29 Şaban 1445 / 10 Mart 2024 Pazar günü dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar, Ramazan hilalini gözetleyecek. Şu anda 2 milyarı bulan asil İslam ümmeti, son Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emriyle tek vücut olacak.

صوموالرؤيته،وأفطروالرؤيته،فإنغُبِّيَعليكمفأكملواعدّةشعبانثلاثين“Hilâli gördüğünüzde orucu tutun ve hilâli gördüğünüzde de iftar edin! Eğer hava kapalı olursa, Şaban’ın sayısını otuza tamamlayın.” ^[Buhari] Ancak, Batı ülkelerine körü körüne sadakatleri yüzünden Müslümanların şimdiki yöneticileri ümmeti bölmektedir. Ümmeti yöneten sömürgeciler, ümmetin aynı gün Ramazan’a başlamasını ve aynı gün Bayram yapmasını önlemektedir.

Allah’tan vahiy alan Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyruğu, ulusal sınırlar ötesinde ve zaman üstüdür. Şüphesiz yaratık hiçbir insan, alemlerin Rabbi olan Allah’ın vahyini sömürgecilerin çizdiği yapay sınırlar ile sınırlayamaz. Dünya çapındaki Müslümanlar, milli sınırları kabul etmiyor. İslam dini milli sınırları tanımaz. Saat dilimlerine göre Ramazan ve Bayramı ayarlamanın hiçbir gerekçesi ve şeri dayanağı yoktur. Müslüman dünyasının çoğu arasında on bir saatlik bir fark vardır. Rusya’nın Batılı bir ülke olduğunu düşündüğümüzde, bölgeleri arasında on bir saatlik fark vardır. Buna rağmen Müslümanlar, aynı gün oruç tutmakta ve aynı gün Bayram yapmaktadır.

İslam, bilim ve teknolojinin faydalarından yararlanmamızı yasaklamaz. Bilim ve teknoloji ne olursa olsun Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emri, Ramazan hilalinin gözetlemek için başka bir yöntem kullanmamızı yasaklamıştır. Abdullah Bin Ömer’in, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiğine göre,

إِنَّاأُمَّةٌأُمِّيَّةٌ،لَانَكْتُبُوَلَانَحْسُبُالشَّهْرُهَكَذَاوَهَكَذَايَعْنِيمَرَّةًتِسْعَةًوَعِشْرِينَ،وَمَرَّةًثَلَاثِينَ“Biz ümmî bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz. Şunu biliriz ki ay, ya 29 ya 30 gündür.” ^{[Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]}

Sahabenin ayetleri yazdığı, zekât ve mirasta hesap yöntemine başvurduğu rivayet edilmiş olsa da bu hadis, hilalinin gözetlenmesi gerektiği ve görüldüğünde ancak Ramazan’a başlanacağı anlamına gelmektedir. Ne Ramazan ne de Ramazan Bayramı, ayın doğuşuyla hesaplanamaz ya da hilalin olası görünmesi tahminine bağlanamaz. Dolayısıyla on üç yüzyıl boyunca Müslümanlar, hesap yöntemine göre Ramazan’a başlamamışlar ya da Bayram yapmamışlardır. Hilal görüldüğünde oruç tutmuşlar, hilal görüldüğünde bayram yapmışlardır. Hilalin görülmesi, Ramazan ayının başlangıcı için şeri bir sebeptir. O halde herhangi bir yönetici, hesap yöntemini kullanarak Allah’ın bu hükmünü nasıl baltalayabilir?

Ey Ramazan ayı özlemi çeken Müslümanlar! Bu mübarek aya Rasûlullah Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emrine muhalefet ederek başlarsak, mübarek Ramazan ayının nimetlerine erişmemiz nasıl mümkün olabilir? Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın İslam ile birleştirdiği ümmet, sömürgeci sınırlarla bölünemez. Kaldı ki bu, Allah’ın emrine aykırıdır. Kafir ülkeler, ulusal sınırlardan bağımsız olarak dini günlerini kutlamaktadır. İnşallah yakında kurulacak olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, Fas’tan Endonezya’ya kadar tüm Müslümanları tek bir devlet ve tek bir vatandaşlık altında toplayacağı için Müslümanlar aynı gün Ramazan ayına başlayacak ve aynı gün Ramazan Bayramı’nı kutlayacaklardır.