حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SD-BA-2021-RS-TR-25 |
H. 24 Şa'bân 1442 M. Salı, 06 Nisan 2021 |
Kerim Kardeşim / El Mevakib Gazetesi Editörü, Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Konu: Yanıt
23 Şaban 1442 / 05 Nisan 2021 Pazartesi günü (271) sayılı gazetenizde, yazar İzzettin Sağirun imzalı “İslami mantığa göre: Sudan bir İslam devleti mi? Bu nasıl bir saçmalık!”başlıklı makaleyi okuduk. Yazar, bunu Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti tarafından yayınlanan “El Burhan ile Hılu’nun, Din ve Devlet İşlerinin Ayrılması (Zaten Ayrı) Anlaşması, Sözde Barış Dosyası Üzerindeki ABD Hâkimiyetinin Bir Teyididir”başlıklı bildirisine bir yorum olarak yapıyor. Makalede yazar, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’ne saldırıyor ve hükümeti Hizbe karşı kışkırtıyor. Üstelik makalesinin başlığındaki “saçmalık” sözcüğü gibi bir yazara yakışmayan sözcükler kullanıyor. Yazara hakkı ve adaleti yaymak yakışır. Makalede yer alan uydurmalara ve yalanlara cevap verme hakkımız nedeniyle aşağıdaki yanıtımızı yayınlayacağınızı umuyoruz:
Birincisi: Hizb-ut Tahrir, siyasi bir partidir, hareket noktası yüce İslam akidesidir. Cesareti, yazarın dediği gibi, hükümetin zayıflığından değil İslam düşüncesinin gücünden kaynaklanıyor. Hizb, ne hükümetten ne de arkasındaki kâfir güçlerden korkmaz. Görünüşe göre yazar, Hizb-ut Tahrir’i tanımıyor. Hizb-ut Tahrir’in amacı, dinine ve Rabbine sadık her Müslümanın amacıdır. İslam, bize İslam temelinde birliği emreder:
إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ “Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.”[Enbiya 92] Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem de bir Hilafetin gölgesi altında yaşamamızı emretti:
كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الْأَنْبِيَاءُ، كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ، وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي، وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ فَتَكْثُرُ»، قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: «فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ، فَالْأَوَّلِ، وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ، فَإِنَّ اللهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ “İsrail oğullarını Nebiler yönetiyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ederdi. Benden sonra Nebi yoktur. Fakat benden sonra birçok Halifeler gelecektir.” Dediler ki “Bize ne emredersin?” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: İlk biate ilkine vefa gösteriniz. Onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah, onları güttüklerinden hesaba çekecektir.”Sömürgeci kâfir ürünü ulusal devletçiklerin ateşi altında değil. Bunlar, kâfirin gündemine hizmetle görevli devletçiklerdir. Sömürgeci kâfir refah içinde yaşasın diye ümmetin zenginliklerini yağmalıyorlar. İnsanlar bu ulusal devletçiklerde darlık içinde yaşıyorlar. Yeraltı ve yerüstü muazzam zenginliğine rağmen Sudan’da yaşadıklarımız, bu suç politikasının en iyi kanıtıdır.
İkincisi: (yazarın dediği gibi) Farklı ırklar ve kültürlerden halkları, yüce İslam dışında bağlayacak bir bağ yoktur. İslam, halkların ve ulusları tek bir potada, İslam kültürü potasında eritir. Farklı etnik kökenlerdeki Sudan halkı, İslam kültüründen başka bir kültüre sahip değildir. Sudan halkı Müslümandır, birliklerini İslam sağlıyor. Ancak sömürgeci kâfir Batı, Müslümanları insanlar ırk ve kabile bazında üstünlük elde ettiği cahiliyeye geri döndürmek için çalışıyor. Ne yazık ki, bazı Müslümanlar bu yalanın kurbanı oldular ve bu sözcükleri bilinçsizce tekrarlamaya başladılar!
Üçüncüsü: Yazar kasıtlı olarak okuyuculara Hilafetin olduğunu ve Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’nin bu Hilafetin bir parçası olduğunu aşılıyor. Sonra da “Hilafet eski Astana’da mı? Yahut Ebu Bekir El-Bağdadi ile mobil yeni bir Hilafet mi söz konusu” diye soruyor. Ardından şu sözlerle yazısını sonlandırıyor: “... Bu nasıl bir saçmalık”
Yazara diyoruz ki, Hilafet yeryüzünde yok. Sudan’da olduğu gibi tüm dünyada faaliyet gösteren Hizb-ut Tahrir, ümmet içinde ve ümmetle birlikte, İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmaktadır. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olmadan İslami hayat olmaz. Müslüman çocuklarından birinin (yazar gibi) yakışıksız bir şekilde Hilafetten bahsetmesi, gerçekten üzücü ve ironiktir. Hilafet, kayıp farzdır, her Müslümanın boynunda biatin olması farzdır. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ طَاعَةٍ، لَقِيَ اللهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا حُجَّةَ لَهُ، وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ، مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً “Kim itaatten elini çekerse, Kıyamet gününde lehine hiçbir delil bulunmaksızın Allah ile karşılaşacaktır. Kim de boynunda Halifeye biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölür” [Müslim]
Dördüncüsü: Yazar, batıl insanların İslam’a karşı rahatça faaliyet yürütmesinde, yanlışlıklarına çağırmasında bir sakınca görmüyor. Sömürgeci kâfirin cılız kartondan devletçiklere parçaladığı ümmeti birleştirmek için çalışan Hizb-ut Tahrir’in çalışmaları karşısında hem şaşkın hem de hayal kırıklığı içinde. Sınırları ve bayrakları Sykes ve Picot çizdi. Sonra ajan yöneticilerin temel görevini, ümmet pahasına sömürgeci kâfirlerin entrikalarını uygulamak olarak belirlediler. Ne oluyor size ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle?
Sonuç olarak, yazara, İslam ve dava taşıyıcılarından nefret eden herkes diyoruz ki, sömürgeci kâfir ve Müslüman ülkelerdeki avenelerine rağmen Hilafet mutlaka gelecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadidir.
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً “Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur.”[Nur 55] Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir. Yüz yıldan fazla bir süredir yaşadığımız ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Raşidi olarak döneceğini müjdeledi. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ نُبُوَّةٍ» ثُمَّ سَكَتَ. “Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”
İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti Resmi Sözcüsü
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |