Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD–BA–2019–RS–TR–38 H. 8 Zilka’de 1440
M. Perşembe, 11 Temmuz 2019

Sudan Haber Ajansı’ndaki (SUNA) Basın Konferansı Konuşması Asker İle Değişim Güçleri Arasında Varılan Uzlaşı Hakkında Hizb-ut Tahrir’in Vizyonu

Afrika-Etiyopya Ortak arabuluculuğunda, uluslararası toplum özellikle Amerika, İngiltere ve Avrupa Birliği gözetiminde, 5 Temmuz 2019 Cuma günü Askeri Konsey ile Özgürlük ve Değişim Güçleri arasında uzlaşıya varıldığı açıklandı. Uzlaşı gereği 3 yıl 3 aylık geçici dönemde iktidar, Egemenlik Konseyi, Bakanlar Kurulu ve Meclis arasında paylaşılacak. 45 ile 3 ay arasında meclisin oluşturulması konusu ele alınacak. Üzerinde mutabakata varılan maddelerden bazıları şunlardır:

• 11 üyeli bir Egemenlik Konseyi kurulacak. Konsey, 5 asker, 5 sivil, 1 üye de asker kökenli sivilden oluşacak. 21 ay askeri yönetimden bir isim, sonraki 18 ay ise sivil bir isim Egemenlik Konseyi’ne başkanlık edecek.

• Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin aday gösterdiği bağımsız ulusal yeterliliklere sahip bir Bakanlar Kurulu oluşturulacak.

• 3 Haziran 2019’da Ordu karargahı önünde gerçekleşen oturma eylemini dağıtmak amacıyla işlenen katliamı araştırmak üzere bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulacak.

Çatışmanın tarafları, ilk andan itibaren otoritenin Bakanlar Kurulu ve Meclisten ziyade ordu, hızlı destek gücü, güvenlik güçleri ve polis teşkilatı üzerinde söz sahibi olan Egemenlik Konseyi’nde olacağını çok iyi biliyor. Otorite, en güçlü grupta yani silahlı kuvvetlerde saklıdır. Bu nedenle Egemenlik Konseyi üzerinde yaşanan anlaşmazlık sırasında Askeri Konsey, Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin güç unsurları olan ordu karargâhı önündeki oturma eylemini kendi eliyle yok etmeye çalışmıştır. Oturma eylemine müdahale edildi, gösteriler şeytanlaştırıldı. İktidar pastasını paylaşmak için başka siyasi güçler devreye girdi. Asker ayrıca, siyasi güçlerin, belediye başkanlarının, şeyhlerin ve izleyicilerin vicdanlarını satın almak için geniş çaplı bir operasyon gerçekleştirdi. Özgürlük ve Değişim Güçlerini Bakanlar Kurulu’nu tamamını, meclisin üçte ikisini yani yüzde 67’sini kabul etmeye zorlamak için sözde sivil bir hükümet kurmaya başladı. Egemenlik Konseyi’nin askerlerin kontrolünde kalmasını şart koştu. Ancak 30 Haziran 2019 yürüyüşünde birçok yanlış yönlendirilmiş insan sokaklara çıktı ve sivil seçenek olan Egemenlik Konseyi ile devrimlerini koruyacaklarını sandılar! 30 Haziran olaylarının etkisiyle girişim karşısında çaresiz kalan Askeri Konsey, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’yle iktidar paylaşımını kabul etti.

Ey değerli kardeşlerim!

Siyasi sahneyi teşkil eden devrim, 19 Aralık 2018 tarihinde siyasi güçlerin etkisinden uzak Atbara kentinde spontane bir şekilde başladı. İnsanlar, yaygın yoksulluk, aşırı pahalılık, yüksek yaşam maliyetleri, işsizlik oranlarının artması, kötü servet dağılımı nedeniyle sokaklara çıktı. Ardından medyanın, özgürlük, barış ve adalet sloganı altında devrimci kitlelere önderlik etmek üzere bütün kapıları açtığı Profesyoneller Birliği devreye girdi. Daha sonra krizin taraflarından biri olan sözde Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri piyasaya çıktı.

Devrimcilerin, “özgürlük, barış ve adalet” sloganı ile ilgili talepleri iyice netleşti. Ölenlerin kanının yerde kalmaması ve eski rejimin sembollerinden hesap sorulması gibi diğer talepler neşvünema etti.

Bu anlaşma, insanların adalet arayışını, zulmü def etme ve barışı gerçekleştiriyor mu? Ölenlerin kanının intikamını alıyor mu? Ve ülke halkının özlem duyduğu yaşamı vaat ediyor mu?

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, halkına yalan söyleyemeyen bir liderdir. Yağcılık yapmaz, kimseye ikiyüzlü davranmaz, her şeyi iyice açıklığa kavuşturur, gerçekleri ayan beyan ortaya koyar ve aşağıdaki noktalarda görüşleri açıkça şöyledir:

Birincisi: Müzakere, İslâm temelli değildir. Askeri Konsey ile Özgürlük ve Değişim Güçleri arasındaki anlaşmazlık, Allah’ın Kitabına ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetine götürülmüş değil. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّهِ  “Hakkında ayrılığa düşğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir.” [Şura 10]

فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ  “Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Rasûl’e götürün.” [Nisa 59] Aksine Amerika İngiltere gözetiminde yani sömürgeci kâfir gözetiminde Afrika Birliği ve Etiyopya devleti referans kabul edildi!

İkincisi: Anayasa ve yasalarıyla eski rejim aynen devam ediyor. Anlaşma, sistemleri ve yapılarıyla eski rejimin aynısını tesis ediyor. Devlet başkanlığı kurumunun yerine Egemenlik Konseyi’ni koyuyor, eski yüzleri yeni yüzlerle değiştiriyor. Bu nedenle biz, aynı seküler sistemin yeniden üretim sürecindeyiz. Seküler rejimde, yasalar ve sistemlerin kaynağı çoğunluktur. O yüzden Sudan halkı daha fazla zulüm, yoksulluk ve geçim sıkıntısına maruz kalacaktır.

Üçüncüsü:İktidara bakış aynen eskisi gibi devam ediyor. İktidar ganimet pastası olarak görülüyor ve pay kapmaya çalışılıyor. Bu bakış açısı, ırkçılık ve mezhepçiliği körükleyecektir. Onun için Askeri Konsey ile Özgürlük ve Değişim Güçleri, bu kotalarda anlaşamadılar. Devrimci Cephe, daha büyük bir pay kapmak için imza atmadan önce temsilcisini geri çekti. Bazı silahlı hareketler, 30’luk bir kota talep etti. Dolayısıyla bu tür politikacıların ülkeye hiçbir iyiliği dokunamaz.

Dördüncüsü: En tehlikesi, anlaşma taraflarının dış güçlerle olan, daha doğrusu düşman güçleriyle olan bağlantılarıdır. Eski sömürge İngiltere, Özgürlük ve Değişim Güçleri ve bazı silahlı hareketler aracılığıyla tekrar iktidara geri dönmeye çalışıyor. 1969 Numeyri darbesinden bu yana ordu aracılığıyla Sudan’a nüfuz eden Amerika, Güney’in ayrılmasında ajanı El Beşir’i kullandı. Askeri Konsey aracılığıyla nüfuzunu güçlendirmeye ve sürekliliğini sağlamaya çalışıyor. Bunun da ülkeyi zerre kadar iyiliği dokunmayacaktır.

Beşincisi: Spontane başlayan devrim, sivil yönetim talebiyle gidişatından saptığı gün çalınmıştır. Çünkü sivil devlet, dini yaşamdan ayıran laik bir devlettir. Motamot eski rejim yaklaşımıdır, yasalarını ve sistemlerini çoğunluğa göre alır, yüce vahye göre değil. Sivil ve asker, ulusal yönetim adı altında yıllarca insanlara geçim sıkıntısı miras bırakan kindar laikliğin iki yüzüdür!

Altıncısı: Sözde bağımsızlığından bu yana Sudan, üçü sivil (1954-1958), (1964-1969) (1985-1989), üçü asker (1958-1964), (1969-1985), (1989-2019) olmak üzere altı dönem yaşadı. Yaşadığımız bu sefil ve mutsuz durumun sorumlusu tüm bu sivil ve askeri rejimlerdir. Sudan’da bir deyiş vardır (denenmişi denemek pişmanlıktır). Şimdi de bu anlaşma ile denenmişi denemeye çalışıyorlar!

Yedincisi: Krizin taraflarının yabancı güçlerle olan bağlantılarına, çıkar farklılıklarına ve her yolla iktidara gelmek istemelerine bakılırsa, gelgitler geçiş aşamasının doğal yapısı olacaktır. Taraflar birbirlerini suçlamaya, başarısızlıkla yaftalamaya, halkı kutuplaştırmaya çalışacaktır. Tüm bunlar ülke ve insanlar için kötülüğün bir habercisidir.

Sekizincisi: Aynı rejimi yenileme ve koltuk kavgası, devrimcilerin onurlu yaşam, adalet ve barış taleplerini gerçekleştirmeyecektir. Anlaşmanın tarafları, İslam inancının adil ve politik fikrinden yoksun oldukları için ve ölüler ve yaralıların kanlarının sorumlusunun denklemdeki en güçlü taraf olduğu için ölülerin ve yaralıların kanlarının intikamı alınmayacaktır.

Ey değerli kardeşlerim!

Sudan halkının daha doğrusu dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların ve tüm insanlığın arzu ettiği gerçek değişim, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya iman akidesine dayalı adil ve siyasal düşünce üzerine kurulu olmalıdır. İslam Şeriatının iktidara ulaşması ve Hilafet Devletinde uygulanmasıyla ancak bu gerçekleştirilebilir.

إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ إِنَّ اللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِهِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ سَمِيعًا بَصِيرًا “Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.” [Nisa 58] Bu amaçla Hizb-ut Tahrir, yönetim, ekonomi, içtimai, eğitim politikası, dış politika, yasalar, düzenlemeler, devletin anayasası ve diğer yasalara ilişkin kapsamlı bir tasavvur hazırlamıştır. Hizb, İslami hayatı yeniden başlatmak, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak ve Müslümanların varlık yokluk meselesi olan İslam çağrısını âleme taşımak ve iktidarı teslim kendisine etmek üzere samimi güç ve kuvvet ehlinden nusret talep ediyor. Çalışmasında Hizb-ut Tahrir, sömürgeci kâfirler ve örgütlerin memnuniyetine zerre kadar değer vermez. Sadece Yüce Allah’ın rızasını elde etmeye çalışır. İdeal amacı ve nihai hedefi budur.

Gazeteci, politikacı, düşünür ve aktivist bütün kardeşlerden Hizb-ut Tahrir’in İslami hayatı yeniden başlatmak için benimsemiş olduğu İslam akidesine dayalı fikri servetini inceleme ve araştırma sahasına koymasını talep ediyoruz. Ki o fikri servete yönelik yüceltme, taşıma ve müjdeleme şeri görevlerini yerine getirebilsinler. Zira o fikri servette dünya ve ahiret iyiliği vardır.

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER