Cumhurbaşkanı Asıf Zerdari, 28 Ocak 2025’te ESÖY değişikliklerini içeren yasa tasarısını imzaladı. ESÖY yasasındaki bu değişiklikler, Elektronik Suçların Önlenmesi Yasası ve benzeri yasaların bir devamı niteliğindedir. Yöneticiler bu tür yasaları, halkın öfkesini bastırmak ve insanları hapis ve para cezaları yoluyla iyiliği emretmekten ve kötülükten nehyetmekten (emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker) caydırmak için kullanırlar. Ancak artık maskeleri düşmüştür. Beşşar Esed, Hasina Wajid ve Eşref Gani gibi diktatörlerden ibret almalıdırlar. ESÖY yasaları, terörle mücadele yasaları, işkence merkezleri, insanlık dışı zulümler, zorla kaybetmeler ve hatta kitlesel katliamlar bile onları kurtaramadı.

Son yıllarda muhalefeti bastırmak amacıyla bu yasaların türemesi tesadüf değildir. Bu yasalarda kullanılan dil, başka ülkelerde görülen baskıcı söylemlerle birebir aynı: “terörizmi yüceltmek,” “yasaklı örgütlerin faaliyetlerini teşvik etmek,” “nefret söylemi,” laik rejimlere ve kurumlara hakaret etmek, devlet yetkililerini küçümsemek ve Müslümanların ajan liderlerini eleştirmek gibi... Bu dil, küfür dünyası Batı’dan ödünç alınmıştır ve Batı’nın tanımladığı aynı anlamları taşımaktadır. Aslında bu yasalar, Batı dünya düzeninin, işbirlikçi yöneticilerin ve mevcut laik yapıların eleştirilmesini engellemeyi hedeflemektedir. Ancak, bunlar, yerel bir sosla tatlandırılarak “sahte haber”le mücadele maskesi altında servis edilmektedir. İroniktir ki, bu tür dezenformasyonun en büyük kaynağı bizzat yöneticiler ve onların medyasıdır!

İslam, iyiliği emretmeyi ve kötülüğü yasaklamayı farz kılar. İyiliğin ve kötülüğün kaynağı, tüm toplumları derinden etkileyen yöneticilerin uygulamalarıdır. Yöneticilerin hesap verebilirliği, İslam’da tartışmasız bir Şer’i zorunluluktur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

والَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بالْمَعْرُوفِ، ولَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّه أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْهُ، ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجابُ لَكُمْ“Nefsim elinde olana yemin derim ki ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmez.” ^{[Ahmed, Nesai]} Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Sellem şöyle buyurdu:

أفْضَلُالْجِهَادِكَلِمَةُعَدْلٍعِنْدَسُلْطَانٍجَائِرٍأَوْأَمِيرٍجَائِرٍ“Cihadın en faziletlisi zalim sultan ya da emir karşısında doğru ve adaletli sözü haykırmaktır.” ^{[Ebu Davud ve Tirmizi]} Bu nedenle, yöneticiler ne kadar baskıcı yasa çıkarırsa çıkarsın, ümmet yöneticilerden hesap sormak zorunda.

Müslüman dünyası hızlı bir değişim geçiriyor ve bu yöneticiler artık saklanacak delik bulamıyor. Gazze’ye açılan savaş, bu zalim yöneticilerin çarpık tahtlarını sarstı. Trump’ın Gazze’yi devralmaya ve Batı Şeria’yı Yahudilere teslim etmeye dair açıklamaları, onları tamamen köşeye sıkıştırdı. Zalimliklerinin gücü zayıflıyor ve paniğe kapılmış durumdalar. Bu yasalar, halkı korkutmak için son çırpınışlarıdır. Ancak ümmet bu oyunları çoktan aşmıştır.

Ne var ki, ümmet bu değişimi tek başına gerçekleştiremez. O yüzden yöneticileri perçemlerinden tutup tahtlarından indirecek güç ve kuvvet ehline gözünü dikmiş durumda. Dolayısıyla, ey Pakistan Ordusu’nun şerefli subayları! Ümmet’in bu haykırışına cevap verme sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır. Zalimleri tahtlarından indirin ve onlara verdiğiniz desteği çekin. Harekete geçin ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb ut Tahrir’e destek verin. Hilafet, zillet döngüsünü bitirecek, Filistin’i kurtaracak, Yahudi varlığını yok edecek ve Trump’ın önderliğinde dünyayı yöneten mafyanın kökünü kazıyacaktır.