حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PK-BA-2023-MB-TR-36 |
H. 23 Rabi-ul Evve 1445 M. Pazar, 08 Ekim 2023 |
Pakistan Yöneticileri, Filistin Sorununa Karşı Takındıkları Zayıf Pozisyonları Üzerinde Debelenmeye Devam Ediyorlar
Pakistan Dışişleri Bakanı Celil Abbas Jilani, ülkesinin Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirmeyi düşünmediğini söyledi. Jilani, ülkesinin Filistin meselesindeki tutumunun katı olduğunu vurguladı. Filistin halkının 1967 öncesi sınırları üzerinde bağımsız bir devlet kurma hakkının olduğunu iddia etti. Jilani, 28 Eylül 2023’te yaptığı açıklamada, “İsrail’e ilişkin politikamızda bir değişiklik yok... Politikamız Filistin halkının haklarıyla bağlantılıdır... Bu konuda karar verdiğimizde ulusal çıkarlarımızı ön planda tutacağız.” diye konuştu.
Belli ki Pakistan yöneticileri, İslam ümmetinin meselesi olan Filistin meselesine ilişkin zayıf duruşlarını sürdürüyorlar. Oysa Filistin’in güvenliğini sağlamak için muazzam ve harika sonuçlar doğuracak şeyleri yapabilecek yetenektedirler. Pakistan, İslam’ı ve Filistin’i seven, müthiş bir orduya sahip güçlü bir ülkedir. Düşmanlara korku salan ölümcül silahlara sahiptir, çünkü nükleer silahı olan bir devlettir. Bu ülke, koca bir günün bir saatinde Filistin ve halkının trajedisini sona erdirebilir. Bütün Filistin’i Yahudi varlığının pisliğinden kurtarabilecek güçtedir. Hele de Pakistan askerleri Mescid-i Aksa’nın sınırı içerisinde şehit olmak için yanıp tutuşurken. Bu onların yükümlülüğüdür. Bu ne bir iyilik ne de bir seçimdir. Filistin meselesi, yalnızca savunmasız Filistin halkının meselesi değildir. Hain Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve Filistin Yönetimi’nin meselesi de değildir. Kukla Arap ve Müslümanların yöneticilerinin meselesi de değildir. Filistin meselesi, bir bütün olarak yüce İslam ümmetinin ve yetenekli Pakistan ordusu önderliğinde güçlü İslam ümmeti ordularının meselesidir.
Pakistan yöneticilerinin barış girişimlerine ve 1967 öncesi sınırları üzerinde Filistin devleti kurulmasını desteklemelerine gelince; Amerikan vizyonuna göre Filistin meselesinin tasfiyesinden başka bir şey değildir. Filistin ve halkına yardımdan bahsedilmiyor. Bu, geriye kalanlarda Filistin yönetimi için zayıf bir devletçik kurulması karşılığında Filistin’in dörtte üçünden fazlasında Yahudi varlığının meşrulaştırılması anlamına geliyor. Kurulacak bu devletçik, yerde, havada, hatta yerin altındakilerde egemenliği olmayan bir devletçik olacaktır. Ordusu, gücü ve kontrolü olmayan bir devletçik olacaktır. İşgalin ve otoritesinin süngüleri altında kâğıt üzerinde bir devletçik olacaktır. Müslümanların ilk kıblesi ve Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in gece yolculuğu yaptığı Mescid-i Aksa üzerinde egemenlikten bile yoksun bir devletçik olacaktır.
Filistin, Mescid-i Aksa ve halkı işgalden tamamen kurtarılmalıdır. Bu da ancak işgal varlığını kökünden söküp atmakla mümkündür. Bu mesele, gücü, orduları ve ilk fatihi Ömer bin Hattab gibi Salih bir yöneticiyi gerektirir. Filistin, kendisini Haçlıların pisliğinden kurtaran kahraman Selahaddin Eyyubi gibi dürüst bir askeri komutana muhtaçtır. Filistin Sultan II. Abdülhamid gibi mukaddesatını hayatının son nefesine kadar koruyan bir liderliğe muhtaçtır. Ümmetin meselesi, ordudaki samimileri inisiyatif almaya mecbur kılar. Ümmetin gasp edilen otoritesini geri vermeliler. Ki Raşidi bir Halife, ordularını Kudüs ve Keşmir gibi işgal altındaki diğer topraklara doğru seferber edebilsin.
Orduları harekete geçirmeden normalleşmeyi reddetmek ise sadece bir göz boyamadır. Normalleşmenin, yöneticilerin ümmetin Filistin davasına sıktıkları son mermi olduğu doğrudur. Normalleşmeyi reddetmenin şeri bir gereklilik olduğu doğrudur. Normalleşmeyi gerçekleştiren herkesin suçlu ve hain olarak kınanması gerektiği de doğrudur. Ancak yetenekli güç ve kuvvet ehli askeri komutanlar için bu yeterli değildir. Bundan çok daha fazlası yani Filistin’i tamamen kurtarmak onların üzerine farzdır.
Ey Pakistan’ın Müslüman ordusu! Hadi dünya ve ahiretin izzeti için öne çıkın. Hadi kurtuluş için, cihat için, Allah yolunda şehit olmak için atılın. O’nun dinini güçlendirmek için öne çıkın. İslam bayrağını Mescid-i Aksa ve diğer Müslüman ülkelerin üzerine dalgalandırmak için atılın.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ الله اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ * إِلاَّ تَنفِرُواْ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلاَ تَضُرُّوهُ شَيْئًا والله عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz?” Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Halbuki dünya hayatının sağladığı fayda ahiretinkine göre pek azdır. “Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.” [Tevbe 38-39]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |