Telekomünikasyon Düzenleme Kurumu Genel Müdürü Dr. Yahya Abdullah, Whatsapp ve diğer ücretsiz arama uygulamaları askıya alma yönünde bir eğilimlerinin olduğunu söyledi. 17 Cumâde’l Ûlâ 1439 / 05 Mart 2018 günü Et Teyyar gazetesine verdiği demecinde, “Arap Kurumu’na bir Arap bloku olarak konuyu sunduk”diye konuştu. Şu anda 200 milyondan fazla kullanıcının olduğunu belirterek bu ücretsiz uygulamaların şirketlerin gelirlerini olumsuz yönde etkilediğini kaydetti. “Sadece Whatsapp değil, ücretsiz kullanılan tüm hizmetler Whatsapp, İmo, Skype vb. olumsuz etkiliyor.” dedi. İnsanlar yüksek fiyatlardan ve geçim sıkıntısından mustaripken, Allah’tan ve insanlardan utanmayan yetkililer, böyle tuhaf açıklamalar yapabiliyor. Vergiler, diğer ücretler ve kapitalist açgözlülük yüzünden aşırı pahalı olan telefon tarifesine kıyasla bu tür uygulamaların maliyeti ucuz olduğu için insanlar bu uygulamalara yöneliyorlar. Devlet, maliyeti azaltma ve geçim sıkıntısını hafifletmenin yollarını araması gerekirken, insanların sıkıntı ve sefaletini artırmak için elinden geleni yapıyor. İslam, yöneticilere insanlara şefkatle yaklaşmalarını, zorluk çıkarmamalarını ve işlerini kolaylaştırmalarını emretti. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ“Allahım! Kim ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara zorluk çıkarırsa, sen de ona zorluk çıkar. Her kim de ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara yumuşak davranırsa, sen de ona yumuşak davran”^[Müslim] Raşit Halife Ömer İbn el-Hattab şöyle der:

لو عثرت بغلة في العراق في الطريق لخفت أن الله يسألني عن ذلك، لماذا لم تسوِّ لها الطريق“Irak’ta bir köprü üzerinde bir keçinin ayağı kırılsa, yolu niye düzeltmedin diye Allah’ın benden hesap sormasından korkarım”

Hava, deniz, nehir ve güneş enerjisi gibi haberleşme de kamu malıdır. Kamu malını özelleştirip bir kaç kapitaliste peşkeş çekmek caiz değil. Faydası bütün insanlara aittir. Devlet ancak maliyetini alabilir, kazanç yapamaz. Saygın bir devlet, kamu malından kazanç elde eden kapitalist şirketlerin değil, vatandaşlarının işlerini güder. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti, İslam hükümlerine uygun olarak bu hizmetleri vatandaşlarının konforu için sağlar. Bu hizmetleri sağlarken kar amacı gütmez, insanları köleleştirmez, aksine Allah rızası için yapar.

Bakanın, dünyadaki bütün ülkeler bu uygulamalardan mustarip sözüne gelince, çürük bir argümandır. Zira kapitalist devletler, insanların kanını emme, yoksullar ve mazlumlar pahasına bir avuç zenginin servetleri yağmalama ideolojisine dayalıdır. Uluslararası kurumlar tarafından hazırlanan pek çok rapor bunu teyit etmektedir. 22 Ocak 2018 Pazartesi günü Yardım Kuruluşu Oxfam yayınladığı raporunda, “Dünyanın en varlıklı yüzde 1’lik kesiminin geçen yıl yaratılan küresel servetin yüzde 82’sine sahip olduğunu, ancak nüfusun en yoksul yüzde 50’sini oluşturan 3,7 milyar kişinin ise bu pastadan hiçbir pay alamadığını açıkladı...”Sekiz zenginin serveti, dünya nüfusunun sahip olduğu servetin yarısına eşdeğerdir!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, hükümeti ve yetkilileri insanların işlerine yanlış perspektiften bakmaktan sakındırıyoruz. Böylesi bir bakış, kapitalist demokratik sistem temeline dayalıdır. Bu sistem, yoksullar pahasına zenginlerin servet artışını öngörür. Bunun için bozuk ve her türlü hayırdan yoksun bu sistemi değiştirip yerine İslam temeline dayalı Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini koymak kaçınılmazdır. Hilafet Devletinde yöneticiler, vergici değil, güdücüdür, insanların sefaleti ve acıları pahasına kapitalist şirketlerin simsarı değil ümmetin hizmetkârıdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” ^[Buhârî]