Devlet Başkanı El Beşir, 13 Kasım 2018 Salı günü Beyaz Nil eyaletinde Halk Savunma Kuvvetleri’nin (PDF) 29.ncı kuruluş yıldönümünde yaptığı açıklamada, “Sudan, kimseden emir almaz. Biz rızkın Allah katında olduğuna iman ediyoruz. Depoları onların olsun. Amerika ve Batıdan yardım alanlara deriz ki Amerika ile örtünen açıkta kalır...” şeklinde konuştu. El Beşir’in bu sözleri anlamsızdır, zira herkes El Beşir rejimi adamlarının hâlâ Beyaz Saray’a üşüştüklerini, fedakârlık üstüne fedakârlık yaptıklarını, yasalardaki bazı şeri hükümlerden Beyaz Saray için ödün verdiklerini bilir. Hadlerin uygulanmasından ödün vermek, Sudan’daki eğitim ve İslami araştırmalar müfredatını değiştirmek, (terörle mücadele) adı altında İslam’a karşı savaşta Amerika ile işbirliği yapmak, hepsi efendileri Amerika’yı razı etmek ve Sudan’ı kara listeden çıkarmak içindir. Siyasetçiler, aydınlar, askeri komutanlar, güvenlik birimleri ve diğer devlet yetkilileri hâlâ sabah akşam Washington’un kapısını aşındırıyorlar.

El Beşir’in bu açıklamaları, şuan ülkeyi kasıp kavuran ardışık krizlere rağmen otuz yıllık rejimin adamlarının ana gündeminde olan seçimlere yöneliktir. Sudan halkı, El Beşir’in bu tür ifadelerine alışıktır. Ama ondan hiçbir bir eylem görmediler. Bundan önce El Beşir, 25 Kasım 2017 Cumartesi günü Sputnik sitesine verdiği demeçte güneyi Amerika’nın kopardığını belirtmişti. El Beşir, “ABD, Sudan’a çok büyük baskı yaptı, entrika kurdu. Darfûr ve Güney Sudan Amerika’dan destek ve yardım gördü. Amerika’nın baskısı altında Güney Sudan bağımsızlığını kazandı. Koruma ve himaye görmeseydik Amerika’nın Sudan’ı beşe bölmek istediğine dair şuan elimizde bilgiler mevcut... Amerika, bir dönem yapayalnız kaldı ve Arap dünyasını tahrip etti... ABD’nin baskısı ve entrikasıyla Sudan ikiye bölündü. Sudan’ı tahrip etme ve beşe bölme planı var...”demişti. Eğer El Beşir, bu açıklamalarında ciddi ve samimi olmuş olsaydı, söylemini eyleme döker, Amerika ve diğer harbi devletler ile ilişkileri hemen keserdi. Dahası başta BM, Güvenlik (Savaş) Konseyi ve Sudan’daki ekonomik krizin başlıca nedeni olan küresel finansal kuruluşlar olmak üzere tüm sömürgecilik kurumlarıyla ilişkileri koparırdı. Hakka doğru bir adım atar, haklarını sahiplerine iade eder, insanların işlerini şeri hükümlere göre güderdi. Allah Azze ve Celle’yi razı eden, müminlerin gönüllerini ferahlatan, kafirleri öfkelendiren adım atardı. Allah, sözüyle eylemi bir olanları sever, ikiyüzlülük yapanlardan ise hoşlanmaz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لا تَفْعَلُونَ * كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لا تَفْعَلُونَ “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.”^{[Saff 2-3]}

Amerika sömürgeci ve fiili harbi devlettir. Onunla örtünen açıkta kalır. Bu tartışmasız bir gerçektir. Onun için ümmet, gerçek değişim için ciddiyetle çalışmalıdır. Bu, Allah’ın bir vaadidir ve ümmet üzerine farzdır. Ümmet, Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafeti ilan ederek ülkemizdeki sömürgecilik nüfuzunun kökünü kazımak ve yeryüzünde Allah’ın yönetimini kurmak zorunda. Çünkü Hilafet, İslam’ın bayrağını dalgalandıracak, mazlumların yardımına koşacak ve zalimlerden hesap soracaktır... Tek kurtuluş budur. Bundan başka kurtuluş yoktur. Allah, samimi kullarının yardımcısıdır. Yeryüzünde samimi kullarına hakimiyet ve üstünlük vaadinde bulundu. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}