşmasını Pakistan’ın kurtuluşu olarak görmekte, büyümeyi artıracağı iddiasıyla ek vergiler koymakta, insanlara harcamaktansa faiz ödemelerine harcama yapmayı tercih etmektedir. Her taraf da Keşmir meselesini mezara gömmeyi kabul etmekte, dolar karşısında Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kutsallığını savunmamakta, Pakistan’ın ABD’nin kölesi olarak kalmasını yeğlemektedir.

Müslümanların enerjisini boşa harcadıkları bu ucuz iktidar mücadelesine artık son vermenin zamanı gelmiştir. Ulus-devlet yapısı İslam ümmetinin bütünlük yapısını bölmüştür. Federal sistem de sürekli bizi kendi içimizde bölüyor. Demokrasi, yasalarımızı ve politikamızı iktidar partilerinin ve sömürgeciliğin rehinesi haline getirmiştir. Para ve maliye politikamız IMF’nin kontrolünde. Birleşmiş Milletler ve ABD dış politikamızı belirliyor. Kaynaklarımız faiz ödemelerine gidiyor. İşgal altındaki Keşmir’i peşkeş çektik. Mevcut normalleşme politikası bizi Modi’nin kölesi yapmakta. Müslümanlar gerçek bağımsızlık için mücadele etmek yerine iki anlamsız anlatı arasında sıkışıp kalmışlardır. Her iki anlatı da ABD’ye köleliği sağlar. Bu durumda mevcut düzenin kaldırılması ve Nübüvvet Metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması kaçınılmazdır.

Ey güç ve kuvvet ehli! Siz Ensar’ın mirasçılarısınız. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nusret vererek Medine’deki siyasi kriz ve bölünmeye son vermişlerdir. İslam yönetimi altında İslam Devleti, Arapların büyük ittifakını H.5 yılında Hendek Savaşı’nda bozguna uğratmış, H. 8 yılında Mekke’nin fethinden sonra Hicaz’ın tamamı İslam Devleti’nin bir parçası olmuştur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ölüm döşeğindeyken Müslümanlar, büyük güç Roma’ya karşı büyük bir seferberlik hazırlığı içerisindeydiler. Otuz yıl içinde Hilafet, Roma ve Pers imparatorluklarının hakimiyetini yok etmiştir. Bütün bunların nedeni, Medineli Ensar’ın Allah’ın indirdiğiyle hükmetmesi için Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nusret vermesidir. Öyleyse, İslam dünyasını birleştirecek olan Hilafet’i kurmaya hazır mısınız? ABD’ye kölelik prangalarını kırmaya hazır mısınız? Amerika’nın uluslararası düzenini yıkmaya hazır mısınız? Gerçekten de uluslararası, bölgesel ve iç koşullar gerçek değişim için idealdir. Hizb-ut Tahrir Hilafet projesini tamamlamaya tamamen hazırdır. Haydi gelin ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurun. Şüphesiz Hilafet’in yeniden kurulması Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ  “Allah’ın bir vaadidir Allah verdiği sözden caymaz. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Rum 6]}