Hartum'daki rejim yetkilileri hala Hizb-ut Tahrir gençlerini Kalakla, Kuzey Hartum ve ulusal istihbarat ve güvenlik teşkilatı başkanlığındaki nezarethanelerde gözaltında tutmaktalar. Soruşturma tamamlanmadığı iddiasıyla ne mahkemeye çıkarıyorlar ne de serbest bırakıyorlar. Gözaltına alınan gençler üzerinden yaklaşık bir hafta zaman geçmesine rağmen hala neyin soruşturmasını yaptıklarını bilmiyoruz? Gençler, Hizb-ut Tahrir /  Sudan Vilayeti tarafından yayınlanan "Yakıt fiyatlarına Zam Yapmak, Sıradan İnsanlar Ezmenin ve Daha yoksul Sanayi Oluşturmanın Başka Bir Adımıdır" başlıklı bildiriyi dağıttılar. Gençler, bildiri dağıttıklarını kabul ediyorlar. Bildiri Hizb-ut Tahrir /  Sudan Vilayeti imzasını taşımaktadır.

Eğer bildiri bir suç teşkil ediyorsa, o zaman niçin doğrudan daha ilk günden itibaren mahkemeye çıkarılmadılar? Aslında gözaltında tutulmaları bizatihi bir suç ve büyük bir zulümdür. Duyduğumuza göre yetkililer, gençlerimizi cinayet, yağma, gasp, kiralık kişiler tarafından kamu ve özel mülkiyete zarar verme gibi kötü geçmişi olanlarla birlikte toplu mahkemelere çıkarma niyetindedir. Toplu mahkemelerde masum kişi suçluyla birlikte yargılanır. Bu ne kötü adaletsizlik?

Biz Hizb-ut Tahrir /  Sudan Vilayeti olarak hükümeti böyle bir adım atmaktan doğabilecek sonuçlardan uyarıyoruz. Eğer gençlerimiz suçluysalar, ayrı bir adil yargılamaya çıkarılsınlar. Bir insanı başka birinin suçundan dolayı cezalandırmak caiz değildir. Mevla Azze ve Celle şöyle buyuruyor: أَلا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى "Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenemez" ^{[Necm 38]}

Ayrıca hükümetten gösteriler esnasında gözaltına alınan bu ümmetin salih evlatlarının hepsinin adil mahkemelere çıkarılmasını istiyoruz. Hiç kimse bir suç olmadan cezalandırılamaz. Kardeşinin suçuna karşılık da cezalandırılamaz. Her birinin ayrı ayrı işlediği suçu kanıtlamak gereklidir. Aksi takdirde eğer yaptıkları sadece rejimin zulmünü reddetmek amacıyla gösteri yapmak veya gösteriye katılmaksa derhal serbest bırakılmalıdırlar. Bu, hükümetin laik anayasasının bile garanti ettiği bir haktır. Mevla Azze ve Celle şöyle buyuruyor: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir."^[Saff2-3]

Hizb-ut Tahrir, ümmetle birlikte ümmet arasında Hilafet Devletini kurmak için çalışır. Hilafet Devleti bünyesinde yargı, bağlayıcı bir yolla şeri hükmü haber vermektir. Yargı, davalıların her birini işittikten sonra sadece mahkemede olur. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: إذا جلس إليك الخصمان فلا تكلَّم حتى تسمع من الآخر كما سمعت من الأول "Davalılar senin karşına oturdukları zaman, birincisini dinlediğin gibi ikincisini de dinlemedikçe sakın konuşma."